Ve saîd olanlara gelince, artık onlar Cennettedirler

Ve saîd olanlara gelince, artık onlar Cennettedirler

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Hud Sûresi 108-111. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

108-Ve saîd (bahtiyâr) olanlara gelince, artık (onlar ise) Cennettedirler; gökler ve yer durdukça orada ebedî olarak kalıcıdırlar; ancak Rabbinin dilediği müstesnâ! (*) (Bu) aslâ kesilmeyip devâm eden bir lütuftur.

109-(Ey Habîbim!) O hâlde şunların tapmakta oldukları şeylerden (dolayı kendilerine azâb edileceği husûsunda) hiçbir şübhe içinde olma! (Onlar da) ancak daha önce atalarının tapageldiği gibi tapıyorlar. Şübhesiz biz de onlara, (azabdan) nasiblerini elbette eksiksiz vericiyiz.

110-And olsun ki Mûsâ’ya Kitâb’ı (Tevrât’ı) verdik; fakat onda ihtilâfa düşüldü (bazısı îmân etti, bazısı etmedi). Fakat Rabbin tarafından (azâbın te’hîrine dâir) önceden söylenmiş bir söz olmasaydı, elbette aralarında hüküm (çoktan) verilmiş olurdu. Çünki doğrusu onlar (kavmindeki kâfirler), bundan (Kur’ân’dan), (kendilerine) kuşku veren ciddî bir şübhe içindedirler.

111-Muhakkak ki Rabbin, onların herbirine amellerinin karşılığını kesinlikle tam olarak verecektir. Çünkü O, (onlar) ne yaparlarsa hakkıyla haberdardır.

(*) Cennet ehli, zaman zaman (rü’yet-i cemâle ve) arş-ı a‘lâya ve ancak Allah’ın bilebileceği yüksek menzillere çıkarlar da (o tecellîlerle kendinden geçenler için artık Cennet ve içindeki ni‘metler bile fark edilmez olur ve) bu bahtiyârlar, Cennet’ten daha yüksek bir iltifâta mazhariyetle, bu istisnâyı teşkîl ederler. (Râzî, c. 9/18, 69)