Vahşet ve dehşet…

Bu kelimeler yeterli mi?
Nasıl ifade etmeliyim?
Ne söylemem bekleniyor?
Bu denli zalimliğe kelime bulmak mümkün mü?

İçimdeki fırtınayı dindirecek ve kor haline gelen ateşi söndürecek bir kelime, bir kelam bulmam imkânsız. Siz bulduysanız buyurun, siz söyleyin.
Tek ümit ve beklentim bu hareketin Gayretullah’a dokunmasıdır. Şayet öyle bir şey olduysa İsrail’in vay haline!..

Bir başka açıdan bakıyorum olaya; imtihan dünyasındayız. Neden Gazab-ı İlahiyi  beklemekle yetinelim ki, sadece onu bekleme ve sadece beddua etmekle imtihanın hakkını vermiş olur muyum?

İçinden buğz etmek de imanın mertebelerinden sayılmış… Hiçbir şey yapamazsan bari buğzet… Buğzet ki, İlahi rahmet tecelli etsin…

Yahudi milletini en güzel tarif eden yine o milletin ve her şeyin yaratıcısı olan Allah’tır.
Bakın ne demiş onlar hakkında;
“Onların çoğunun günaha, zulme ve haram yemeye koşuştuklarını görürsün. Ne kötü bir şeydir o yaptıkları!”  (Mâide Sûresi, 5:62.)

“Onlar yeryüzünde hep bozgunculuğa koşarlar. Allah ise bozguncuları sevmez.”  (Mâide Sûresi, 5:64.)

Aradan 1400 küsur sene geçtiği halde hala aynı yerdeler. Hala günaha koşmakta, bozgunculukta ve rezalette birinciliği kimseye kaptırmamaktadırlar.
Allah’ın sevmediği bir millet veya bir dinin mensupları…

Allah şeytanı da sevmez “huzurundan kovduğunu” söyler. Aynı şey mi acaba?
Huzurdan kovulmak, hem de İlahi huzurdan kovulmak… Ne anlama geliyor?
Yer gök ve alemlerin rabbi olan Allah’ın huzurundan kovulmak…
Huzurdan gayrısı var mı? Yani huzurun dışında başka bir yer, bir mekan, bir an var mı?

Sanırım burada mecazi bir anlam var. Elbette huzurdan başka bir yer yoktur. Her şey ve her an ve her zaman onun huzurundadır. Hariç olamaz. Huzurdan kovulduğu halde yokluğa gitmemek gösteriyor ki, buradaki “huzurdan” kasıt cehennemin dışındaki alanlardır.

Huzurdan kovulmuş ama nereye? Cehenneme, cehennemin esfel-i safilinine evet varış yeri orası olsa gerek ve orası “huzur” kelimesinin kapsama alanı dışında bir alan… Adaletin tecelli ettiği bir alan… Mazlumun hakkının zalimden santim santim, zerre zerre alındığı ve ödetildiği bir alan…

Orası için ne demiş yaratıcı: “Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür.” (Âl-i İmrân Sûresi 151 .)
Bu dünyada zalim olmak kolay gibi, zalimliğine kılıf uydurmak da kolay gibi… Ama o kötü yere girmek kolay mı?
Bu vahşete dur demek lazım. Ama nasıl, kimlerle, ne şekilde? Bulunduğumuz yer itibariyle elimizden beddua etmekten başka bir şey gelmez, gelmiyor. Acze düşmek bu olsa gerek, aciz kalmak, bir şey yapamamak…
Hayli ağır ve de hüzün verici…

Şu an için tek yapabildiğim yapılanları unutmamaktır. Unutmayacağız, unutturamayacaklar… Bir gün hatırlatacağımız zaman elbette gelecek…
Sanırım bir şey daha yapabilirim, o da; meydanlara koşanlarla olmak ve onları alkışlamak, helal size ve hep bir ağızdan “Kahrol İsrail” bedduanıza içten bir “âmin” demek. Evet, bunu yapabilirim.
Amin!.. Binler kez amin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum