M. Maruf ÖZÜLKÜ

M. Maruf ÖZÜLKÜ

Yakın tarih ne zaman yakın olur?

Mustafa Armağan ilginç bir adam.
"Derin Tarih" namıyla çıkardığı dergide, resmi ezberleri zir ü zeber ediyor.
Sultan Vahdettin, Enver Paşa, Kazım Karabekir Paşa ve son olarak, Fevzi Çakmak Paşa'nın hatıralarıyla, karanlık dönemlere fener tutuyor.

Yakın tarihimizde olup bitenler hakkında tek taraflı ve tek merkezli öğretilen dogmalarla malumat sahibi olan bir nesiliz.
Bildiklerimizin gerçekler karşısında birer birer erimeye başlaması, bilinmeyenlerin hacmi konusunda bizi heyecanlandırıyor.

Meğer ne çok şey bilmiyor muşuz?..
Yada neler kaçırılmış neler?..

Geçen sayısında hediye olarak Bediüzzaman Said Nursi'nin "İnne A'teyna Risalesi"ni Osmanlıca orjinal haliyle birlikte basıp okuyucularına verdi. Bu risale, Bediüzzaman'ın bir dönem ile ilgili olarak üç etkin ismin mahiyetini, cürmünü ve tahribat skalasını tartan bir eseri. Ahirzaman fitnesinin beklenen aktörlerini deşifre eden bir bilinç yüklü hazinedir. 

Bazı bölümleri lahikalarda yer alsa da tamamının neşri bizzat Üstad tarafından ertelenen ve mahrem bırakılan bir eserdir aynı zamanda. 

Mustafa Armağan RisaleHaber'de yayınlanan haberde neden bu eseri yayınladıkları sorusuna, "zamanı gelmişti" cevabını vermişti.

Dergi son sayısında ise, Fevzi Çakmak Paşa'nın hatıralarına yer verdi. "Mareşal Fevzi Çakmak Açıklıyor" başlığıyla hatıralarını kitap olarak okuyucularına hediye etti, Derin Tarih.

Kitapta -Paşa'nın hatıralarında- resmi tarihin anlattığının aksine, kurtuluş harbi etüdlerinin ve Samsun çıkış planının Mustafa Kemal'in hiçbir şeyden haberi yokken Osmanlı Genelkurmayı'nda olgunlaştırıldığı ve çok sonra M.Kamal'a bildirildiği anlatılıyor. 
Ve daha bir sürü ilginç bilgiler..

Dergideki değerlendirmesinde yazar Mustafa Armağan şu tesbitte bulunuyor:

"Ek kitabı okuyunca (hatırayı) göreceğiniz gibi Fevzi Çakmak farklı bir tablo çiziyor ve bu tablo hiç de resmi tarihin bize dayattığı fersude tarihe benzemiyor. Benzemediği için de tabiatıyla susturuluyor, kenara itiliyor, silikleştiriliyor, adeta bir hayalet haline getiriliyor. Velhasıl resmen öldürülüyor!

Bir insanı öldürmek iki türlü olur demiştik. Bir, canını alırsınız, iki, hafızadan silersiniz.

Cumhuriyetin kurucuları harf inkılabı dahil olmak üzere sansür ve susturma politikasını kendi kahramanlarını inşa etmek ve rakip olma potansiyeli taşıyan herkesi susturmak üzere sistematik olarak yürüttüler ve bunda da büyük ölçüde başarılı oldular. Kabul edelim ki ağır bir beyin ameliyatı geçirdik. Ancak neredeyse bir asır geçtikten sonra ağır ağır uyanıyoruz. Başımız lobutla vurulmuş gibi ağrıyor. Uyanmak tabiatıyla kolay olmuyor.

Mareşal Fevzi Çakmak, vefatından 66 yıl sonra ölüm uykusundan uyanmaya çalışırken tarihim damarlarına da yeni bir kan pompalanıyor.

Birileri korkmakta haklı. Resmi tarih giderek bir enkaz haline geliyor. Şimdi sıra bu enkazı kaldırmakta. Biz ona hazırlanıyoruz.
Mareşal hazır. Karabekir Paşa da. Peki ya siz?
Peki ya Milli Eğitim Bakanlığı? Sizler de hazır mısınız?"

***

Yakın tarihe ışık tutan eserler millete bir asırdır kurulan kumpaslara ışık tuttu.
Bediüzzaman'ın Nur eserlerinde te'lifatları ve mahkeme müdafaaları işaret fişeğiydi. 
Yine eserlerinde iktibasen yerverdiği Necip Fazıl Kısakürek'in, "Büyük Doğu mecmuasında neşredilen Lozan'ın İçyüzü" başlıklı yazısı da tarihi kıymettedir.

Yine Necip Fazıl'ın, "Son Devrin Din Mazlumları" eseri de eza ve cefa belgeseli niteliğini taşır.

Rıza Nur'un yasaklı "Hatıratım" eseri. Kazım Karabekir'in pişmiş tavuğun başına gelmeyenin neşir sürecinde başına geldiği hatırat eseri.

Vehbi Vakkasoğlu ağabeyin 3 ciltlik "Bozgun" u ve Mustafa Müftüoğlu'nun "Yalan Atan Tarih Utansın" eseri de karanlığa cesaretle te'lif edilen çalışmalar oldu.

13 ciltlik bol görselli Yakın Tarih Ansiklopedisi de sisli geçmişe büyük ölçüde ışık tuttu.
Fakat ilginçtir,dönemin Refah Partisinin renkli milletvekili Hasan Mezarcı'nın bu türden cesur ve haklı çalışmalarından rahatsız olan dessas çevreler nasıl onu perişan ettilerse, Yakın Tarih Ansiklopedisi çalışması yapan ekibe de kurumuna da o tarihten sonra ağır kumpas çevirdiler.

Hasılı gerçeklerinin ardına düşenler bugüne kadar hep ağır bedeller ödediler. Umarız ki o günler geride kaldı ve Türkiye bunları konuşacak tartışacak olgunluğa gelmiş olsun.

Ve umarız ki, Derin Tarih gibi Mustafa Armağan gibi, doğru tarih ve özgür tartışma ortamı sağlayan çabalar hakettiği değeri bulur.

Ve kültürüyle tarihiyle değerleriyle kucaklaşan millet, cümle ezikliklerden ve diğer problemlerden halas olur bu vesile ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum