‘Zor’u yapan, ‘daha kolay’dan aciz kalır mı?

Haşir Risalesi’nin 9. Hakikati içindeki yolculuğumuza devam ediyoruz ve diyoruz: Dirilişin akla ne kadar uygun olduğunu anlamanın esası, her gün ve her zamanda ve her yerde, büyük dirilişe emsal olacak ve kıyamete oldukça benzeyen, mucizeli ve hayret veren icraatların sürekli yapılıyor olduğunun farkına varmaktır.

Beş altı gün içinde, milyonlarca fertleri bulunan büyüklü küçüklü bitki ve hayvanların, bahar mevsimi içinde büyük dirilişe benzer bir tarzda, karışık hâlde bulunan cansız madde ve tohumların birbirinden ayrılarak ve bir ölçü içinde tekrar bir araya getirilerek hayatlandırılması ve şu dünyanın her tarafından ve her köşesinden hayatın âdeta fışkırması ve her tarafa dağılması, öyle akıl almaz ihtişamlı bir hakikattir ki, bunu yapan zâta hiçbir şeyin zor gelmemesi gereklidir ki bu işleri yapabilsin.

Haşir Risalesi’nin bu kısmında, "Bir işin zor olanını yapan, daha kolayını elbette yapar" demek olan mantık çıkarımı kullanılarak üç misal verilmiş.

İlk misalde, yeryüzünde kışın ölmüş ve hücreleri etrafa dağılmış vaziyette bulunan yüz binlerce canlı, harfleri bozulmuş ve mahvolmuş kitaplara ve sayfalara benzetilmektedir. Baharda bu canlıların türlerinin devam etmesi ve yeni canlılara hayat verilmesi; bu karmakarışık zemin sayfasında, hem hızlı hem düzenli bir şekilde ve karıştırmadan yeniden o bozulmuş harflerin bir araya getirilerek yazıldıkları anlamına gelir mecazen.  

Hakikaten de yüzeysel bir bakışla canlı oluşumlarının maddî sebepleri olarak görünen ve o oluşumların açıklaması olarak kabul edilen ne varsa, bu canlılarla beraber yok olup gittikleri ve öldükleri hâlde; yeniden tüm yeryüzünde birden meydana gelen bir hayatlandırma hakikati, ortalıkta gözüken maddî sebeplerin önceden de bu canlı oluşumlarının gerçek sebepleri olmadıklarını göstermez mi? Bir ağacın programını içinde bulunduran çekirdekte, o programı o ağacın ruhu gibi saklayan ve zamanı gelince o çekirdeğin içinden o ağacı ruhuyla beraber dirilten kudret sahibi zat; "milyonlarca karışık canlı kitabı, tek bir sayfa olan dünya sahifesinde kolayca ve birkaç saatte yazan, suya düşmüş bir kitabı bir dakikada hafızasından elbette çok daha kolay yazar" misalinde işaret edilen gerçeğe uygun olarak, toprağa düşen o insanın ruhunu da öyle koruyacak ve zamanı geldiğinde tekrar diriltecektir.

İkinci misal hakkında: Gökyüzünde bulunan devasa büyüklükteki ve müthiş bir hızla hareket eden cisimleri istediği gibi idare eden ve emrinde bir düzen içinde itaat ettiren zât, bu kâinatı ve içindekileri yoktan yaratmış ve şu anki şeklini vermiştir. Dünyadan milyonlar, milyarlar kere daha büyük gökcisimlerinin maddi varlıklarını yaratan ve maddenin atom seviyesindeki oluşumunun ve kararlı hâlde devamının kanunlarını elinde ve ilminde tutan biri, elbette var edilişin ve temel gerçekliğin sırrını da ilminde tutmaktadır. Yani, yoktan var ederek yaratan ve idare eden, elbette tekrar yok edip yeni ve başka bir tarzda yeniden var etme ilmine ve kudretine de sahip biri olacaktır. Dünya denilen ve mecazen "misafirlerinin ebediyet yolunun önünde bir engel olarak yolu kapatan bir taşa" benzetilen bu yeryüzünün maddî varlığını yok edip, başka bir şekle dönüştürmesi ve mekân sahipleriyle birlikte ebedî başka bir mekâna taşıması, o kudret için kâinatı yoktan ve ilk defa yaratmaktan çok daha kolaydır.

Üçüncü misalde, bir taburu yoktan kurup intizamını veren birinin, istirahate dağılmış tabur askerlerini bir boru sesiyle çağırıp toplamasının, ilk defa taburu oluşturmasına kıyasla çok daha kolay olduğu ifade ediliyor. Bu misalle, değişik yerlerden getirilen beden hücreleriyle ilk seferinde bir vücut inşa ettikten ve o vücuda hayat verdikten sonra, bu vücudun daha önceden birbiriyle tanışmış ve çalışma prensiplerini öğrenmiş hücrelerinin ölümle dağıtıldıktan sonra, üstünde bedenin inşa edileceği temel hücrelerin tekrar çağırılıp, yeniden bir vücut teşkil etmelerinde yani öldükten sonra diriltilmelerinde akla aykırılık olmadığı basitleştirilerek anlatılıyor. Canlı vücudunu ilk başta yaratan ve çalıştırana göre böyle bir iş, öncekine kıyasla çok daha kolay bir inşa faaliyetidir. Bunu akıldan uzak görmek ise, kudreti sonsuz bir yaratıcıyı, kendi acizliği ile kıyaslamak ile olur. Hâlbuki yaratıcının sonsuz kudreti ise, aciz insanların kudretiyle kıyaslanamaz.

Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın “Öldükten Sonra Dirilişin ve Ebedî Hayatın Varlığının İspatı” isimli bölümünün bir parçası ve Onuncu Söz-Haşir Risalesi’nin 9. Hakikat”inin bir kısmının izah metni olan yazımızda sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için, eser metnini de içeren görsel destekli ders videosunu da aşağıdaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.

Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı-71 Ders Videosu: (‘Zor’u Yapan, ‘Daha Kolay’dan Aciz Kalır mı?)

https://youtu.be/sjpUYBpvKfM

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.