Batı Trakya’da ilkokulu bitiren her çocuk Kur’an hatmini yapmış olur

Batı Trakya’da ilkokulu bitiren her çocuk Kur’an hatmini yapmış olur

Yunanistan İskeçe’de iman, Kur’an hizmetlerini yürüten Muharrem Kalenci ile yaptığımız röportajın ikinci bölümü

Röportaj: Abdurrahman Iraz-RisaleHaber

II.BÖLÜM

BU ZAMANDA HİZMET OLSA ANCAK BÖYLE BİR KİTAPLA OLUR

Müslüman olanlar var mı?

Çok ibret verici bir numune anlatabilirim. Bir Yunanlı bu adam Afrika’da çalışırken okunan bir ezandan etkilenerek Müslüman oluyor. Müslüman olunca şirketi bunu kovuyor. Bu da rüyasında, “falanca yere git” diye görüyor. Çölün ortasında bir şehre gidip, beş yıl çobanlık yapıyor. Kendisi mühendis. İnşaat mühendisi. 22-23 yaşlarında olmasına rağmen gidip bir şehirde keçi, deve güdüyor. Bu arada İslam’ı öğreniyor. Sonra iç savaş çıktığı için şeyhi buna memleketine dönmesini söylüyor. Evlendirip memleketine gönderiyor. Kendisi aslen Rodoslu. Memleketine gittiğinde ailesi onu kabul etmiyor. Ne yapayım diye düşünürken birkaç turiste bir caminin kapısını açıyor. O kapıyı açmasıyla Cenab-ı Allah da ona kapılar açıyor. Meğerse o kapı açtığı kişi Suudi Arabistan’da üst düzeyde asker biriymiş. Ona hikâyesini anlattıktan bir hafta sonra Cidde’den üniversiteye kayıt belgeleri göndermişler. Kaydını yaptırıyor, Cidde’de üniversite okuyor.

İnşaat mühendisiydi diyorsunuz

Sonradan bir de ilahiyat okuyor. Beş yıl çölde kalıyor. Orada bir şeyhe tabi oluyor. Ondan sonra da tekrar üniversite okuyor. Sonra tekrar Rodos’ta kalmayı deniyor, yine tutunamıyor. Bu sefer de İngiltere’ye gidiyor. İngiltere’de de yine sonradan Müslüman olmuş Yunanlı bir bayanla evleniyor. Orada da uzunca yaşadıktan sonra eline Yunanca risaleler geçiyor. Ve o Yunanca risalelerin peşine takılıp İskeçe’de, Gümülcine’de gelip bizi buluyor. İlk geldiğinde Arapçası çok iyi olduğu için ona Mektubat’ın Arapçasından verdik. Açtı ortadan bir yer okudu. Kapattıktan sonra ilk sözü şu oldu: “Ben, beş yıl çölde kaldım. Arabistan’da da şu kadar yıl okudum. İngiltere’de hizmet yaptığımızı zannettim. Ama şurada bir sayfa okudum ve anladım ki bu zamanda hizmet olsa ancak böyle bir kitapla olur. Bu zamanın ihtiyacı bunlardır.”

Kendisi şu anda 67 yaşlarında. Ama kendisine sorarsanız 39 yaşındayım, çünkü 39 yıldır Müslümanım diyor. İngiltere’ye döndü. Bana telefon etti, “Muharrem, haftada bir gün biz burada Risale-i Nur dersi yapsak nasıl olur?” dedi. Biz de, “sormana gerek yok, yap hocam” dedik. Bir ay sonra telefon ediyor ve diyor ki “Muharrem biz her gün Risale-i Nur dersi yapıyoruz.”

BİRİNCİ LEM’AYI OKUDUM, BÜTÜN CEMAAT AĞLADI

Her gün?

muharrem_kalenci2.jpgEvet. “Biz buradaki insanlara okuduk, her gün bundan istiyorlar” diyor. Hatta bir gün beni aradı. İkinci Lem’adan bir mevzu konuşuyoruz telefonda. “Hayırdır” dedim. “Yarınki derse hazırlanıyorum. Çünkü dün Birinci Lem’ayı okudum, bütün cemaat ağladı” dedi. Elhamdülillah derslere devam ediyorlar.

Size ‘biz Birinci Lem’ayı okuduk, ağladık’ diyor. Siz de bakıyorsunuz ağlanacak neresi var diye?

Evet. Biz de bakıyoruz. Birinci Lem’ayı kaç defa okuduk ama hiç ağlamadık. Bu zatın 12-13 tane de çocukları var.

Adı ne?

Ahmet Başir. Şu anda artık İngiltere’de yaşamak zor geldiği için ve çocuklarını böyle bir ortamda yaşatmak istemiyorum düşüncesiyle Yunanistan’a taşınıyor. Şu an Yunanistan’da ev alıyoruz ona. Yunanistan’da kalacak ve Yunanca tercümelerde onunla el ele çalışmayı düşünüyoruz.

Yunan asıllı olup Risale-i Nurlar’ı tanıyan, hizmetin içinde olan kimse var mı?

Hizmette aktif olarak yok. Ama kitapları alan var. Mesela bizim kendi kursumuzdan Yunan bir bayan öğretmen var. Ona Haşir Risalesi’ni verdik. Bir gün sonra hemen getirdi. “Baktınız mı” dedim. “Kapağı açtım, okudum, bitirdim. Bu öyle bir kitap ki bütün dinlerin buna ihtiyacı var, sadece size ait değil” dedi. Hangi dinden olursa olsun herkesin ahiret konusundaki şüphelerine cevap veriyor.

Başka kitap verdiniz mi?

Bir tek o vardı onu verdim. Mucizat-ı Ahmediye’yi tashih edenlerden biri de o.

Müslüman oldu mu?

Hayır. Dinine de çok bağlıdır. Kendisi Yunan filolojisi ve din eğitimi mezunu.

DERSHANELER ORANIN MANEVİYATINI ÇOK DEĞİŞTİRDİ

Risale-i Nur’u tanıdığınızda bugüne kadar, Yunanistan’da yaşıyorsunuz. Keşke şöyle yapsaydım dediğiniz bir pişmanlığınız var mı?

Keşke daha fazla okusaydım. Keşke daha fazla neşretseydik.

Klasiklerin dışına çıkalım. Bunlar bütün Nur talebelerinin söylediği şeyler. Keşke öyle yapmasaydım ya da keşke böyle yapsaydım, dediğiniz bir şey var mı?

Öğrencilerle daha fazla ilgilenebilirdik. Mesela bizim oradaki hizmetlerde, gerçi burada da aynı şekilde ama birebir ilgilenmek çok mühim. Keşke birebir daha fazla öğrenciyle ilgilenseydik düşüncesi her zaman var bizde.

Peki, o zaman bir soru daha. Çok şükür ki öyle yaptım dediğiniz, sizi çok fazla sevindiren en önemli olay neydi?

Risale-i Nur davası ile meşgul oldukça her zaman seviniyoruz elhamdülillah. Şunu söyleyebilirim. Bir ara Almanya’dan bir kardeş kapıyı tıkladı, dershaneye geldi. Kendisi Batı Trakyalı, Almanya’da yaşıyormuş. Her yaz gelir. Bu yaz son defa geliyorum düşüncesiyle gelmiş. Çünkü artık burada ipin ucu kopmuş, burası artık ıslah olmaz düşüncesiyle, bu benim son yazım diye düşünüyormuş. Bizim sokakta derneğimizin kocaman tabelası var, tabelada da Katran ağacının kocaman bir resmi var. Oradan geçerken, ağacı tanıyor tabi, zili çalıp içeri giriyor. Ders yaptığımızı görünce, “şu an kararım değişti” diyor. “Demek ki bundan sonra her yaz buraya gelmek lazım” düşüncesiyle fikri değişiyor. İyi ki dershane açmışız. İyi ki Cenab-ı Allah nasip etmiş dershane açmışız. Şu an dershanede kalan yok ama bu şekilde bile olsa elhamdülillah dershaneler oranın maneviyatını çok değiştirdi.

SELANİK VE ATİNA’DA DERSANE AÇMAK İSTİYORUZ

Ahmet Aytimur ağabey ne zaman geldi size?

muharrem_kalenci4.jpgİlk geçen yaz, Hac döneminden kısa bir süre önce gelmişti. Hatta bir hafta kalma niyeti vardı. Ancak hacca gitmeye davet ettiler onu. Ziyaretini yarıda bıraktı, hemen döndü. Ondan sonra söz verdi “bir daha geleceğim” dedi. Bizi çok teşvik etti. “Haşir Risalesini bitirince geleceğim” diye. Biz de onun o teşvikiyle Haşir Risalesi’ni biraz hızlandırdık. Ve bitirince de Ona gönderdik. O da Haşir Risalesi ile beraber geçen Ramazan’da geldi. O zamandan beri de bizi Mucizat-ı Ahmediye için teşvik ediyor.

Nihai hedefiniz nedir?

En başta ve en büyük, hiç vazgeçilmeyen hedefimiz inşallah bütün külliyatı Yunancaya çevirmek. İkinci hedefimiz ise Selanik’e bir dershanenin açılması ve hizmetlerin başlaması. Çünkü inanıyoruz ki Selanik hem Nur âleminin hem İslam âleminin hem Balkan âleminin başkenti olabilecek konumda bir yer. Oraya dershane açılması için kalbimiz çarpıyor. İnşallah Cenab-ı Allah nasip eder. Onun ötesinde Atina’da ve diğer yerlerde Risale-i Nur’a ihtiyaç varsa oralara dershane açılması.

BATI TRAKYA’DA İLKOKULU BİTİREN HER ÇOCUK KUR’AN HATMİNİ YAPMIŞ OLUR

Selanik’te medrese hedefiniz var. Peki, hedef kitleniz kim?

Nurettin Yaşar ağabeyle Selanik’e gittik. Daha önce başka ağabeylerle de gittik. Oraya gittiğinizde günde beş vakit namazınızı kılacağınız bir yer yok. İki tane Araplara ait bir mescid var. Bir de Bangladeşlilere ait bir mescit var. Onları da eğer yanınızda bir rehberiniz yoksa bulamazsınız. Ve şu anda Selanik’te belki Müslüman Türk 500’den fazla talebe var, okuyorlar. Ve çok fazla da Arap olan insanlar var ve her gün ziyaret edilen bir şehir. Böyle bir yerde bizim gibi insanlar geldiklerinde doğru düzgün gidip abdestlerini alıp, namazlarını kılacak hiçbir yerleri yok. Birincisi bu soruna çözüm bulmak amacıyla, ikincisi de oradaki üniversitedeki çocuklar tamamen yok oluyorlar. Çünkü Yunanistan’da üniversitelerin farklı bir özelliği daha var. Hiç kimse müdahale edemiyor üniversiteye her şey serbest. Böyle bir ortamda bizim gençlerimizin orda tutunacak bir ele ihtiyaçları var.

Bizim Batı Trakya’da ilkokulu bitiren her çocuk Kur’an hatmini yapmış olur. Böyle bir yetişmeden sonra Selanik gibi bir yere gittiğinde bu çocuklar kayboluyorlar. Biz de istiyoruz ki hala böyle dinine imanına sahip çıkmaya çalışanların bir adresi olsun. Ben oraya gittiğimde rahat nefes alacağım, namazımı kılabileceğim, temiz bir yerde olacağım, çayımı içebileceğim, kitabımı okuyabileceğim, dersimi çalışabileceğim bir kültür merkezi gibi aynı zamanda da derslerin yapıldığı bir yer olarak da hayalimizde tasavvur ediyoruz.

