Safa AKINCIOĞLU

Safa AKINCIOĞLU

Virüsünü söyle anti-virüsünü söyleyeyim

Virüs kelimesinin kökeni, Latincede zehir anlamına dayanmaktadır. Bildiğim kadarıyla virüsler, ikiye ayrılır: doğal virüsler ve sistem virüsleri. Doğal virüsler, bakteriler gibi hastalıklara neden olabilmektedir. Hücreleri olmadığı ve kendi başlarına çoğalamadıkları için canlı olup olmadıkları hala tartışılmaktadır. Canlı bir hücrenin enzimlerini kullandıkları takdirde çoğalabiliyorlar. Bunun için virüslere “yaşamın kıyısındaki organizmalar” denilmektedir.

Yazılımlar için geliştirilmiş kötü amaçlı programlar için de virüs kelimesi seçilmiştir. Bilgisayar dünyasının baş belası durumundaki virüsler, yazılımların bozulmasına neden olmaktadır. Doğal olmayan bu virüs, genel kanaat üzere bazı yazılımcılar tarafından oluşturulmakta ve sistem eksiklikleri ile zayıflıkları üzerinden yeni bir sektör daha oluşturulmuş durumdadır.

Toplumda da virüs örnekleri bulunabilir. Yaşamın kıyısında duran ve bazen başka yaşamlara zarar veren bireysel virüsler olabiliyor. Bazen de kötü amaçla örgütlendirilmiş ve toplumu sekteye uğratmak ya da çökertmek için oluşturulmuş sistem virüsleri de vardır. Toplumun hastalıklı yapılarında gelişen anarşi ve terör, doğal virüsü çağrıştırmaktadır. Dünya düzeninde, doğrudan ve dolaylı yoldan işgal ettikleri ülkelerin toplumlarını zayıflatmak ya da kendilerine mecbur kılıp işgallerini sürdürmek için kurulan virüs grupları olan terör örgütleri de vardır. Ne kendi yaşamları vardır ne de toplum yaşamında yer alırlar. Araçsal olarak kullanıldıkları için zehir anlamındaki virüs işlevi görürler sadece. Virüsleri oluşturan anti-virüs şirketleri kendi ürünlerine mecbur ederler. Durum, işgalci yapıların sömürü süresince bölgede bulunmalarını meşru kılmaya çalışmaları ve kendilerini anti-virüs olarak göstermeleri gibidir.

İnsan bedeninde bakteri, mikrop ve virüs her zaman bulunur ama ne zaman ki beden direnci zayıflarsa var olan bakteri, mikrop ve virüs hastalığa neden olur. Toplumdaki virüslerin de etkinleşmesi ve yaygınlaşması toplum direncinin ve sağlığının zayıflamasından kaynaklamaktadır. Zayıf toplumu, dönüştürmek ve edilgenleştirmek daha kolaydır. Kızım, bebeklik aşısı olacağı zaman gripti ama aşı zamanı gelmişti. Doktoru, çocuk grip olmasına rağmen zayıf mikrobu barındıran aşıyı şırınga ettiğinden grip hastalığı doğrudan bronşite dönüştü. Bundan dolayı dış etkiden dolayı zayıf bedenin kötüleşmesi daha muhtemeldir.

Hasta insan ve toplumun mikrobu ya da virüsü suçlaması bir çözüm doğurmayacaktır. Virüsü gönderen, anti-virüse de mecbur etmektedir. Böylece kötü amaçlı yazılımcılar bünyeyi hem içten hem dıştan terör ve işgal yoluyla kuşatmaktadır. Toplum ve bireyler sağlıklı hale getirildiğinde ve her biri hücre gibi kenetlenip uyum içinde çalıştıklarında ne virüs ne anti-virüse suç bulmak zorunda kalınacaktır. Çünkü virüs ve anti-virüsün kendimizden olduğu sistemde asıl sorun bilgisizliğimiz ve üretimsizliğimizden kaynaklanmaktadır. Bizi edilgen kılan ve birbirimizle uğraştıran kısır döngünün mahkumu olmaktan kurtulma zamanı gelmedi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum