Zeynelabidin’de birleşen yollar

20’inci yüzyılın en büyük iki cemaat önderinden birisi Bediüzzaman diğeri de Hasan el Benna’dır. Arap Baharına damgasını vuran en temel İslami hareket Müslüman Kardeşler hareketidir. Tunus, Mısır, Suriye ve Yemen’de anılan ve baharı tetikleyen ve zafere götüren en başlıca hareket tartışmasız Müslümün Kardeşler hareketidir. İslam dünyasının tartışmasız siyasi lideri olan Türkiye’de de en çok kendinden bahsettiren cemaat  Risale-i Nur talebeleridir veya İslami anlayış Risale-i Nur’dur.

Türkiye İslam dünyasının küresel aktörü ve lideri olmasına muvazi ve paralel olarak Risale-i Nur’un da bir nevi dini rehberlik  misyonu deruhte etitğini ve yaptığını söyleyebiliriz.  Geçmişte ‘İki Mektep’ adı altında Risale-i Nur ile Müslüman Kardeşler hareketini ve mesleğini karşılaştırmış ve bunu bir kitap boyutuna taşımak ve isal etmek istemiştim. Kitap hacmine geldiğinde bilgisayarda meydana gelen veya kullanımla ilgili arız olan teknik hatadan dolayı kitabın tek müsveddesi silindi gitti, ben de çok hayıflandım ve emeğime yandım ve tahassür ettim. Lakin daha sonra ‘demek ki nasip değilmiş ve erken bir çalışmaymış’ diyerek teselli yoluna gittim.

Elbette iki cemaat arasında meslek tarzı noktasında farklılıklar var. Zaten bunu Bediüzzaman da bizzat kendisi ortaya koymaktadır. Bununla birlikte yöntem meselesinin dışında temel meselelerde elbetteki tesanüt ve ortak bir anlayış yatmaktadır. Usulde farklılık olsa bile esasatta tam bir telazum ve beraberlik vardır.  Zaman zaman bu beraberliğe veya ortak alana temas ettiğimiz oluyor. Bu bapta yeni bir ortak alan daha keşfettim. Bu da her iki kol veya ekolde de Ehl-i Beyt dualarındaki ortaklıktır.

*

nursi_hasanel_benna.jpgBediüzzaman’ın en fazla müracaat ettiği ve vird-i zeban haline getirdiği dualardan biri Cevşen duası diğeri de Celcelutiyye’dir. Bu dualar genellikle Ehl-i Beyt tarikiyle gelmiş ve bize ulaşmıştır. Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin  Mecmuatu’l Ahzab adlı dua mecmuasında sözkonusu dualara yer verilmektedir. Kimileri de Şia tarikiyle geldiği gerekçesiyle metne değil de daha ziyade senedine itiraz etmişlerdir.  Ehl-i Sünnet, Ehl-i bid'a'dan gelen rivayeteri ihtiyatla karşılamıştır. En azından mutlak değil şartlı kabul etmiştir. Dailik derecesinde ve aktif  olarak ehl-i bidat fırkalarına taraftar olanların rivayetlerini kabul etmemişlerdir. Lakin ehl-i bidat fırkalarından birisine mensup ravilelerin yalanı tecviz etmemeleri ve fırka asabiyeti gözetmemeleri halinde rivayetlerine mülayemet göstermişlerdir.

Elbette ehli bidat fırka mensupları velayet sahibi olabilir mi gibi hususlar Ehl-i sünnet kaynaklarında tartışılmıştır. Bununla birlikte dua meselesi ve özellikle metin yönüyle mahzurlar taşımıyorsa ve bedii bir özellik arzediyorsa mahzurlu alana girmiyor olmalıdır. Ve Bediüzzaman Cevşen’i evradı arasına derc etmiş ve katmıştır. Cevşen duası, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme Cebrail aleyhisselamın vahiy ile getirdiği ve "Zırhını çıkar bunu oku dediği" gayet yüksek ve çok kıymettar bir münacât-ı Peygamberiyedir ki: Zeynel Abidin radyallahü anhü' dan rivayet edilmiştir.  Cevşen ismi üzerinde manevi bir zırh ve tahassungah anlamına gelmektedir.  Kimileri bu hususta mülayemet gösterdiği için Bediüzzaman’ı eleştirmekte ve ‘ehl-i bidat’ tarikiyle gelen duanın müstecap olmayacağını ileri sürmektedir.

*

Benzeri bir durumla Hasan el Benna’da da karşılaşmaktayız. Hasan el Benna’nın El-Me’surat adıyla bilinen bir dua mecmuası vardır ve bu dua mecmuası onun günlük evradından mürekkeptir.  Hamd Salim Mürri edlı yazar Kuveyt’te yayınlanan el Vatan gazetesinde Hasan el Benna’nın dua kitabındaki ‘Şii temayülleri‘ nazara vermiş bulunmaktadır. ABD’nin İhvan’la diyalog kurmak istediğini lakin İhvan’ın ve Hasan el Benna’nın İhvan’ın kuruluş yıllarında Şia ile yakınlaşma siyaseti güttüğünü ve dirsek temasında olduğunu ve bunlara ilaveten dua mecmuasında da şii rivayetlere dayanan dua örneklerine yer verdiğini savunmaktadır. İlginçtir, Hasan el Benna’nın el-Me’surat adlı dua mecmuasına almış olduğu dua metni yine  İmam Zeynelabidin’e dayanıyor.

Kerbela vakasından sonra Ehl-i Beyt  şeceresi  genelde erkekler üzerinden Zeynelabidin yoluyla devam etmiştir.  Dolayısıyla hem Bediüzzaman hem de Hasan el Benna, Ehl-i Beyt’in serçeşmesi olan İmam Zeynelabidin de buluşmuş oluyorlar.  En azından dua hususunda Zeynelabidin’in bir köprü ve buluşma vesilesi olduğunu görüyoruz. Dua yollarının birleştiği nokta İmam Zeynelabidin’dir. Hamd Salim Murri Yeni Ortadoğu adlı makalesinde Hasan el Benna’nın gece ve gündüz okuduğu evrada haiz dua mecmuasında yer alan dualardan birinin Seccad lakabıyla da bilinen İmam Zeynelabidin’in Sahife-i Seccadiye’sinden muktebes olduğunu belirtmektedir (https://alwatan.kuwait.tt/ArticleDetails.aspx?Id=132406&WriterId=110 ). Demek ki gönül için yol bir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum