Dr. Selçuk ESKİÇUBUK

Dr. Selçuk ESKİÇUBUK

Harran Üniversitesi’nden saçılan tevhid ışıkları

Şanlıurfa, Hz. İbrahim’in memleketi. M.Ö 2000 yıllarında yaşadığı sanılıyor. Herkes putlara taparken yalnız o, “la uhibbül afilin” yani “Ben batıp gidenleri sevmem”  diyor, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara tapmıyor, yaratıcısını arıyordu.

Yıl 2017, Birçok bilim insanı canlıların evrimle meydana geldiğini iddia ederken, Türkiye’de ilk defa 30 Kasım-2 Aralık arasında Üniversite düzeyinde bilim insanları tarafından bilimlerin ışığında canlıların, “Evrimle değil Yaratılış yoluyla” yeryüzünde yaratıldıklarını anlatmak için toplanacaklar. Bu kongre uluslararası yapılan ilk kongre olacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinden bilim insanları gelecek ve Tevhid şehri Ş.Urfa’da bildirilerini sunacaklar. Hz. İsa’dan 2000 yıl önce kainata bakarak bunların sahibini arayan Hz. İbrahim gibi, Hz. İsa’dan 2000 yıl sonra da yine kainata bakan ve bunların sahibinin tek ve bir, Ehad ve Vahid olan yaratıcı tarafından yaratıldıklarına inanan bilim insanları da bugünlerde Urfa’da toplanacak, bilimler ışığında yaratılışı anlatacaklar.

Bu kongrenin ev sahipliğini Harran Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi birlikte yapıyor. Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Akan ve Üsküdar Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka başta olmak üzere bilimsel komite yoğun bir çalışma içine girdiler. Bilimsel komite 130’dan fazla gönderilen bildiriyi inceleyip bu kongrenin konseptine uygun olanlarını kabul ettiler. Şimdiye kadar her şeyi evrimle açıklayan bilim insanlarına karşılık bu kongreye katılan bilim insanları evrene ve canlılara bakıp olayları başka bir pencereden açıklayacaklar.

yaratilis-kongresi.jpgFarklı salonlarda 2 gün boyunca kendi dalında uzman konuklar bildirilerini sunacaklar, sorulan soruları cevaplandıracaklar. Sosyal bilimci akademisyenler ve uzmanlar, Kur’an ve Hadisler ile diğer semavi kitapları esas alarak kainatın ve canlıların yaratılışı hakkındaki bilgiler sunacaklar. Fen bilimciler de kainat kitabını incelerken akla gelen üç ihtimal üzerinde duracaklar, bunların ne olduklarını açıklayacaklar. Nedir bu ihtimaller?

Birincisi: Kendi kendine oluyor,
İkincisi: Tabiat yapıyor,
Üçüncüsü: Sebeplerin kendisi yapıyor.

Fen bilimciler, canlı ve cansız varlıkları inceleyerek aklen ve mantıken bu 3 ihtimal çürütülebilir mi? İşte bu kongrede farklı bildirilerle bilim insanlarını dinleyeceğiz. Mesela Prof. Dr. Nevzat Tarhan “Yaratılış ve Logical Reasoning yöntemleri”, Prof. Dr. İsmail Kocaçalışkan “Türlerarası evrim niçin mümkün değildir”, Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan “Bilimsel veriler ışığında Kur’an- ı Kerimde adı geçen tıbbi bitkilerin farmakolojik etkileri”, Prof. Dr. Adem Tatlı ”Evrimin delili olarak ara geçiş formları”, Prof. Dr. Alparslan Yazıcı “Hücreden insana (İnsanın anne bedenindeki emsalsiz bir şekilde yaratılışı” hakkında bildiri sunacaklar. Bunun gibi her biri kendi sahsında uzman olan bilim insanları daha nice bildir sunacaklar.

Kâinat; bildiğimiz veya henüz bilemediğimiz bütün gökcisimleriyle yaşadığımız dünyayı da içine alan ve sonsuz olduğu kabul edilen uzaydaki her şeyin toplamına verilen bir isimdir. Evren; uçsuz bucaksız bir boşluk, içinde milyarlarca galaksiler var. Her birisi; kendilerine ait yörüngelerde, birbirine çarpmadan dönmekteler. Her birisinin tasarımı farklı, görevi farklı, henüz dünyaya ışığı gelmeyen yıldızlar olduğu gibi, ışığı geldiği halde ölmüş, yok olmuş yıldızlar da var. Evrende sürekli yaratılma, yenilenme, temizlenme ve ölüm ile her zerresinde sanatlı bir tablonun olduğu görülüyor.