İkinci kitle olarak ta Batı Trakyalı olup ta orada bulunan işçi kesimi var. Onların da gidip rahat nefes alabilecekleri bir yer yok. Hatta bir keresinde Nuri kardeşimizle Selanik’te 500 metre kadar bir yol yürüdük ana caddede. Ve birbirimize sorduk, burada normal bir insan göremeyecek miyiz? Hakikaten kalbinde biraz imanla giden insanlara çok zor oluyor. Bu da gösteriyor ki bir dershane de yetmeyecek. Nasip olursa açılması o kadar çok talep görecek ki kendiliğinden mantar gibi çoğalacağına inanıyorum. Üçüncü kitle de diğer ülkelerden gelen Müslümanların oradaki durumu. Biz o Arap mescidine gittiğimizde sorduk, “Yunanlılarda hiç Müslüman olan var mı” diye. Onlar da; “ortalama olarak her iki ayda bir, bir kişi Müslüman oluyor. Bunlar Müslüman oluyorlar ama ellerinde okuyacakları, İslam’ı öğrenecekleri hiçbir şey yok. Ve onlara İslam’ı öğretecek hiç kimse de yok oralarda” dediler.

Risale Haber’i nasıl buluyorsunuz?

Her gün takip ediyoruz. Çok beğeniyoruz.

Eksik bıraktığımız, tavsiye edebileceğiniz bir şey var mı? Yani Risale Haber’e baktığınızda şu da şöyle olsa dediğiniz bir şey var mı?

Şimdi o konuda uzman olmam gerekiyor öyle bir şey diyebilmem için. Her gün mutlaka bakarım. Hatta bazen günde birkaç defa bakarım yeni bir gelişme var mı diye. Ve en önemli haberleri hep oradan öğrenmişimdir şimdiye kadar. Aynı zamanda bizim de bir internet sayfamız var, dernek olarak. O internet sayfasında Yunanca ve Türkçe Risale yayınlanıyor sadece.

AHİRETİNE YATIRIM YAPMAK İSTEYENLER İÇİN DÜNYADAKİ EN VERİMLİ TARLALARDAN BİRİ

Adresi nedir?

www.uhuvvetgr.org

Son olarak söyleyeceğiniz bir şey var mı?

Dua bekliyoruz. İnanın burada Yunanistan’dan bahsetmek çok farklı, internet sayfalarında okumak çok farklı, oraya gelip şahsen görüp yaşamanız çok farklı. Gelen bir daha oradan vazgeçemiyor. Çünkü ahiretine yatırım yapmak isteyenler için şu an dünyadaki en verimli tarlalardan biri olduğuna inanıyoruz. Hizmet etmek isteyen kim olursa olsun hizmet yapılacak çok yer var orada. Şu ana kadar İslam’ı anlatan hiçbir eser Yunancaya çevrilmemiştir. İnşallah Risale-i Nurlar bu konuda ilk olacaktır.

Muharrem kardeşimizin yanında bir de Nuri kardeşimiz var Yunanistan’da. Şimdi Nuri kardeşimizi de bir tanıyalım.

kalenci_ahmetoglu.jpgBen Nuri Ahmetoğlu. İskeçe doğumluyum. 1976 doğumluyum. ilköğretimim İskeçe’de tamamlandı. Ortaokul ve lise Eskişehir’de parasız yatılı olarak tamamlandı. Daha sonra da Uludağ Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor bölümü mezunuyum. Bizim niyetimiz askerliği yapıp, tekrar Türkiye’ye dönmekti. Burada öğretmenlik görevi yapmaktı. Ama Cenab-ı Allah İskeçe’de istihdam etti. Elhamdülillah son sekiz yıldır İskeçe’deyim.

Peki, siz nasıl tanıdınız Risale-i Nur’u?

Risale-i Nurlar’ı Muharrem hoca ile tanıdım. Muharrem hoca ile askerde tanıştık. Aslında aynı köylüymüşüz de birbirimizden haberimiz yokmuş. Askerlikten sonra birbirimizle olan muhabbetimizden ötürü Nurlar’ı tanıdık.

Hizmetlerle ilgili Muharrem hocanın söylediklerinin yanında sizin katacağınız bir şey var mı?

Şu anda belki bizim orada daha ciddi manada gayretlerimizi arttıracak son zamanlarda gelen ağabeylerin bize verdikleri şevk hissediliyor. Yani bizleri daha sık ziyaret etseler şevke medar olur diye düşünüyorum.

(Son)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.