Hayır, lezzet, ışık, güzellik, iman Cennete akar, şer, elem, karanlık, çirkinlik, küfür Cehenneme yağar

Hayır, lezzet, ışık, güzellik, iman Cennete akar, şer, elem, karanlık, çirkinlik, küfür Cehenneme yağar

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Kur'ân-ı Hakîmin Cennet ve Cehennem hakkındaki mu'cizâne izahatı ve Kur'ân'ın tefsiri ve ondan gelen Risale-i Nur'un Cennet ve Cehennemin vücutlarına dair hüccetleri, daha başka beyana ihtiyaç bırakmamışlar.

وَيَتَفَكَّرُونَ فِى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلاً سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ 1

رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا اِنَّهَا سَۤاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا 2

gibi pek çok âyetlerin ve başta Resul-i Ekrem (a.s.m.) ve umum peygamberler ve ehl-i hakikatın, her vakit dualarında en ziyade, اَجِرْنَا مِنَ النَّارِ.. نَجِّنَا مِنَ النَّارِ.. خَلِّصْنَا مِنَ النَّارِ ve vahiy ve şuhuda binaen onlarca kat'iyet kesb eden "Cehennemden bizi hıfz eyle" demeleri gösteriyor ki, nev-i beşerin en büyük meselesi Cehennemden kurtulmaktır. Ve kâinatın pek çok ehemmiyetli ve muazzam ve dehşetli bir hakikati Cehennemdir ki, bir kısım o ehl-i şuhud ve keşif ve tahkik onu müşahede eder. Ve bir kısmı tereşşuhatını ve gölgelerini görür, dehşetinden feryat ederler, "Bizi ondan kurtar" derler.

Evet, bu kâinatta hayır-şer, lezzet-elem, ziya-zulmet, hararet-bürudet, güzellik-çirkinlik, hidayet-dalâlet birbirine karşı gelmesi ve içine girmesi, pek büyük bir hikmet içindir. Çünkü şer olmazsa hayır bilinmez. Elem olmazsa lezzet anlaşılmaz. Zulmetsiz ziya, ehemmiyeti olmaz. Soğukla, hararetin dereceleri tahakkuk eder. Çirkinlikle, hüsnün tek bir hakikati, bin hakikat ve binler çeşit hüsün mertebeleri vücut bulur. Cehennemsiz, Cennetin pek çok lezzetleri gizli kalır. Bunlara kıyasen, herşey, bir cihette zıddıyla bilinebilir. Ve birtek hakikatı, sümbül verip çok hakikatler olur.

Madem bu karışık mevcudat dâr-ı fâniden dâr-ı bekàya akıp gidiyor. Elbette, nasıl ki hayır, lezzet, ışık, güzellik, iman gibi şeyler Cennete akar; öyle de, şer, elem, karanlık, çirkinlik, küfür gibi zararlı maddeler Cehenneme yağar. Ve bu mütemadiyen çalkanan kâinatın selleri o iki havza girer, durur.

Kerametli Yirmi Dokuzuncu Sözün âhirindeki remizli nüktelerine havale ederek kısa kesiyoruz.

Ey bu medrese-i Yusufiyede benim ders arkadaşlarım!

Bu dehşetli haps-i ebedîden kurtulmanın kolayı, çaresi, bu dünyevî hapsimizden istifade ederek, elimiz mecburiyetle yetişmeyen çok günahlardan kurtulduğumuzla beraber, eski günahlardan tevbe edip farzlarımızı edâ ederek herbir saat bu hapisteki ömrümüzü bir gün ibadet hükmüne getirmekle o ebedî hapisten necatımız ve o nuranî cennete girmemiz için en iyi bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırırsak, dünyamız ağladığı gibi âhiretimiz dahi ağlayacak خَسِرَ الدُّنْيَا وَاْلاٰخِرَةَ 3 tokadını yiyeceğiz.

Dipnot-1: "Göklerin ve yerin yaratılışını tefekkür ederler. 'Bu kâinatı boş yere yaratmadın, ey Rabbimiz,' derler. 'Seni bütün noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi Cehennem ateşinin azâbından koru." Âl-i İmran Sûresi, 3:191.
Dipnot-2: "Cehennem azâbını bizden uzaklaştır. Onun azâbı dâimî bir helâktır. Gerçekten de orası ne kötü bir durak, ne kötü bir konaktır!" Furkan Sûresi, 25:64-65.
Dipnot-3: "O, dünyayı da, âhireti de kaybetmiştir." Hac Sûresi, 22:11.

Bediüzzaman Said Nursi
Asâ-yı Mûsâ