Bir dane sıdk, yakar milyonla yalanı

Bir dane sıdk, yakar milyonla yalanı

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Yalan bir lâfz-ı kâfirdir

Bir dane sıdk, yakar milyonla yalanı. Bir dane-i hakikat, yıkar kasr-ı hayali. Sıdk büyük esastır, bir cevher-i ziyalı.

Yeri verir sükûta-eğer çıksa zararlı. yalana yer hiç yoktur, çendan olsa faideli. Her sözün doğru olsun, her hükmün hak olmalı. Lâkin hakkın olamaz her doğruyu söz etmek. Bunu iyi bilmeli. “Huz mâ safâ, da’ mâ keder” kendine düstur etmeli.

Güzel gör, hem güzel bak. Tâ güzel düşünmeli. Güzel bil, hem güzel düşün. Tâ leziz hayatı bulmalı. Hayat içinde hayattır hüsn-ü zanda emeli. Sûizanla yeistir saadet muharribi, hem de hayatın kàtili. (Sözler-Lemeât)

Bediüzzaman Said Nursi

SÖZLÜK:
ârif-i münevver : irfan sahibi aydın
bedevî : çölde yaşayan, göçebe
cevher-i ziyalı : parlayan, ışıldayan cevher
Ceziretü’l-Arab : Arap yarımadası
çendan : gerçi
dane : tane
dane-i hakikat : hakikat çekirdeği, tohumu
def’aten : birden bire, âni
düstur : prensip
fahm : kömür
fıtrat : yaratılış, mizaç
himmet-i Peygamber : Peygamberimizin himmeti, yardımı
huz mâ safâ, da’ mâ keder : “güzel ve duru olanı al, çirkin ve bulanık olanı bırak”
hüküm : karar
hüsn-i zan : güzel düşünce
iksir : güçlü ilâç
kalb etme : dönüştürme
kasr-ı hayal : hayal sarayı
lâfz-ı kâfir : kâfir sözü
leziz : lezzetli
mizan : ölçü
muharrib : tahrip eden, yıkan
nar : ateş
nazar : bakış
nazar-ı Ahmedî : Peygamberimiz Hz. Muhammed’in bakışı
nazar-ı peygamber : peygamberin bakışı
nuranî : nurlu, parlak
nur-u münevver : parlak, aydınlanmış nur
saadet : mutluluk
semer : meyve
serâser : baştan başa
sıdk : doğruluk
sûizan : kötü düşünce
sükût : sessiz kalma, susma
şecer : ağaç
şerâit : şartlar
şey’en şey’en : yavaş yavaş, ağır ağır
tabiat-ı insanî : insanın tabiatı, karakteri
tedricî : derece derece
yeis : ümitsizlik
zulmanî : karanlık, siyah