Selim GÜNDÜZALP

Selim GÜNDÜZALP

Uyanmak için sabahı bekleme

Rabbimin bahşettiği şu hayattan o kadar çok şey aldığım hâlde, ona bir şey katamamaktan sıkılıyorum. Alıyor, boyuna alıyoruz hayattan. Nimetlerini tadıyoruz yudum yudum. Kâinat dolusu nice nimeti gözlerimizle içiyoruz. Bir teşekkürü bile etmeden geçiveriyor hayatımız.

Kimsenin kimseye onun olmayan bir nimeti verme hakkı yok, şansı da yok. Oysa her şeyi vereni ne de çabuk unutuyoruz… Ne de çabuk unutuyoruz Onu, vereni, Rabbimizi…

Kıyısından köşesinden tattığımız bir şey değil hayat. İstifade ettiğimiz ne varsa, bütün nimetler, hepsi ama hepsi kâinatın merkezindeki bu hayata taşınıyor. Bilmem ne yapmak lâzım… Bir ağacın tepesine çıkıp oradan mı bağırmak gerek? Ağaçların elleriyle beraber orada mı açmak göklere doğru ellerimizi? Belki de oradan yakarmak en güzeli…

Sahi, hiç ağaçlara çıktığınız, tırmandığınız oldu mu şu sıralar? Kimse göze alamıyor yükseklere çıkmayı. Yükseklere çıkmadıkça güzellikleri keşfedemiyoruz. Bulutların üstüne ne dersiniz? Bulutların üstünde ve ötesinde de bir hayat var… İlk defa uçakta seyretmiştim, pamuk tarlası gibi bembeyaz bulutları ve masmavi gökyüzünü. Gözümde hayret, dilimde şükür ve içimde çılgın bir çocuk çığlık çığlığa… “Aman yâ Rabbi! Bu ne güzellik…” 

Bu güzelliğin içinde seyeran etmek ve akla hayâle gelmedik bir âletle, yüz elli sene öncesinin hayâl edemediği demirden bir taşıtla gökyüzünün on bin metre yukarısında, üç yüz kişilik yolcuyla beraber bir şükür duâsına durmak ne güzel şey…

Hayata bir şeyler katmak gerek… Hayata bir şeyler vermek gerek… Bir şükür kat hayata attığın her adımda, gördüğün her şeyde. Bir şükür izi bırak. Senden geriye şükür kalsın, senden geriye hayret kalsın. Uyanmak için sabahı bekleme… Her şey geçer gider, gün gelir, ömür de biter. Senden geriye söz kalsın, senden geriye içten ve samimi bir şükür kalsın.

Hayata bir şeyler kattığını hissettiğin an, yaşadığın andır. İsterse bu, çok uzaklardaki bir yıldızı gözlerinle okşadığın an olsun, isterse bir gülü kokladığın an… Hayat rengini gülden alır. Laleden, sümbülden alır. Hayat rengini şükürden alır. 

Hayata renk katan insanlar… Size merhaba… Dalda çiçek kadar güzelsiniz. Baharın müjdecisi serçeler kadar yakışıyorsunuz akasyaların kuru dallarına…

Hayata yeni bir sayfa açıldı bugün… Rahmet mevsimi dört bir yandan her yeri kuşattı bugün… Ömrümüzün her günü, kim bilir kaç güne bedel bugünlerde… Uyanmak için sabahı bekleme… Böyle günlerin geceleri de sabah kadar bereketli.

‘Öleceğim’ korkularından sıyrılıp, hayata bir şeyler katmalı insan. Allah için yaşanmayan her an, zaten ölüdür. Hayatın her ânını ve gününü şükürle, tefekkürle mayalamalıyız… Hayatta her şey bir kere. Hiçbir şey birbirinin aynı değil. Hayatta birçok şeyi tekrar yaşayabilirsiniz ama hayatı tekrar yaşayamazsınız.

Son defa bak bu şu kâinata ey nefsim… Belki ömründe başka bir gün olmayabilir. Şükür için, yeniden doğmak ve yaşamak için, hayata bir şeyler katmak için, hayatı, bu mübarek zamanları fırsat bil… Kalp kulağıyla dinle ki kâinatı, işitesin ne söylediğini, ne dediğini, neyin habercisi olduğunu…

Gece bürünür söyler, gündüz görünür söyler. Bin bir eser, “Varsın Allah’ım varsın!” der. Hayat böyledir işte.

Hayata bir şeyler katmak isteyeni tutar, içine çeker. Gözüne ibret, diline şükür katar hayat. Ve insan, vazifesinin ne olduğunu vicdanen anlar, rahatlar. Bu sabah erken kalk, sen de hayatına anlam kat… Hayata, kâinata, ağaçlara yepyeni bir gözle bak… Resmî geçitte kâinat. Şeref tribünündeki yerini bekliyor en kıymetli varlığın, yeryüzünün halîfesi olan insanın.

Rabbimizin sonsuz güzelliklerinin ve eserlerinin bir resmî geçit nöbetidir hayat… Göklerde şahidi meleklerdir, yeryüzünde melekmisâl insanlardır, mü’minlerdir. Şeref tribünü seni bekliyor, istersen pencerenden bak, istersen kırlara uzan, dilersen bir ağacın tepesine çık ya da yıllardır o küçük pencerenden seyrettiğin caminin minaresinin şerefesinden seyret. Tozlu merdivenlerin tozunu şöyle bir yalasın ayakların. Gafletle örtülmüş, kirlenmiş eşyanın üzerinden gözlerin sıyırıp çeksin perdeleri. Yaratanın kâinatla göstermek istediği sırlara bir de oradan bak şükürle. Hayata anlam kat.

Hayat fazla sürmüyor, ertelemeye gelmiyor. Kazası yok hayatın. Uyanmak için sabahı bekleme… Ezberden söylediğin Esma-i hüsna’yı bir kere de kâinatın şahitliğiyle beraber söyle. Her türlü yemek yapmayı bilen ama hiç mutfağa girmemiş, bir yumurta kırmamış aşçının tembelliği gibi durma öyle ey nefsim… Bir kere olsun terk et şu tembelliği. Ezbere söylediklerini hayata geçir. 

Kalbinde şükür olsun, dilinde zikir… Uyanmak için sabahı bekleme… Unutma, hayat dediğin hâlat yalnız bulunduğun andan ibarettir. Hayat dediğin şey, sen ileride yaşamayı düşlerken şimdi olanlardır. Kendine bir iyilik yap, şehrin hiç geçmediğin sokaklarından geç. Kabristana uğrarsa yolun, o da güzel, hatta daha da güzel… Fâtihâlar yolladığın dostlarının kabirlerinin başında, onlarla beraber yâd et bugünü.

Yalnız değilsin… Sarı bir çiçek gülümseyecek, belki de bir yaprak omzuna değecek. Bir güzellik gözlerine ilişecek, bir kelebek şöyle bir dokunup geçecek. “Ohooo, kaçırdığım ne güzellikler varmış…” diyeceksin. Yaşadığın bir saat, sana bir gün gibi gelecek. Hayatına bir pencere aç. Bırak, kalbin çocuk gibi sevinsin… 

Rabbine şükran borcu olarak, “Bugün yaşadığımı hissettim!” desin… Sakın “Bugün olmazsa, yarın…” deme, uyanmak için sabahı bekleme. Şeytan tetikte, ölüm takipte… Ölüm, bir gölge gibi peşinde… Bir satır da olsa, bir âyet de olsa, oku… Küçük bir renk, küçük bir ses, birkaç harf bile kalmasın geçip gittiğimiz, boş verdiğimiz…

Ne dersin? Daha fazla güzellikleri görelim diye bir fırsat mı sunuluyor? Gece de güzeldir ama okumak ve dinlenmek için. Oysa hayata bir anlam katmak ve üretebilmek için aydınlığa muhtacız, ışığa, güneşe…

Günler uzuyor… Bir rahmet mevsimi daha kapımızda… Uyanmak için sabahı bekleme… Aç kapını… Dolu dolu rahmet girsin içeriye…

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum