Z.A.N. (Zaman Aynası Namaz)

Hâl’ime Edip

Etrafımızda bulunan her şeyle kurduğumuz ilk ilişki o şeye karşı zan beslemek olur. Bu hüsn-ü zan da olabilir su-i zan da… Eşya ile kurduğumuz bu ilişkinin (zannın) devam etmesi ya da değişmesi zan beslediğimiz şeyin içine girip onunla iştigal olmamız, yollarında dolaşmamız, sesini işitip soluğunu teneffüs etmemize bağlıdır. Eğer zan beslediğimiz şeye sadece uzaktan bakıyorsak zannımızda yanılıp yanılmadığımızı ya da isabet edip etmediğimizi bilemeyiz.

Şerh meselesi de (özelde risale şerhi) zandan nasibini alan konulardan biri..

Öyle düşünüyorum ki şerhi, şerhi yapılan yazının tek/gerçek/en doğru açıklaması olarak tanımlıyoruz. Halbuki şerh; okuyucunun okuduğu yazı hakkındaki duygu, düşünce ve yazının kendisinde meydana getirdiği yeni anlamlandırmaları, yansımaları kayda geçmesi işidir.. Yani şerh ne bir yazının tek açıklaması ne de bir kişinin tekeli altındadır… Dileyen dilediği yazı hakkında şerh yapabilir ve yapılan şerhler birbiri ile uyumluluk göstermek zorunda değildir.. Zira herkesin bilgi birikimi, sosyo-ekonomik yapısı, bakış açısı (dar, geniş, aykırı, çılgın…), kelime dağarcığı ve edebi yönü farklıdır. Mamafih şerh, bir yetki meselesi de değildir.. Madem mi ki herkes okuduğu yazıdan bir anlam çıkarır, çıkarımlarının kendi dünyasındaki örneklerini çoğaltır o halde şerh herkese haktır… Belki şerhin kapsamlı ve tutarlı olup olmadığı hususu tartışılabilir fakat asla şerhi yapan kişinin düşünce ve çıkarımlarına saygısızlık edilmemelidir…

Bizi bu şerh tanımına sevk eden kişi ile şu sıra yazılarına yapılan şerhler çok konuşulan kişi aynı. Demiyor mu ki o ‘nefsimle beraber dinle’, ‘nefsime hitap etmişim, herkesi davet etmiyorum, muhtaç olan dinlesin’, binaenaleyh şerhi yapanın da hakkıdır ‘kendime kendi anladığımı anlatıyorum, dinlemek istersen, ihtiyacın varsa buyur gel’ demek…

zamanaynasinamaz_senaidemirci.jpgBenim de risale açıklamaları konusunda çok sert bir su-i zannım olduğunu itiraf etmem gerekiyor. ‘Gereksiz’ olarak gördüğüm şerh konusunda yargımın isabetli olduğunu ölçmek için kullandığım ilk ölçü aracı Dokuzuncu Söz’ün şerhinin yapıldığı Zaman Aynası Namaz kitabı idi. Ve yine itiraf etmem gerekiyor ki yargımı paramparça eden acımasız ve sert bir ölçmeydi!! Tıpkı zannım gibi…

Kitabı elime alınca birinci olarak yaptığım iş şerhi yapılan Dokuzuncu Söz’ün orijinal metnin nasıl verildiği oldu. Zira beni şerhe böylesine katılaştıran orijinal metne sadık kalınmaması ve güya anlaşılır olsun diye günümüz Türkçesine çevrilmesidir. İşte sanıma ilk darbeyi burada vurdu yazar; metinin orijinali aynen korunmuş, milim oynama yapılmamıştı (en azından benim bildiğim orijinalden). Metin, kısım kısım şerhin ana gövdesine başlık şeklinde ama başlıktan öte ana gövdenin bir parçası gibi giydirilmiş şerhe.   

Saniyen; eserin başından sonuna kadar görülen dip notlarda sürekli olarak şerhin ana gövdesinin hangi ayet ya da hadislerin sularında yazıldığı belirtilmiş. Burada tam da kitabın kapağındaki sloganı görür gibi oluyorsunuz: ‘Said Nursi ile Kur’an okumak’.

Evet, müellif (Said Nursi) bir cümle kuruyor; başka bir yazar o cümleyi okurken onlarca ayetin arasına dalıyor, harf harf dolaşıyor, onlarca ayetin yüzlerce yansımasını izliyor… Sanırım şerh kelimesi tam olarak burada mana buluyor… Şerh: Açma, ayırma, yarma… Her bir kelime başka bir kelimeyi açıyor, o kelimeler kalpte bin bir çiçek açıyor, ayrı ayrı yerlerden geldiği sanılan kelimelerle (ayetlerle) orijinal metnin içindeki tohum yarılıp neşvünema buluyor… Dip notların bir diğer özelliği de ekstra bilgi, gereksiz ayrıntı değil de ana gövdeyi destekleyen nitelikte açıklamalar olması. Bir nevi şerhin şerhi…

Son olarak kitabı okurken sıklıkla aynı yeri okumuş hissine kapılabilirsiniz. Fakat bu his sizi yanıltmasın, çünkü önemli şeylerin yinelenmesi bir Kur’an üslubudur. Kur’an okurken de fark edersiniz ki sık sık aynı vurgular yapılır. Bu aslında insanoğluna yapılan bir ihtar, bir hatırlatmadır: Ey çok unutan insanoğlu, hatırla ne demiştik sana. Ve hatırla ne söz vermiştin KaluBela’da!! Evet bir şeyin yinelenmesi tekrar değil tesistir. Tuğlaları üst üste koymanın duvarı oluşturması gibi. Belli ki Dokuzuncu Söz’ün şerhi de bizde bir şey inşa etmek istiyor. Günde en az beş kez kalbe ve kalıba değen bir şeyin inşasını murad ediyor. Günün içine beş sütun dikip duvarlarını örmeyi bize bırakıyor. Belli ki bu şey her gün yeni, yeniden, yinelenen bir şey.

Evet eğer bir yazı sizi zihin şemanızdaki kavramları yenilemeye, yeni şeyler inşa etmeye itmiyorsa (yazar iseniz yeni bir yazı yazmaya sevk etmiyorsa) maksat hasıl olmamış demektir… Öyleyse her yazı bir yazının şerhi, açıklaması, yorumlamasıdır ve her şerhe, açıklamaya, yorumlamaya yeni bir şerh, açıklama, yorumlama yapılabilir.. Hata bu bağlamda diyebilirim ki; Risale-i Nur Külliyatındaki her bir eser bir şerhtir; Kur’an’ın şerhi, yorumlanması, yazarın kendince kendi anladığını anlatması… Dikkat edilirse ‘açıklayacağız, beyan edeceğiz’ vb. cümleler risalelerde çokça yer alan cümlelerdir. Evet, risale tefsirdir fakat asla o dönemin tefsirleri gibi ‘bu ayette şu denmek istenmiştir, bu kelimenin anlamı şudur’ üslûbu yoktur.

Mevcut tefsir düzenine aykırı ve bir o kadar da dönemine göre çılgın bir tefsir anlayışı geliştiren Said Nursi, belki de bu devrin gençliğine hitaben böyle köklü bir değişikliğe gitmiştir. ‘Bakın ben okuyunca bunları anladım, siz de benim anladığımı mı anlayacaksınız ya da acaba siz ne anlayacaksınız?’ İç sesi ile bizi gizliden ayetlere aşina eyleyip kâinat kitabını okumaya anlamlandırmaya, yorumlamaya bir nevi şerhe davet ediyordur belki de. Kim bilir? [Bu arada; köklü değişiklik: inkılâp: devrim…]

Velhasıl bir süredir yaptığım duam oldu ‘‘Allah’ım bizi çılgın ve aykırı eylesin. Bir de devrimci… Said Nursi gibi…’’ Amin…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
10 Yorum