Yeniden yeniye yaratılış tesadüfü reddediyor–23

Harap olup, yerle bir olmuş yıkılmış bir eski eserin yeniden aslına uygun olarak yapılabilmesi, o eserin plan ve rolöve projesinin bulunmasına bağlıdır. Eski projesi olmayan, bulunmayan bir eserin aynen iadesi yeniden aslına uygun yapılması mümkün değildir.

Yine yanmış, harfleri silinmiş bir kitabın aslı olmadan onu matbaada basmak mümkün değildir. Veyahut nümunesi olmayan bir eserin aynısını tahminlerle yapmak mümkün değildir.Bu misaller dürbünüyle hakikatin yüzüne bakarsak.
Bu kâinata nazarı dikkatle baktığımızda görürüz ki; binlerle sene birbirlerinden uzak bir mesafede bulunan yıldızların aynı anda aynı tarzda icat edilip tasarruf edildiğini, biri birinden çok uzak mesafelerdeki yıldızların,  aynı zamanda, aynı kuvvet ve aynı tarz ve aynı sikke-i fıtrat ve aynı surette ve sistemde ve beraber yaratıldıklarını ve o pek büyük mütecaviz kuvvetleri taşıyan o yıldızların aynı tarzda tecavüz ettirilmeden hizmetkâr edildiklerini görüyoruz.

Milyonlarca senedir. Yeryüzünün doğu ve batı ve güney ve kuzeyinde bulunan aynı çiçeğin, aynı ağacın, aynı canlının, hadsiz efradının bir zamanda ve bir surette, bir tarzda halk edildiklerini görmekteyiz.
Asır be asır, sene be sene, gün be gün Zeval bulan mahlûkat, esbaplarıyla beraber ölüyor, kayboluyorlar. Yine onların mevsimleri geldiklerinde kısmen mislen, kısmen aynen iade edildiklerini görüyoruz.
Şu mahlûkat denilen ve mu’cizat-ı kudret olan nebatat ve hayvanat bir biriyle ilgisi ve teması olanlar biri birlerine benzemekle beraber her yerde aynen yayılarak,  her tarafa neşrettirilerek mahiyet ve hüviyetleriyle, dünyanın her tarafının onlara vatan ettirildiğini görüyoruz.

Aynı maddelerden yapılan şeylerin her bir cinsi, bütün memleketin her tarafında bulunuyor; her bir cins mahlûk öyle yeryüzüne yayılmış, beraber olarak birbiri içinde, bir tarzda, bir anda yapılıyor, aynı sistemde dokunuyor görüyoruz.
Bahar mevsiminde birkaç gün zarfında bütün ağaçların yapraklarıyla ve çiçek ve meyveleriyle, evvelki baharın aynı gibi birden mükemmel bir surette inşa edilerek,süratle şimşek gibi iade edildiklerini gözümüzle görüyoruz.

Hem o baharın başlangıçları olan hadsiz tohumcukların, çekirdeklerin, köklerin, birden geçen bahar gibi aynen beraber uyanmaları ve gelişmeleri ve dirilmeleri, hem kemiklerden ibaret olarak ayakta duran ölüler gibi bütün ağaçların cenazeleri bir emir ile birden yeniden aynen canlanmaları, yaprak ve sair aksamlarının aynen iade edilmelerini gözümüzle görüyoruz.
Hem küçücük hayvan taifelerinin hadsiz fertlerinin, gayet derecede san’atlı bir surette yeniden diriltilmeleri, hem bilhassa sinekler kabilelerinin yeniden cesetlerinin geçen bahar ki gibi toplandıklarını, suret ve siret ve mahiyet olarak aynen yeniden yaratıldıklarını  görüyoruz.

Maddeleri bir olan yumurtalar ve hayvan nutfelerinden (zigotlarını), bütün aynı olan habbe ve çekirdeklerden, kuşların yüz bin çeşitlerini ve hayvanların yüz bin tarzlarını, bitkilerin yüz bin türünü, ağaçların yüz bin sınıfının, yanlışsız, noksansız, karıştırmadan, süslü, ölçülü ve muntazaman olarak her bahar mevsiminde geçmiş baharların mahiyetiyle, yeniden yeniye yaratıldıklarını görüyoruz.
Arı ve karınca milletlerinin, sığır taifelerinin ve sair hayvanatın, kuş ve kuşcuklar ile balıklar envaının bütün zemin yüzünde, aynı hikmetle, aynı dikkatle, aynı mizanda, aynı anda, aynı tarzda aynı sanatta asırlardır, yenilenerek yaratıldıklarını görüyoruz.

Bütün validelerin kalplerinde ve memelerinde aynı anda, aynı tarzda, aynı hikmet ve aynı dikkat ile aynı şefkatin tecellisi ve tasarrufu ve yapılması ile yeryüzünün her tarafında aynı sistemde binlerce senedir aynen yaratıldıklarını görüyoruz.
İşte yıldızlardan, unsurlardan bütün mahlûkat taifelerine kadar, aynı isimler ve fiiller, ayn-ı hikmet ve aynı rahmet ve ayn-ı inayet ve aynı hususiyetli hayatların devam ettiğini görüyoruz.
O ihatalı isimlerin müsemması ve her yerde aynı tarzda görünen kuşatıcı fiillerin faili, her taraftaki mucizat-ı sanatın tekrarı, ap açık bir şekilde akla görünüyor ki; bütün bu işleri daimi olarak yapan, tekrar ve tekrar yenileyen, zevalsiz, daimi yapan fail ve müsemma, birdir tektir, Vâhittir, Ehaddir.

Yani, yeniden yeniye manidar yapmak, daha bir parça dikkat-i nazar ettikçe, yeniden yeniye bir tanzim ve aynı rububiyet etmek, aynı hikmet, aynı tarzı sanat ve misliyle iade etmek her tarafta gözümüze çarpıyor.
Aynı mahiyette yaratmak, suretlerini açmak ve aynı özellik ve sıfatlarda yaratmak, umum yeryüzünde, aynı kudret, aynı hikmet, aynı san’atla umum insanları ve hayvanları ve nebatları ihata eden bu yaratma hakikatı, ve bu faaliyetlerin binlerce senedir aynen devam etmesi, bu işleri yapan Zat’ın vahdaniyetinin, aynı Zat olduğunun ve O’nun bekasının en kuvvetli bir delilidir. Çünki ihata etmek, kuşatmak, aynı tarz ve sanatta ve keyfiyette yaratmak bir vahdettir, karışıklığa sebep olan iştirake, rastgeleliğe yer bırakmaz.

Mahiyetini ve hüviyetini ve ismini ve evsafını ve nizam ve mizanını, eşkâl ve miktarını, evvelini ve ahirini, zahir ve batınını, tarzı teşkilatını ve sanatı acibelerini, hizmet ve meyvesini, hikmetli özelliklerini, suret ve siretlerini bilmediği ve görmediği bütün mevcudatı, âdem kuyusunda, iki eli kör, kendisi kör ve sağır tesadüf tekrar be tekrar bütün mevcudatı ihatalı vaziyetleriyle yeryüzünün her tarafında tekrarla iade edebilir mi?
Ey numunesiz iş yapmayan ustalar varın siz söyleyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.