Biz birbirimizi seviyor muyuz?

Biz birbirimizi sevmiyoruz. Hakiki Müslüman birbirini sever. Ama biz sevmiyoruz. Sevmiş olsaydık böyle mi olurdu?

 

Biraz empati yapalım isterseniz. Ülkemizde diktatörlük devam etmiş olsaydı ve bugün Kuzey Afrika’da yaşananlar bizim ülkemizde de yaşanmış olsaydı. Acaba neler yapardık?

 

Biz yaşlı insanlar 12 Eylül öncesini unutmadık. Maraş olaylarını, Fatsa hadiselerini ve 5 bin kişinin ölümüne neden olan iç çekişme ve çatışmaları…

 

Demek ki, düşünüyorum da bizim ülkemizde böyle bir şey olsaydı kan gövdeyi götürürdü. Talan, yağma, gasp gibi olayların önünü almak imkânsız olurdu.

 

Oysa bu milletin yüzde 99’u Müslüman. Bir hadis-i şerif var. “Birbirinizi sevmedikçe hakiki Müslüman olamazsınız” diye birbirini sevmeyi emreden bir hadis…

 

Öyleyse “biz birbirimizi sevmiyoruz” diyebilir miyiz?

 

Çok güzel bir söz var. “Muhabbet bu kainatın bir sebebi vücududur” diyor Bediüzzaman Hazreteri ve yine “biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur” diye de ekliyor.

 

Muhabbet fedaisi olmak: Sevgiyi her hal ve şartta yaymak, sevgi için her şeyini feda etmek anlamına mı geliyor?

 

Yani karşılık beklemeden Peygamber sevgisi gibi veya Rabbimizin kullarını sevmesi gibi; Hiçbir karşılık gözetmeksizin seven bir Yaratıcı gibi…

 

Afrika’da ve İslam dünyasında yaşananlar insanın kanını donduruyor.

 

İsyan etmek, rejimi yıkmaya çalışmak, muhalefet etmek ve yeni bir sistem kurmak için sokaklara dökülmek demek mazlumları ezmek, malını gasp etmek, servetini talan etmek anlamına mı geliyor?

 

Hiçbir suçu olmayan Türklerin işyerlerini basmak ve şantiyelerini yakmak, mallarına el koymak, hatta üst başlarında ne var ne yok alıp gasp etmek…

 

Buna muhalefet diyorlar. Ve biz de bunu destekler görünüyoruz. O ülkelere demokrasi geliyor diye seviniyoruz.

 

Demokrasinin gelmesini istemek sanırım ayrı şeydir, her tarafı yakıp yıkan bir isyan hareketini tasvip etmekse bambaşka bir şeydir.

 

Acaba onları destekleyelim derken zulümlerine ortak mı oluyoruz? Durduğumuz yerde günaha mı giriyoruz?

 

Bediüzzaman Hazretleri, bazen bu harp boğuşmalarını merakla takip eden, bir tarafa kalben taraftar olur. Onun zulümlerini hoş görür, zulmüne şerik olur.” (Asay-ı Musa 4. Mesele) diyor.

 

Evet Müslümanların zulmüne şerik olmamak için gayet dikkatli olmalıyız. Konuşurken, olayların tahlilini yaparken, gayet dikkatli davranmalıyız.

 

Zira olayların bize akseden yönü gerçeğinden çok farklı olabilir. Meydana gelen kaos içinde bir kısım kötü niyetli insanlar olacağı gibi, kan davası, intikam duygusu besleyen insanlar da olabilir.

 

Hatta bu kargaşadan yararlanıp kendi diktatör rejimini kurmak isteyenler de…

 

O nedenle olaylara bakıyorum da emredilen sevginin zerresini görmek mümkün olmuyor.

 

Mikrofonu bir Türk vatandaşına tutuyor spiker. Vatandaş söylediklerinin sonuna şunu ekliyor. “Bunlar cennete gidecekse ben o cennete gitmekten vazgeçtim” diyor.

 

Bu insanı bu denli nefretle dolduran oradaki yaşananlardır. Demek ki, o kadar menfi şeyler yaşadı ki, böyle söylüyor.

 

İnsan önce nefsini sever, sonra akrabalarını, sonra milletini bu fıtrı olanıdır. Oysa “yaratılanı sevelim yaratandan ötürü” sözüne uygun bir sevgi bambaşkadır diye düşünüyorum.

 

Zira böyle bir sevgide insan önce Yaratanını sever daha sonra Yaratanının seveceği insanları ve diğer canlıları sever.

 

Böyle bir sevgi değil insanlara zarar vermek karıncayı bile incitmez… Aşk-ı hakikiye mazhar bir insan “Allah için düşman olur ve Allah için sever  böyle bir sevgi Allah’ın emirlerine muhalefet etmez.

 

Her neyse demek ki, en önemli husus Müslümanların hakiki anlamda birbirlerini sevmesinden geçiyor. Rejimi değiştirelim derken ebedi hayatını kaybedenlerin sayısı hayli kabarık oluyor diye düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.