Yahya Kemal’in  Şiirlerinde Şairin Ruh  Halleri

Yahya Kemal’in Şiirlerinde Şairin Ruh Halleri

Himmet Uç'un yazısı...

Freud Mikelanj’ın Musa  heykeli karşısında bir aya yakın durur ve hem Hz Musa’nın heykeldeki ruh halini, hem de eserden hareketle Mikelanj’ın ruh halini   tesbit eder. Yahya Kemal’in  biyografisindeki ruh hali değişmeleri ile , eserlerindeki ruh halinin değişmeleri veya ifade edilmesi farklılık gösterir. Eski Şiirin Rüzgariyle’ de yer alan şiirlere bakarsak Yahya Kemal ‘i farklı ruh hallerinde görürüz.  Selimname’de  gözlemci ve anlatıcı olarak Yahya Kemal bir olaylar zincirinin seyircisi ve anlatıcısıdır. Şiirin başlayış bölümünde Yahya Kemal her ne kadar bir ilahi görevlendirmenin perde arkasını, metafizik izlenimlerini anlatırsa da  bu görevlendirmeye nötür bir ruh hali ile değil, görevlendirmeyi onaylayan, benimseyen özümseyen, alkışlayan bir anlatıcıdır,  şair orada   tasdikkar ve  teyid eden ruhu ile birlikte gözlemi yapar. Ruh  halini izleyebiliriz
             Rûy-î  zemini  tâbi-i fermânı  kılmağa
             Sultan Selim gibi bir şîr-i ner gelür
Bu anlatım yukardaki gibi değil  şöyle olsaydı şairin ruh hali izlenemezdi, nötürdü.
              Sultan Selim han gelür
Şair onu bir hükümdar olarak değil, erkek bir aslana benzettiği  Sultan Selim’dir.  Burada sadece erkek arslan değil, aynı zamanda erkek arslanlar içinde Sultan Selim gibi birisi anlamı vardır.  Şair bu benzetme ile  bu ilahi görevlendirmeye  ruh halini katar. Empati kurar, anlatımdaki kahraman ile arasında. Diğer beyitlerde “ Hakan ki , bekle vaktini , ceza-yı saltanat-ı sürhser,  görsün kiminle  “ gibi kayıtlar şairin ruh halini bize yansıtır.
Yavuz Sultan Selim’in bir takım gaybi işaretlerle  Mısır  seferineçıktığı  anlatılır. Şair  bu tarihi realitelere göre tanzim etmiştir şiirini , şiirin  diğer bir deyişle  bu büyük romanın  icmali bir şekilde anlatılması  sürecinde  anlatıcı  Sultan’ın başarısına katılan  bir  ruh hali ile olayları  anlatır veya izler. Romanın şahıs  kadrosu , zamanı, mekanı , sefer sırasındaki şahıslar, dini ve milli  hakikatler  romanın geniş bir muhiti olduğunu gösterir.
Romanın birinci şahsı olan Yavuz’un  ruh dünyası ve onu bu amaca iten itikadındaki güç  şair tarafından onaylanır. Padişahın ruhunu şu beyit özetler
              Tevhid maksadiyle geçirmişti ömrünü
              Refetti ermegaanını  dergah-ı vahdete
Bu beyit şairin de ruh  halidir, o da hayatını Sultan gibi değilse de toplumun  değerlerini şiirinde tevhid etmek uğrunda  çabalamış bir ruh halinin şairidir..Şiir  ruhun bir şubesi olan  şairin itikadi dünyasını ve İslami hakikatlere  olan   derinliğine vukufunu gösterir, Yahya Kemal’i batı felsefesinin itikadi perspektiflerine göre izah etmeye çalışanlara en iyi cevaptır bu şiir. Aşırı duyarlı şairin tarihi ve dini realiteleri , olayların anını yakalamaktaki  mehareti v e yansıtmaktaki gücü , tesis edilen etkileyici fon bu şiiri zamanın üstünde bir klasik yapar.
Şair büyük padişahın ölümünü  sürekli şimdiki zaman ile müşahit anlatımla  gösterir .Final sahnesinde  Peygamberimiz ve Allah ile buluşma anının seyircisi  büyük şairdir. Kısa bir iki beyitte gökyüzü, yeryüzü, mülakat, ayrılık ve mağfiret  bizim başarılı dememize muhtaç olmayan bir meharetle icmal edilmiştir. Fahri alemin huzuruna çıkar, alnından  öper  büyük hükümdarı , en büyük nebi. Onun günahları için Allah’dan mağfiret ister . Eserin fonu olan insanlar da  hadsiz ve nihayetsiz bir  üzüntüyü boğulurlar.
                   Dur olmasıyla böyle büyük bir padişahdan
                   Garkoldu  nas matem i bihadd ü gayete
                  
Peygamberin  büyük hükümdar için Allah’dan talebi , niye şair  için olmasın. Bu  sahneyi tanzim eden şair şahnedekilerden neden böyle bir şey istemesin, bu  da onun ruh hali değil midir ?
                     Divan-ı Hak’da mağfiret-i Kirdigar’dan
                     Şayeste  gördü  cürm ü günahın şefa
                     Bizde  Divan-ı Hak’dan şaire böyle şeyler talep edebiliriz.