Yanlıştan doğruya

Latif olan ağız, yanmayandır. Ne sütten ne yoğurttan…

Esbab ise bahanelerdir, vesait de perdelerdir der Bediüzzaman.

Meşhur fizikçi Feynman şöyle açıklar: Teoriniz ne kadar zarif olursa olsun ve siz ne kadar akıllı olursanız olun, eğer deneyle uyuşmuyorsa, o zaman yanlıştır”.

Yanlış korkakların sığınağıdır. Cesurların sıçrama tahtasıdır. Arayışta olanların geçici kabul noktasıdır. İnatçıların tapınağıdır. Düşünenlerin yaz-boz tahtasıdır. Hakikatin siyah gölgesidir. Gölge, hakikatin gerçek dışında kalan görüntüsü demektir. Tefekkür, hakikatin deneyidir.

Gerçeğin mekanları vardır. Her mekanda kurulu tahtları vardır. Her gerçeğin kendi tahtında riyaseti vardır. Bir de, her gerçeğin en az altı yönü vardır: önü, arkası, sağı, solu, altı, üstü ve diğerleri… Her yönünde başka suretleri bulunur. Her suretin farklı yerlerden, farklı seyir kuleleri dikilmiştir. Her kuleden suretin farklı çizgileri görünür. Bu kuleler de en az altı tanedir: zaman, yer, kişi, bağlam, sebep, netice gibi… Her bir çizgi farklı malzemeleri ile doldurulur.

Hakikat denilen gerçeklerin toplandığı sandıktır. İncir tanesi kadar bir yerde kütüphaneler dolusu gerçekler doluşur. Hakikatin her yeri kaplar bir mekanı vardır. Dört gözü vardır: evvel, ahir, zahir ve batın… Eşyanın hakikati her yerde görünür olur.

Sır, hakikatin tohumudur. Özgür ruhlarda gömülüdür. Sırrı açacak olan soyuttur. Soyut, ruhun bedenidir. Soyut bostanında bu özgür ruhlar dolaşabilirler. Hakikat, soyutun üzerinde, denizin köpükleri üzerinde sıçrayan su damlaları gibidir; bunlar sırra ermiş mü’min kalbinin perdesi üzerinde toplanır. Mü’minin kalbi, sırların resminin düştüğü yerdir. Bu küçük resim, hakikatin durduğu gerçek resmidir. Buradan, resmin gösterdiğini görecek nazar gömülüdür. Gönül, mü’minin özel kabesidir. Her mü’min onun etrafında dönmektedir.

Sırlara hareket verecek olan latife-i rabbaniyedir. Hayalin hakikati buradaki harekettir. Büyük resim hareketten doğan büyük kaderdir.

Yanlış zamanla çürütür. Bekleyen yanlış, yalan olur. Yanlış, hemen düzeltilmezse inkara dönüşebilir. Bekleyen yanlış küfre götürür.

İki büyük çürük vardır: Kainatta tabiat fikri, insanda benlik… Doğru lehinde kaybolmayan yanlış bu iki çürüğü iki büyük tagut yapar.

İnsan yanılır, mü’min yanılır. Zekâ, doğru ile yanlışı ayırandır.

Tabiat ve benlik aslında birer santraldir; eşyayı ve insanı dönüştürür. Eşya isme, sıfata, şuunat-ı İlahiyeye ve Zât-ı Akdes’e ulaşmaya basamak olur; benlik, sınırsız ve sonsuz olan mutlak kulluğa dönüşür. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum