Yakınlık sağlayacak olan ne mallarınız, ne de evlâdlarınızdır

Yakınlık sağlayacak olan ne mallarınız, ne de evlâdlarınızdır

Günün Ayet-i Kerime meali...

Bismillahirrahmanirrahim
 
Cenab-ı Hak (c.c), Sebe Suresi 34-37. ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:
 
34-Hem hiçbir memlekete (kendilerine Allah’ın azâbından haber veren) bir korkutucu (peygamber) göndermedik ki, mutlaka oranın ni‘met içinde (şımarmış) olanları: “Gerçekten biz kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkâr edenleriz” demiş olmasın!
 
35-Bir de: “Biz mallar ve çocuklar cihetiyle (mü’minlerden) daha fazlayız ve biz azâba uğratılacak kimseler değiliz” dediler.
 
36-De ki: “Şübhesiz ki Rabbim, (imtihân için) dilediğine rızkı genişletir ve (dilediğine) daraltır. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (*)
 
37-Hâlbuki size katımızda mertebece yakınlık sağlayacak olan ne mallarınız, ne de evlâdlarınızdır; ancak îmân edip sâlih amel işleyen müstesnâ. İşte onlar var ya, kendileri için işledikleri ameller sebebiyle (lütfumuzdan) kat kat mükâfât vardır ve onlar (Cennetteki) yüksek köşklerde emniyet içinde olan kimselerdir.
 
(*) (1)“Evet, en parlak bir mu‘cize-i san‘at-ı Samedâniye (Allah’ın san‘atının mu‘cizesi) ve bir hârika-i hikmet-i Rabbâniye (Allah’ın bir hikmet hârikası) olan hayâtı kim vermiş, yapmış ise; rızıkla o hayâtı besleyen ve idâme eden (devâm ettiren) de O’dur. O’ndan başka olmaz. Delil mi istersin? En zayıf, en aptal hayvan, en iyi beslenir, -meyve kurtları ve balıklar gibi- en âciz, en nâzik mahlûk, en iyi rızkı o yer -çocuklar ve yavrular gibi-. Evet, vâsıta-i rızk-ı helâl (helâl rızık vâsıtası), iktidar ve ihtiyâr (istemek) ile olmadığını; belki, acz ve za‘f ile olduğunu anlamak için balıklar ile tilkileri, yavrular ile canavarları, ağaçlar ile hayvanları müvâzene etmek (kıyaslamak) kâfîdir.” (Sözler, 5. Söz, 12)
“Cenâb-ı Hakk’ın verdiği ni‘metleri söyleyip i‘lân ve tahdîs-i ni‘met etmek (ni‘meti, şükür kasdıyla anlatmak) bazen gurûra ve kibire müncer olur (varır). Tevâzu‘ kasdıyla da o ni‘metleri ketmetmek (gizlemek) iyi değildir. Binâenaleyh ifrat ve tefritten (aşırı ileri gitmek ve aşırı geri kalmaktan) kurtulmak için istikāmet mîzânına (terâzisine) mürâcaat edilmeli. Şöyle ki: Her bir ni‘metin iki vechi (yönü) vardır. Bir vechi insana âiddir ki, insanı tezyîn eder (süsler). Medâr-ı lezzeti (lezzet alma sebebi) olur. Halk içinde temâyüze (görünmeye) sebeb olur. Mûcib-i fahr (gurur vesîlesi) olur. Sarhoş olur. Mâlik-i Hakīkī’yi (mülkün asıl sâhibini) unutur. En nihâyet kibir ve gurur kuyusuna düşürtür. İkinci vecih ise, in‘âm edene (ni‘met verene) bakar ki; in‘âm edenin keremini izhâr (ikrâm ediciliğini gösterir), derece-i rahmetini i‘lân, in‘âmını ifşâ (eder, açıklar), esmâsına (Allah’ın isimlerine) şehâdet eder.”
 
(Mesnevî-i Nûriye, Şemme, 203)
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.