Yahudiler (İsrâiloğlulları)-1 (Birçok Peygamberi Öldürdüler)

Mehmed Kırkıncı

İbranicede “Allah’ın güçlü kıldığı” manasına gelen İsrail kelimesi Yakup Peygamber’in lakabıdır. Ayrıca, gece yürüyen ve “Allah’ın kulu” anlamına da gelmektedir.

Hz Yakup’un (a.s) bir adı da İsrail olduğu için, Benî İsrail, Yakup’un oğulları, yani Yusuf ve kardeşleri anlamına gelmektedir. İsrail Oğulları Hz. Yakup’un (a.s) torunlarıdır ve onların soyundan gelmişlerdir.

Kur’an’da işaret edildiği gibi İsrailoğulları tarihin ilk çağlarında bütün alemlere üstün kılınmış büyük bir millettir. Kendilerinden birçok peygamber gelmiştir.

Buhtu Nassar (Buhtunnasır), M.Ö: 580’de Beytu’l-Makdis’i tahrip edip İsrail devletine son vermiş, halkı Babil’e sürgün etmiştir. Yaklaşık elli sene orada sürgün yaşamış olan Yahudiler, Fars’lı Erdeşir Behmen tarafından kurtarılıp Kudüs’e dönmüş ve İran tabiiyetinde mahalli bir hükümete nail olmuşlardı. Daha sonra Yunanlıların ve Romalıların idaresine geçmişlerdir.

Hz. İsa’nın (a.s.) peygamber oluşundan yaklaşık kırk sene sonra Roma kayserlerinden Neron’un halefi Ospasyanos zamanında Beytu’l-Makdis ikinci defa tahrip edilince, Yahudi devleti zevale ermiş ve İsrail Oğullarının her tarafa sürgün edilmeleri başlamıştır.

Evet, Yahudiler, her milletten daha ziyade dünyaya haris, kalpleri kasavetli, kibir ve inatları pek kuvvetli, kendilerinden başka milletlere hile ve fenalık yapmayı büyük bir meziyet bilen, kendi ırklarını diğer ırklardan üstün gören, diğer insanların ise kendilerinin kölesi olduğuna inanırlar.

Tarih boyunca nice zulüm yapmış, fesat ve fitnenin başını çekmiş olan Yahudi milletinin Müslümanlara karşı ne derece düşman olduklarını Cenab-ı Hak bir ayette şöyle ifade buyurmaktadır:

“İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah’a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: ‘Biz Hristiyanlarız’ diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide Suresi, 5/82.)

Peygamber Efendimiz (s.a.v) nübüvvetini ilan etmesinden sonra, bir kısım Yahudi ile müşriklerin İslâm dinine karşı ne derece düşman oldukları ve ne gibi sinsi planlar yaptıkları tarihçe sabit bir hakikattir. Yahûdiler, bir çok peygamberi şehit ettikleri gibi, Hz. Peygamber’i de (s.a.v.) öldürmek için birçok defa sûikast teşebbüsünde bulunmuşlardır.

Peygamber Efendimiz (sav) Medine’ye hicret edince, oradaki Yahudi kabilelerinin bazıları Medine Musalahası olarak bilinen bir anlaşma yapmıştı. Ancak, Yahudiler yaptıkları anlaşmalara sadık kalmamış ve Müslümanlara şiddetli bir düşmanlık göstermişlerdir. Yahudiler, özellikle Hendek savaşında müşriklerle işbirliği yapmış ve bundan dolayı Medine civarındaki Kaynuka, Ben-i Nadir ve Kurayza kabileleri sürgün edilmişlerdir.

İslamiyet’ in ilk intişar yıllarında Müslümanlar Mekke’de dayanılmaz eza ve işkencelere maruz kalınca, Hazret-i Peygamber (s.a.v) bazı sahabelerini Hristiyan bir devlet olan Habeşistan’a göndermiş ve orada emniyette olacaklarını bildirmişti. Buraya hicret eden Müslümanlar Habeş Kralı Necaşi’den güzel muamele görmüşler ve onların İslam’ı tebliğ etmeleriyle başta Necaşi olmak üzere, birçok Hristiyan İslamiyet’in ulviyetini idrak ederek İslâm ile şereflenmiştir.

İşte bu ayette zikri geçen Hristiyanların, Habeşistan’a göç eden Müslümanlara iyi muamelede bulunan Hristiyanlar ile Hz. Peygamber (s.av) ile antlaşma yapan Necran Hristiyanları olduğu ifade edilmektedir. Bununla beraber, genellikle Hristiyanların, Yahudilere nispetle Müslümanlara daha yakın oldukları bir hakikattir. Zira onların içerisinde ibadetle meşgul olan nice râhipler ve din adamları vardır. Onların bir çoğu da Resûl-i Ekrem Efendimizin beklenen peygamber olduğunu itiraf etmişlerdir.

YAHUDİLER BİRÇOK PEYGAMBERİ ÖLDÜRDÜLER

Yahudiler, Tevrat’tan mülhem olarak âhir zaman Peygamberi’nin geleceğini bekliyor ve onun, kendi milletlerinden olacağını zannediyorlardı. Ancak ahir zaman Peygamberi Kureyş’ten gelince, bu hâl onların kin ve hasedini galeyana getirdi.

Onlar müşriklere: “Bizim neslimizden bir peygamber gelecek, eğer o gelirse görün biz size neler yapacağız.” diyorlardı. Bekledikleri peygamberi kendi soylarından gelmediği için Hz. Peygamber’in Hatem-ül Enbiya’ olduğunu bildikleri halde, inat, haset ve hırslarından dolayı onun peygamberliğini kabul etmediler. Böylece Yahudilerin İslâm dinine olan düşmanlıkları Peygamberimizin (s.a.v) doğumu ile başlamıştı.

Onlar Ezeli, Ebedi, doğmadan ve doğurmadan münezzeh olan Vacibü’l-Vücud Hazretlerine evlat isnat edip, Hz. Üzeyir’e ‘Allah’ın oğlu’ diyerek dalalete sapmışlardır.

Yahudiler, kendi soylarından gelmeyen Hz. Sâlih (a.s), Hz. Hûd (a.s), Hz. Şuayb (a.s) ve Hz. İsmâil (a.s) gibi peygamberlere iman etmedikleri gibi, başta Zekeriya (a.s), Yahya (a.s), İşaya (a.s) ve Cercis (a.s) olmak üzere birçoğunu da katletmişlerdir.

Bu husus bir ayette şöyle ifade edilmektedir:

“Verdikleri sözden dönmeleri, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberlerini öldürmeleri ve ‘Kalplerimiz kılıflıdır.’ demelerinden dolayı (başlarına türlü belalar verdik). Doğrusu Allah, inkârları sebebiyle onların kalplerini mühürlemiştir. Pek azı hariç onlar inanmazlar.” (Nisa Suresi, 4/155.)

Yine İsrailoğulları Hz. İsa’yı öldürmek istemiş, Hz. Meryem’e çok çirkin iftiralar yapmışlardır. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir:

“(Kalblerinin mühürlenmesinin diğer bir sebebi de İsa’yı) inkâr etmeleri ve Meryem’e büyük bir iftirada bulunmalarıdır. Bir de ‘Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük.’ demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler.” (3 Nisa Suresi, 4/156-157.)

Yahûdiler, Hz. Dâvud’un (a.s.) soyundan gelen İsrâiloğulları peygamberi Amos’u öldürdüler. Yahûdi kralı Minşa puta tapmakta idi ve İşaya Peygamber’in (a.s) başını testere ile kestirerek şehit ettirdi.

Bunun içindir ki, başta zikrettiğimiz ayet ile Cenab-ı Hak, Hz. Peygamber’in (s.a.v) şahsında bütün müminlere hitaben Yahudilerin, Müslümanlara karşı husumetlerinin pek ziyade olduğunu ifade buyurmuş ve onları müşriklerden önce zikretmiştir.

Devam edecek

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.