Gizli plan

Haşir Risalesi’nin Üçüncü Hakikati’nde izahı geçen adalet ve hikmet hakikatlerini, bu bölümde yani Haşir Risalesi’nin 10. Hakikati’nde rahmet ve inayet ile birlikte ele alarak ve onlara farklı bir taraftan bakarak inceliyoruz. Dünya üzerindeki her bir mevcudun üstlendiği vazifelerin, bir yaratıcının varlığına fazlasıyla delil olmaya yeten sayı ve çeşitlilikte olduğuna hayranlıkla şahit oluyoruz. Kendi başlarına altında ezilecekleri kadar ağır yükleri kaldıran ve şaşırmadan, karıştırmadan vazifelerini mükemmelen yapan bu canlı ve cansız eşyanın oluşumları, işleyişleri ve kâinat düzenine uygun hareket eden sistemli davranışları, ortak bir uyumu ve tesadüfî olamayacak kadar şuurlu bir idareyi ifade ediyor. Fakat bu şaşırtıcı oluşumlara bir de şu açıdan bakalım.

Bu kadar çok vazifeler üstlenen ve işler başaran her bir mevcudun bu dünyada görünen varlık gayesi nedir veya nelerdir? Düşünmemiz ve anlamlı bir sonuç çıkarmamız lazım. Milyarlar ferdi bulunan bir sinek türünün, her biri insan yapımı, son teknoloji ürünü bir uçaktan daha ihtişamlı ve göz dolduran bir tasarım harikası olarak yaratılmasının ve bütün fertlerinin kısa bir süre dünyada durup ölümle telef olmasının ne gibi bir manası vardır? (Lütfen “Güzel Gezegenimiz” isimli şu videoyu dikkatle ve alıcı gözle izleyin: youtu.be/piZZDodHR84 )

Âdeta bir resmigeçit şaşasında zemin yüzünde ortaya çıkan ve her köşe başından fışkıran hayat hakikatinin ve sayıları “10 milyon”larla ifade edilen canlı türlerinin trilyonlarca ferdinin, her birinin diğerinden farklı bir sanat inceliğinde ve görsel estetikte, ayrıca çok sayıda fonksiyona sahip olarak yapılmalarının ve hem de kıymetlerine hiç de uygun olmayan tarzda azıcık bir zamanda dünyada durup, acımasızca parça parça edilerek çürütülmelerinde nasıl bir fayda ve maksat gözünüze çarpıyor? Bunlar sadece bu dünyada görünüp kaybolmak için biraz fazla sayıda yani lüzumsuz değiller mi ve abartılı şekilde özenilmiş gibi görünmüyorlar mı? (Seyredin ve kendiniz karar verin lütfen. “Yaşam Çeşitliliği” Videosu: https://youtu.be/4F1uEytg_t8 )

Hem ziyan edilip, israf olmuyorlar mı sizce de; eğer bu dünyada görünen gaye ve hizmetlerinden başka bir mana ifade etmiyorlarsa?

Hatta bu kadar kıymetli cihazlarla donatılan harika sanat eserlerinin kısa zamanda mahvedilmeleri; tamamen boşu boşuna, anlamsız ve akıl kabul etmez bir uygunsuz iş değil midir?

Hem sanki denilmeyecek midir ki, milyonlar sene yaşamaya lâyık ve müstahak görünen aklı, kalbi ve ruhuyla, potansiyeli çok yüksek ve mükemmel bir canlı olan insanın; zahmet ve meşakkatlerle kısa bir hayat sürdükten sonra, sahip olduğu kabiliyetinin hakkını vermesine ve -tabirin kusuruna bakılmasın- onun için edilen büyük masrafın ve kendine yapılan devasa yatırımın maliyetini bile çıkarmasına izin verilmeden kırılıp, önemsizce harcanması tam bir israftır, merhametsizliktir, çirkinliktir, kabul edilemez bir saçmalıktır ve akıl dışı bir iştir.

Fakat yine denilmeyecek midir, gözümüz önünde bu kadar hikmetli ve yerli yerinde, faydaları ve gayeleri gözeterek; merhametle ve büyük bir cömertlikle iş gören biri böyle yapamaz ve yapmaz. Böyle yapmakla, yaptığı tüm anlamlı faaliyetlerin kıymetini hiçe indirmez, boşa çıkarmaz. Elbette bir başka hesabı ve perde arkasında sakladığı için görünmeyen, büyük, gizli bir planı var olmalı. Yoksa tüm bu muhteşem işler manasız ve beyhude olmuş olur. Aynen eser metninde de bahsedildiği gibi, büyük ve ihtişamlı bir saray yapılsın ve binlerce harika nakışla süslensin de, sonra o sarayı muhafaza edecek ve devamlılığını ve bozulmamasını sağlayacak bir dam yapılmamakla sarayın ve içindekilerin çürüyüp mahvolmasına müsaade edilsin.

Böyle bir şeye ihtimal verilmez ve mümkün değildir. İşte kâinatın içinde yaratılmış canlı-cansız tüm eşyanın mükemmelliğini ve güzelliğini hakikî manada ortaya çıkaracak, koruyacak ve gerçek yapacak olan ebedî hayattır, daimî bir mekâna geçiş yapılacak olmasıdır.

Eğer bu dünya öyle bir âleme bir geçiş köprüsü ise ve burada yaratılan her şeyin sureti, hakikatleri ve manaları tamamıyla kayıt altına alınıp korunuyorsa ve burada çekirdek hükmünde olan kabiliyet, potansiyel ve hakikatler orada büyük bir ağaç gibi sümbüllenmek, meyve vermek ve ebedî bir âlemde kalıcı olarak gösterilmek içinse; hem burada bir kısa tanıtım filmi veya prova gösteriliyorsa ve başka daimî bir yerde filmin aslı gösterime girecekse ve gösterinin tamamı perdeye çıkacaksa ve aslında hiçbir şey yok olmuyorsa ve sadece görünüşte öyle görünüyorsa ve işin hakikatinde her şey türlü çeşit şekillerde kendine lâyık suretlerde ebedîleşiyorsa ve ayrıca burası geçici bir misafirhane ve imtihan meydanıysa ve başka bir yerde sonsuz bir mutluluk diyarına gitmek için kısa bir süre, çok anlamlı hikmetler için burada durduruluyorsak; o hâlde hikmet, rahmet, adalet ve inayet hakikatleri lâyık oldukları ve gerektirdikleri manalara uygun hareket edecekler demektir ve böyle olması kâinatın mevcut durumuna da çok uygun olacaktır.

Yoksa o hakikatlerin inkârı gerekecektir ki, böyle bir şeyin değil kabul edilmesi, tasavvuru bile öyle kolay bir iş değildir. Bu dünyadan başka daimî bir mekânın ve ebedî bir hayatın olmadığını kabul etmek demek; sizi türlü nimetlerle besleyen ve hayatın vazgeçilmez tadını ve zevkini tattıran o çok merhamet ve ikram sahibi şahsın, tam zıt manadaki çirkin ve ahlaksız sıfatlara sahip bir sadist oyuncu ve zalim bir psikopat olduğunu kabul etmektir. (Hâşâ yüz bin defa hâşâ!) Hem dünya ve kâinat çapında görülen azametli faaliyetler ile o faaliyetlerin dünyaya ait gayeleri arasındaki büyük dengesizlik, onların o küçük gayeler için olamayacaklarına işaret etmektedir.

O hâlde aklen uygun olan, dünyanın önemli ve gerçek yüzünün ve gayelerinin bir başka diyara dönük olduğu ve onun hesabına çalıştığı ve işlettirildiği ve neticelerinin orada alınması öngörüldüğü için bu dünyanın böyle fâni, geçici ve devamsız yaratıldığıdır.

Nasıl ki, dünya ve içindekileri inkâr etmeden bir yaratıcının reddi, hakikat noktasında mümkün olamıyor. Aynen öyle de dünyanın şahit olduğumuz vaziyeti de âhireti o derecede gerekli kılıyor ki, bu dünya ve içinde cereyan eden hikmetli, şefkatli, gayeli ve intizamlı icraatları inkâr etmeden de, âhireti inkâr etmek mümkün görünmüyor. Âdeta âhireti inkâr etmek, bu dünyayı inkâr etmek gibi zorlaşıyor.

İçinde yaşadığımız dünya ile bu kadar sıkı bir ilişkiye sahip bir ebedî hayat diyarının varlığı muhakkaktır denilebilir. Demek ki bu hayat gidiyor, başka bir hayat yerine gelmeye hazırlanıyor. İşte biz de oraya gidiyoruz.

Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın “Öldükten Sonra Dirilişin ve Ebedî Hayatın Varlığının İspatı” isimli bölümünün bir parçası ve Onuncu Söz-Haşir Risalesi’nin 10. Hakikat”inin izah metni olan yazımızda sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için, eser metnini de içeren görsel destekli ders videosunu da aşağıdaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.

Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı-73 Ders Videosu: Gizli Plan

https://youtu.be/z_t7yqzelwY

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum