Üç kelime ile Allah’ı sevmenin formülü

Üç kelime ile Allah’ı sevmenin formülü

Yargıcı, çalışmaları sonucunda Kur’ân-ı Kerîm’in gerçekten bir korku kitabı olmadığı sonucuna vardığını...

Kur’an’la Yaşamak seminerleri, 2018 yılını muhabbetle açtı. Yeni dönemin ilk seminerini sunan Harran Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Yargıcı, Kur’ân-ı Kerim’de sevgi konusunu anlatırken, tefekkürün Allah’ı tanımaya, Onu tanımanın da Allah sevgisine götürdüğünü söyledi.

“İki kişilik bencillik” olarak nitelediği aşk ile sevginin mukayesesini de yapan Doç. Dr. Yargıcı, Kur’ân’ın bize aşkı değil sevgiyi öğrettiğini, Allah’ı sevmenin ve Allah tarafından sevilmenin yolunu gösterdiğini bildirdi.

“Pozitivizmin etkisi, sevginin Allah ile olan bağını kopardı. İnsanlar arası sevginin özünde de Allah sevgisi olmak gerekiyor” diyen Yargıcı, sorunların çözümünün odağında Allah sevgisi olduğunu bildirdi.

Sevgiyi  “tezahürleri olması gereken, sosyal yönü ağır basan birleştirici, kaynaştırıcı, tedavi edici özellikleri bulunan kuvvetli bir bağ” olarak tarif eden Atilla Yargıcı, Kur’ân’da sevgiyi anlatırken, sevginin Allah’ın varlığına, birliğine, ismine delil olduğunu söyledi. Sevginin sonradan edinilen bir şey olmayıp, Allah tarafından insanın kalbine konulmuş olduğunu Rum Sūresindeki şu âyetle açıkladı:

“Kendileriyle huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun ayetlerindendir.”

Atilla Yargıcı Bediüzzaman’ın sevgi konusuna yaklaşımını da şöyle anlattı:

“Bediüzzaman Hazretleri bu sevgiyi anlatırken kâinatı koskoca bir ağaca benzetiyor. Bu koca ağacın en mükemmel meyvesinin insan olduğunu söylüyor ve insanın kalbini de bu meyvenin çekirdeğine benzetiyor. Bu çekirdeğin içerisine Allah’ın bu sevgiyi koyduğunu bizlere beyan ediyor.”

“Dünyada insanın sevdiği şeylerin hepsi noksandır. Çünkü fanidir, geçicidir. İnsandaki sevgi ise nihayetsizdir. Nasıl olacak bu?” diye soran Yargıcı, insanın kalbine sınırsız şekilde konulan sevginin Allah’ı sevmek için yaratıldığını, ancak Allah’ı tanımadan hakkıyla sevmenin mümkün olamayacağını anlattı.

İşte bu noktada Esmayı tâlim ve tefekkür, Allah sevgisine götüren yollar olarak öne çıkıyordu.

Allah’ı sevmenin formülü ise, “iman-marifetullah-muhabbetullah” şeklinde idi.

Peki Allah’ın sevmesi nasıl olur?
Yargıcı, Allah’ın zâtına lâyık mukaddes muhabbetini tezahürlerinden anladığımızı söyledi ve şöyle dedi:

“Meselâ insanın yaratılması, bütün canlı varlıkların yaratılması, hepsinin rızıklarının umulmadık yerlerden verilmesi bu sevginin eseridir. İnsana çok güzel özellikler, nitelikler vermesi, duygular vermesi, varlıkları ona hizmet ettirmesi hep Onun sevgisinin tezahürüdür. Peygamberler göndermesi, mukaddes kitaplar göndermesi yine Onun sevgisinin yansımalarından başka bir şey değildir.”

Tıpkı bunun gibi insandaki Allah sevgisinin de tezahür etmesinin icab ettiğini bildiren Atilla Yargıcı, bunun da yolunun Hz. Peygambere (asm) benzemekten geçtiğini anlattı. Zira hem Allah, Kur’ân’da kendisini sevmenin göstergesinin Onun Resulüne benzemeye çalışmak olduğunu bildiriyordu, hem de Cenâb-ı Hak sevdiği ve sevmediği halleri yine âyetleriyle bildirdiğinde bunlar Resulullahın ahlâkıyla örtüşüyordu.

Yargıcı Allah’ı nasıl sevmek gerektiği hususunda özetle şöyle dedi:

“Âl-i İmrân sûresi 31. âyeti der ki: “Ey Muhammed (s.a.v.) de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” İşte bu âyette Hz. Muhammed’i (s.a.v.) devreden çıkarmak isteyen, sünneti bir kenara bırakmak isteyen, ‘Bize sadece Kur’ân yeter’ diyen, hadisler hakkında şüphe meydana getirmek isteyen insanlara çok güzel cevap veriyor. Evet Kur’ân’a uyalım. Kur’ân ne diyor peki? Allah’ı seviyorsanız Hz. Muhammed’e (s.a.v.) uyun!”

Nasıl bir toplum?

Doç. Dr. Yargıcı Allah’ın kimleri sevip kimleri sevmediğini de yine Kur’ân ile açıkladı:

“Kur’ân-ı Kerîm Kerîm’e göre Cenâb-ı Hak, müttakileri, muhsin olan insanları, sabırlı olan insanları, adaletli olan insanları, tövbe eden insanları, tevekkül eden insanları seveceğini söylüyor. Zalimleri, bozgunculuk yapan müfsidleri, haddi aşanları, israf edenleri, hıyanet edenleri, hain olanları ve kibirli olanları sevmez. Sevdiği ve sevmediği şeylere baktığımızda aslında Cenâb-ı Hakkın nasıl bir insan topluluğu meydana getirmek istediğini ortaya koyuyor.”

Aşk tefekküre mâni

Neden aşk değil de sevgi diyoruz?
Atilla Yargıcı bu soruya şöyle cevap verdi:

“Aşk, dakik tefekküre mâni oluyor. Aşk iki kişilik bencilliktir. Hattâ bizim kaynaklarımızda delilik diye anılmış. Bir kişi âşık oldu dedikleri zaman Allah rahmet eylesin deyip taziyesinde bulunurlarmış. Çünkü aşkın lügatlerde, Arapça eserlerimizdeki tarifi ifrat-ı hubdur. Sevginin aşırı olan şeklidir. Aşırılığı İslâm hiçbir zaman ön plana çıkarmamıştır. Dinimiz vasat dinidir.”

Yargıcı sevginin iradî olmadığını ama yönünü değiştirmenin irade dahilinde olduğunu söyledi ve “Biz sevdiğimiz nesneleri Allah gibi sevmeyeceğiz, Allah için seveceğiz” dedi. Peygamber Efendimizin de (s.a.v.) sevmek hususunda ölçü verdiğini bildirerek “Sevdiğini ölçülü sev, bir gün gelir senin nefret ettiğin kişi olabilir. Nefret ettiğin kişiden de ölçülü nefret et, bir gün senin sevdiğin bir kişi olabilir” buyurduğunu nakletti.

Allah sevgisine götüren bir yol olarak zikrin, kelime anlamı itibariyle hatırlama demek olduğunu, hatırlamanın da yine tefekkürle ilişkili olduğunu söyledi. Tefekkür insanı Allah’ı tanımaya, tanımak da sevgiye götürecektir.

Atilla Yargıcı çalışmaları sonucunda Kur’ân-ı Kerîm’in gerçekten bir korku kitabı olmadığı sonucuna vardığını bildirdi ve şöyle dedi:

“Dedim ki bu Kur’ân-ı Kerîm gerçekten sevgi ve merhamet kitabıdır. Onun bahsettiği bütün korkuların hepsi insanı ürkütmek için değildir. Annenin evlâdını çok ciddî bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığında korkutması nev’indendir. O yol sevgiye çıkıyorsa o da sevgi yoludur. Bu beni belki yirmi senedir rahatlatıyor. Umarım herkesi de rahatlatır. Biz Müslümanlar olarak Kur’ân-ı Kerîm’den uzaklaştıkça, Kur’ân’ın bu sevgi anlayışından da uzaklaşıyoruz.”

Kaynak: Türkmen Ay- Bircan Erden Sayın (Barla Platformu)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.