İşsizlik problemi gençlerde yuva kurma meylini kırıyor

Bu hafta açık öğretim sınavlarında görev almam itibariyle bir öğrenci ile sınav öncesinde hasbihal ettik. “Hangi bölümü okuyorsun” diye sorunca, “ikinci üniversitem olacak. Daha evvel Açık Öğretim mimarlık bölümü lisans mezunuyum, şimdi ise sivil havacılık ön lisans bölümünü okuyorum. Mezun olduğum bölüme girebilmem için KPSS’den en az 93 ve üzeri almam gerekiyor ki bu da çok zor. Ufukta kamuda çalışabilmek aslanın ağzında değil artık midesinde. Hostes olabilirim ümidiyle şu anda sivil havacılık bölümünü okuyorum, bu da olmazsa polis olmaya karar vereceğim.” “Neden kendini çalışmak zorunda hissediyorsun” diye sorunca: “Birincisi, bayan olmam itibariyle evlenecek olursam kocam olacak birinin, beni evden kapı dışarı edecek olursa bari elimde bir işim olsun diyorum. İkincisi: Şimdiki erkeklerin çoğunluğu paraya çok düşkün olduklarından evlenirken çalışan bayan istediklerinden dolayı evde kalmayayım diye kendimi çalışmaya mecbur hissediyorum” dedi.

Atama bekleyen memur ve öğretmen adayları
Sadece öğretmen adaylarının üzerine kabaca yıldan yıla % 20 ekleme oluyorken % 10’luk kısmı ancak atanabiliyor. Her yıl bu sayı git gide geometrik bir artışla yukarı doğru tırmanıyor. Türkiye’de 600 bin civarında atama bekleyen öğretmen adayı var. Her yıl 50 bin atama ancak yapılabiliyor. Bir o kadar öğretmen ise ucuz iş gücü olması bakımından ders ücretli olarak çalıştırılıyor. Geri kalan öğretmenlerin bir kısmı market vesair işlerde çalışmak zorunda kalırken diğer bir kısmı ise KPSS’ye hazırlanmak zorunda kalıyor. KPSS’ye hazırlanan öğretmen adaylarının çoğu ise sınavların zorluğu ve çok kapsamlı olmasından dolayı mecburen başka bir işte veya ücretli öğretmen olarak çalışmak istemiyor. Gençler etüt merkezlerinde, kurs merkezlerinde veya evde dirsek çürüterek masa ve sandalyeye bağlı kalarak hareket edemediklerinden dolayı da kilo alma durumunda kalıyorlar.

İstihdamda kararlı ve hızlı hareket etmek
Geçen hafta içerisinde öğretmenler günü dolayısıyla Devlet Bahçeli ‘atanmayan hiçbir öğretmen bırakılmamalıdır’ diyerek öğretmen adaylarının içini bir nebze de olsa rahatlatacak bir beyanatta bulundu. İktidar ve Milli Eğitim Bakanının kulakları çınlasın. Yerinde ve uygulanabilirliği de pratikte mümkün olan bir fikirdir, en kısa sürede uygulamaya konulmalıdır.

Yuva kurma zorlaştıkça evlilik yaşı da ilerliyor
İstihdama ülke olarak çare bulamadığımız için haliyle gençlerin yuva kurmaları da gecikiyor, başka bir bahara erteleniyor. Erkeklerin birçoğu üniversite bitirdiklerinden sonra iş bulamıyor, mezun olan öğretmenlerimizin çoğunluğu atanamıyor ve haliyle yuva kurmaya da teşebbüs edemiyorlar. Gençlerimizin kız olsun erkek olsun evlilik yaşları git gide yukarılara çıkıyor. Geç evlenen bireyler haliyle fazla çocuk yapmak istemiyorlar, bu durum yeni doğan genç nüfus oranını da olumsuz yönde etkiliyor. Maalesef evlilik çağına gelen gençlerimiz çocukları ile beraber büyüyemiyorlar. Hatta son yıllarda boşanma oranlarında artış olduğundan evlenenlerin bir kısmı kısa sürede mahkemenin yolunu tutmaktadırlar.

Esas çare maneviyat
Sadece istihdama çare olmak tabi ki yetmez, esas itibariyle öncelikle israf tuzağına, şükretmeye, kanaat etmeye, hakkına rıza göstermeye, iman vesikasının nasıl kazanılacağını bulmaya çareler aramamız ve gençlik elden gitmeden, geç kalmadan uygulamamız gerekir. Bu problemi de ancak devlet millet STK’lar ele ele vererek çözmemiz mümkündür.

Kısmetini beklemek
Gelenek ve görenlerimize göre memleketimizde yuva kurma aşamasında erkek ve kızlar birbirlerini görerek yakından tanıma fırsatı bulup evliliğe adım atarlar veya görücü usulü ile erkek tarafı kız tarafına talebini bildirerek yuva kurmaya ilk adımı atarlar. Evlilik çağına giren kızlarımızın birçoğu üniversite mezunu olmalarına rağmen, atanamadıklarından evde beklemektedirler. Zaten çalışan erkeklerin çoğunluğu da çalışan tercih ettiklerinden anne adaylarımız da evinde durmayı tercih ederek kısmetini beklemektedirler. Kız tarafı erkek tarafına görücü gidemeyeceğine göre bu şekilde kısır döngü devam edip gidecektir.

Tercihler dünyadan yana olunca
Toplumda kime bakarsanız bakın, erkeklerin muhafazakârı da sosyal demokratı da çalışan bayan arıyor, artık bunu ne ile izah ederseniz edin. Şimdiki gençler maalesef aza kanaat etmiyorlar, aceleciler, tez zamanda zengin olmak ve köşeyi dönmek istiyorlar. Hayat pahalılığı bahanesiyle bay ve bayanın her ikisinin de para kazanması şart diyorlar. Evet, hayat pahalılığı var, bunu kabul ediyoruz, bunun yegâne çaresi kanaat, iktisat, şükür ve hakkına razı olmaktır. Aksine hırs, tama ve israf değildir. Şimdiki gençlerin mühim bir kısmı, hayat müşterektir, herkes çalışmak zorundadır. Ev hanımı olmak meslek değildir, çocuklarına annelik yapmak ikinci planda yer alır, ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, ben çalışan bayan tercih ederim diyorlar.

Gençlerde hırs hastalığı revaçta
Gençlerimizin çoğunda ve özellikle erkeklerde bulunan, toplumu derinden derine etkileyen ve insanlarda manevi yaralar açılmasına sebep olan bir hırs hastalığı da şudur ki: En başta bol para, iyi bir araba, dayalı döşeli geniş bir ev, çalışan bir kadın (mümkünse güzel olsun) gerisini boş ver diyorlar. Bu geçici fani dünya için bu kadar hırs göstermeye, sabırsızlık etmeye değer mi? Madem ömür kısadır ve madem ahiret vardır, ölümü öldürmek mümkün olmadığına göre, niye bu kadar hırs gösteriliyor ki. Acaba insanoğlu sadece bu dünya için mi yaratılmış ki bütün vaktini ve gücünü ona harcamaya çalışıyor? Hakikaten dünyada öleceğinin şuurunda olan bir tek varlık varsa o da insan olmasına rağmen maalesef ahiretin varlığını daha idrak edememiş ve kendisini oraya göre hazırlamaya gayret göstermiyor olmasıdır.

Aza kanaat etmeyi bilmeyen çoğu bulamaz
1990’lı yılların başlarında bizde bu köprüden geçtik. O zamanlar çalışma fırsatı olabilen bir bayanla evlenirken onu ev hanımı olarak kabul ederek evde çalışmasını istedim. Çok şükür kazandığım ücret ikimize de yeter kanaatindeydim. Evim, arsam, arabam, tarlam yoktu, babadan da kalabilecek hiçbir şeyim yoktu. Hatta yuvamı kurarken babama hem evlatlık hem de babalık yapıyordum. Rabbim kanaat, iktisat ve şükür ile ev verdi, araba verdi, evlat verdi, itibar verdi, sağlık ve sıhhat verdi. Şu anda zaruri ihtiyaçlarımın dışında tarlam, arazim, ikinci evim, dükkânım, dolarlarım, altınlarım olmasa da çok şükür elimizde ahiret için gerekli olacak iman vesikamız var, itibarımız, sağlık ve sıhhatimiz var. Allah bize yeter o ne güzel vekildir. Rabbim, Kendisinin rızasını kazanan tüm kardeşlerimizin ve gençlerimizin başta imanla sağlık ve sıhhat üzere yaşamayı, istihdam ve yuva kurma arzularını en kısa sürede yerine getirmeyi nasip eylesin. Amin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
17 Yorum