Bugün için evren, 14 milyar ışık yılı içindeki görünür bir evrendir. Yani evrenin yarıçapı 14 milyar ışık yılıdır. Ya görünmeyen, bilinmeyen evrenin boyutları nereye kadar gidiyor? Nedir bu görünen evren, bize ne anlatıyor? Bunu ne kadar biliyoruz ?

İnsanın bir soy ağacı olduğu gibi, evrenin de bir yaratılış ağacı var. Güneş, ay, yıldızlar, beyaz, siyah, kırmızı ve kahverengi cüceler, galaksiler, madenler, bitkiler, ağaçlar, hayvanlar ve insanlar o yaratılış ağacında birer kök, gövde, dal, yaprak, çiçek ve meyveleri gibiler.

Evrene baktığımızda küçük büyük bütün alem bir sanat galerisi, içinde ayrı ayrı yazılmış bölümleri olan büyük bir kitap, belki de okuyucularına gönderilmiş birer mektup gibi duruyor. O kitabı o mektubu okumak için onların dilini bilmek gerekiyor. Yoksa gözümüzün gördüğü kulaklarımızın işittiği kadar anlarız.

Güneş; dünyamızı ısıtıyor, aydınlatıyor, ay ise gecelerimizi ışıklandıran bir kandil gibi görev yapıyor. Ya diğer yıldızlar, gökyüzü gecelerini pırıl pırıl aydınlatmaktan başka görevleri var mı acaba?   Bir tarafta uçsuz bucaksız kâinat, bir tarafta ise insan, hayvan ve bitkiler gibi canlıların yaşadığı yeryüzü var. Canlı varlıklar acaba yeryüzünde ne zaman yaşamaya başladı? İlk hücre ilk canlı nasıl meydana geldi, her tür ayrı ayrı mı yaratıldı, yoksa hepsi tek bir hücreden yaratılıp zaman içinde bir başka türe mi dönüştürüldü? Bunlar nasıl oldu? Akıl, bu soruları soruyor.

Yeryüzünde bugün için 8 milyara yakın insan yaşıyor. Henüz 8.7 milyon bitki ve hayvan türü tespit edilmiş, bunların 7.700.000 İ hayvan, 298.000 i de bitki türü olarak biliniyor.  Araştırmacılar ise her yıl da 15.000 yeni bitki türü de keşfediyor.

Canlılar aleminde büyük bir hareketlilik görülüyor, her canlının bir ömrü var, vakti gelen ölüp gidiyor,  gidenin yerine yenileri geliyor. Dinazor gibi bazı büyük canlılar ise artık yeryüzünden çekilip gitmişler, bir daha da gelmemişler. Bazı canlıların ise fosillerini buluyoruz.

MÖ 5. yüzyılda antik Yunan dünyasında ortaya çıkmış ve günümüze uzanan bir düşünce tarzı olan felsefe ile uğraşan felsefeciler; canlıların nasıl meydana geldiğini ve çeşitlendiğini kendine göre, evrimciler de kendilerine göre anlatıyor. Evrenin nasıl ortaya çıktığına dair tarih boyunca çeşitli fikirler ileri sürülmüş, Roma’da, Yunan’da, Mezopotamya’da, Hind ve Çin’de kendilerine göre yorumlar yapılmıştı. Her asırdaki bilim adımları da bu konuda kendi görüşlerini ifade ettiler. Kozmologlar da görüşlerini söylediler.  Bugün için bilimin bu konuda ileri sürdüğü ’’Big Bang teorisi’’ne göre: Evren yaklaşık 13,8 milyar yıl önce aşırı yoğun ve sıcak bir noktadan meydana gelmiştir. Evrenin bir başlangıcı vardır, yani ezeli değildir. Daha sonra da “Genişleyen evren” modelini ortaya attılar, 1929 yılında da bunu ispat ettiler. Ancak “Büyük Patlama'dan önce ne vardı?" sorusuna bir cevap veremediler.

Bu gibi konuları bakalım bilimler ışığında nasıl açıklayacaklar? Evrende her tarafta görülen Sebep-netice ilişkilerine hangi pencereden bakacaklar? Sebepleri red etmek mümkün mü? Çünkü:

*Kâinatta, esbab ve müsebbebat görünen eşyaya bakıyoruz ve görüyoruz ki, en âlâ bir sebep, en âdi bir müsebbebe kuvveti yetmiyor. Demek esbab bir perdedir; müsebbepleri yapan başkadır. Meselâ, hadsiz masnuattan, yalnız cüz'î bir misal olarak, insan başı içinde bir hardal küçüklüğünde bir yerde yerleştirilen kuvve-i hafızaya bakıyoruz. Görüyoruz ki, öyle bir câmi' kitap, belki kütüphane hükmündedir ki, bütün sergüzeşt-i hayatı, içinde karıştırılmaksızın yazılıyor. Acaba şu mu'cize-i kudrete hangi sebep gösterilebilir? Telâfif-i dimağiye mi? Basit, şuursuz hüceyrat zerreleri mi? Tesadüf rüzgârları mı? Halbuki, o mu'cize-i san'at, öyle bir Zâtın san'atı olabilir ki, beşerin haşirde neşredilecek büyük defter-i a'mâlinden, muhasebe vaktinde hatıra getirilecek ve işlediği her fiilleri yazıldığını bildirmek için bir küçük senet istinsah edip, yazıp, aklının eline verecek bir Sâni-i Hakîmin san'atı olabilir.

 

İşte, beşerin kuvve-i hafızasına misal olarak, bütün yumurtaları, çekirdekleri, tohumları kıyas et. Ve bu câmi', küçücük mu'cizelere, sair müsebbebatı da kıyas et. Çünkü, hangi müsebbebe ve masnua baksan, o derece harika bir san'at var ki, değil onun âdi, basit sebebi, belki bütün esbab toplansa, ona karşı izhar-ı acz edecekler. Meselâ, büyük bir sebep zannedilen güneşi ihtiyarlı, şuurlu farz ederek, ona denilse, "Bir sineğin vücudunu yapabilir misin?" Elbette diyecek ki: "Hâlıkımın ihsanıyla, dükkânımda ziya, renkler, hararet çok. Fakat sineğin vücudunda göz, kulak, hayat gibi öyle şeyler var ki, ne benim dükkânımda bulunur ve ne de benim iktidarım dahilindedir."

Bu kongre sonucunda canlılar aleminde tesadüflere, kendi kendine oluşmalara yer olmadığını, her şeyin sebep-sonuç ilişkileri içinde ama bir Yaratıcı tarafından yaratılmış olduğunu aklen, mantıken, vicdanen ve fen bilimlerinin manevi dillerini okuyarak bizlere nasıl anlatacaklar?

1.Bilimler ışığı altında yaratılış kongresinde Fen bilimciler sebepleri kabul ettiklerini ama sebeplerin neticeleri düşünerek hareket edecek bir gücü olmadığını, ancak kainatın yaratıcısına bir perde olduğu gerçeğini bütün dünyadaki sebepperestlere  ilan edebilecek mi?

Tek tanrılı dinler adını verdiğimiz dediğimiz semavi dinler ise kainata bambaşka pencereden bakarak anlatıyor. Bu kongreye katılan sosyal bilimciler, ilahiyatçılar semavi dinlerin penceresinden yaratılışı anlatacaklar. Mesela Prof. Dr. Musa Kazım Yılmaz “Kur’an’a göre insanın yaratılış mucizesi”, Prof. Dr. Musa Alıcı “Kutsal Kitaplar bağlamında İlahi Dinlerde yaratılış-evrim tartışmaları”, Prof. Dr. Veysel Güllüce “Kur’an ışığında evrimci yaratılış görüşünün değerlendirilmesi”, Doç. Dr. Yunus Emre Gördük “Müslüman evrimcilerin kurguladıkları “Adem” tasavvurunun analizi”, Dr. Sujiat Zubaidi “Kur’ani ve bilimsel İ’caz açısından insanın yaratılış nazariyesi” konularında bildir sunacaklar.

Türkiye’de ilk defa yapılan bu kongreyi izleyenler yıllarca evrim masalıyla yıkanmış beyinlerini yeni bir bakış açısının etrafa saçtıkları ışıkla acaba aydınlatıp çıkabilecekler mi?

Bu konuda merakı olan herkese, Üniversite öğrencilerine, Öğretmenlere, din adamlarına ve halka açık olan bu kongre meraklılarını bekliyor. Gelip dinlemek sizden, konuları en iyi şekilde anlatmak da kongreye katılan bilim insanlarından.

Bu kongrenin yapılmasında, valilik, il ilçe belediye başkanları, milli eğitim müdürlüğü olmak üzere farklı 12 kuruma ve bütün bilim insanlarına sonsuz teşekkürler.

Hepiniz davetlisiniz, buyurun tevhid şehri Urfa’ya…

Kongrenin internet adresi: https://yaratiliskongresi.org

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.