Türkiye’de 10 kişiden biri uyuşturucuyu deniyor

Türkiye’de 10 kişiden biri uyuşturucuyu deniyor

Ülkemizdeki uyuşturucu bağımlısı profili daha çok; genç, işsiz, eğitim seviyesi düşük ve ailesiyle birlikte yaşayan kişilerden oluşuyor. Tedaviye başvuranların çoğu 15-24 yaş diliminde yer alıyor.

Türkiye’de son yıllarda giderek artan uyuşturucu madde kullanımı son derece tehlikeli bir hâl almaya başladı. Uyuşturucu komasına girmiş ve kendinden geçmiş şekilde yerlerde sürüklenen, bir köşede hayatını kaybetmiş ya da uyuşturucunun etkisinde çevresine saldıran gençlere ilişkin haberleri hemen hemen her gün medyada görmeye başladık. Madde kullanımındaki artış, çoğumuzun kendi çevresinde olmadığı için pek de önem vermediği uyuşturucu probleminde buz dağının görünmeyen kısmını da su yüzüne çıkarmaya başladı… Devlet, kurumlar ve sivil toplum kuruluşları uyuşturucu ile mücadele için çalışmalar yapıyor, programlar geliştiriliyor. Ancak bütün bunlara rağmen uyuşturucu kavramı, insanların gözünde adli olay olmaktan öteye gidemiyor. Bağımlılıkla mücadele eden kurumlardan Yeşilay bu mücadeleyi bir adım ileri götürdü ve bağımlının uyuşturucu illetinden tamamen kurtulmasını sağlamayı hedefleyen bir model geliştirdi. Yeşilay Genel Müdürü Savaş Yılmaz’la Türkiye’de uyuşturucu probleminin ulaştığı boyutları ve yeni “Millî Bağımlılık Rehabilitasyon” modelini konuştuk.

Uyuşturucu Türkiye için gerçekten o kadar büyük bir problem mi?

TUBİM (Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi)’in rakamlarına göre Türkiye’de toplumda uyuşturucu kullanma oranı son 10 yılda 2 kat artarak yüzde 1,3’ten yüzde 2,7’ye ulaşmış durumda. Gayriresmî rakamlar ise bunun yüzde 10 olduğunu gösteriyor. Yani 10 kişiden biri hayatında en az bir defa uyuşturucu maddeyi deniyor. Madde kullananların sayısındaki artışa paralel olarak tedaviye başvuranların sayısı da tedavinin sağlık sistemine maliyeti de artıyor.

EN ÇOK ÖLÜM BİZDE

Türkiye’de uyuşturucu madde kullanımı Avrupa’dan daha az ancak bizim ülkemizde madde kullanımına bağlı ölümler çok daha fazla. BM Uyuşturucu ve Suç İle Mücadele Dairesi (UNODC) verilerine göre sentetik uyuşturucu kullanımı sonucunda yaşanan ölümlerde Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor. Bunun da sebebi, ucuza temin edilen bonzai gibi sentetik maddelerin çok yaygın olması…

Bağımlı profili nasıl?

Ülkemizdeki uyuşturucu bağımlısı kitle, genç, işsizlik oranı yüksek, eğitim seviyesi düşük ve ailesiyle birlikte yaşayan bir profile sahip. Tedaviye başvuranların 47’si 15-24 yaş arasında, ortalama ilk kullanım yaşı 20 yaş civarı. Yüzde 70’i lise ya da daha düşük eğitim seviyesine sahip. Yüzde 96’sı ailesi ile beraber yaşıyor ya da üzerinde ailenin etkisi yüksek. Yüzde 38’inin uyuşturucuya başlama sebebi aile ve sosyal çevre.

MERDİVEN ALTINDA REHABİLİTASYONA SON

Bugüne kadar uyuşturucu ile mücadelede farkındalık oluşturmaya ve önlemeye yönelik çalışmalar yapan Yeşilay,  rehabilitasyon yani iyileştirme konusunda da harekete geçti. Yeşilay tarafından 2 yıllık kapsamlı bir çalışma sonrasına geliştirilen “Millî Bağımlılık Rehabilitasyon” modeli uygulamaya hazır.    

Millî Bağımlılık Rehabilitasyon Modeli’nin farkı nedir?

Uyuşturucu ile mücadelede en önemli eksiklik rehabilitasyon süreci. Önleme ve tıbbi tedavi ile ilgili birçok şey yapılıyor. Uyuşturucu problemine etkin şekilde müdahale edebilmek için bağımlıların tedavi sonrasında sosyal hayata uyum sağlaması gerekiyor. Bu yüzden Yeşilay dünyada rehabilitasyon anlamında öne çıkan Amerika’dan Güney Afrika’ya 5 kıtadan 20 ülkeyi inceleyerek Türkiye’nin ilk millî rehabilitasyon modelini geliştirdi. Bağımlı, Türkiye kültürüne uygun bir ekosistem olarak tasarlanan bu modelde rehabilite edilerek sosyal hayata hazırlanıyor.  

Neler var bu modelin içinde?

Tıbbi tedavi sonrası herhangi bir destek olmadan aynı sosyal çevreye dönen bağımlı tekrar aynı ortama yani bağımlılık döngüsüne giriyor. Burada asıl çözülmesi gereken konu AMATEM ve ÇEMATEM’de maddeden arındıktan sonra kişiye psikolojik danışmanlık, terapi ve rehabilitasyon desteğinin verilmesi, kişinin yaşam becerilerinin geliştirilmesi, meslek öğretilmesi ve böylece sosyal hayata tekrardan kazandırılmasıdır. Asıl süreç tıbbi tedaviden sonra başlar. Bağımlının kurtulabilmesi de bu sürece bağlıdır. Rehabilitasyon modelimiz de bunu amaçlıyor. Bu merkezlerle tedavi başarı oranı büyük oranda artacak. Çünkü nüksler azalacak.  

Kaç merkez planlanıyor?

26 ilde toplam 40 merkezin kurulması ile problemin çözülebileceğini düşünüyoruz. Bunun için 160 milyon TL’lik bir yatırıma ihtiyaç var. Bütün sistem, altyapı ve çalışanların eğitimi ile ilgili hazırlıklarımız tamam. İlk pilot uygulamamızı yapacağımız İstanbul yakınlarında bir arazi bakıyoruz. Bu yılın sonuna kadar ilk merkezimizi açmış olacağız.

Şu anda rehabilitasyonla ilgili durum nedir?

AMATEM ve ÇEMATEM’lerde tıbbi ve psikolojik tedavi veriliyor.  Ancak şu anda bir Rehabilitasyon Yönetmeliği olmadığı için merdiven altı bir takım uygulamalarla, bilimsel olmayan işler yapılıyor. Çoğunluğu eski kullanıcılar, birtakım evlerde, villalarda, tatil köylerinde merdiven altı diyebileceğimiz, sözde rehabilitasyon programları yapıyorlar. Bağımlılar suistimale en açık gruplardan birini oluşturuyor. Eski kullanıcıların “Bırakmış biri olarak bu işi benden daha iyi kimse bilemez” şeklindeki bir yaklaşımla, bilimsel olmayan çalışmaları, bağımlıları başka bir bağımlılığın kucağına atıyor. Aileler çocuklarının kurtulması için bütün varlarını yoklarını verebiliyorlar. Sonuçta hiçbir şey elde edememiş olarak geri dönüyorlar. Bu alanın yönetmeliklerle düzenlenmesi, bir akreditasyon sisteminin olmasını ve denetlenmesini istiyoruz.  

İLGİSİZ AİLENİN ÇOCUĞU BAĞIMLI OLUYOR

Yeşilay Genel Müdürü Savaş Yılmaz, gençlerin uyuşturucu bağımlısı olmalarındaki en önemli faktörün aile içi iletişimsizlik olduğunu söylüyor. “Çocuğunuzla mutlaka kaliteli vakit geçirin” ikazında bulunan Yılmaz, “Onunla konuşun, birlikte spor yapın, sinemaya gidin, ortak bir meşguliyet alanı bulun” diyor. Ailelerin “çocuğumun bağımlı olduğunu nasıl anlarım?” diyerek genellikle fiziksel belirtilere odaklandığına dikkat çeken Yılmaz, “Fiziksel belirtiler bağımlılığın çok sonraki evrelerinde olacak şeyler. Tedbir alabilmemiz için sosyal değişimlere odaklanmak gerekir. Yani arkadaş grubunu çok sık değiştiriyor mu? Okul başarıları düşmüş mü? Bizimle olan vakit geçirme zamanı azalıyor mu? Ya da özellikle parasal anlamda talepleri artıyor mu? diye bakmak gerekir” diyor. 

AİLE TEDAVİNİN İÇİNDE OLMALI

Yeşilay Genel Müdürü Savaş Yılmaz, millî rehabilitasyon modelinin temel özelliklerinden birinin de aileyi tedavi sürecinin içinde tutması olduğunu söyledi. Ailenin modelin yapıtaşlarından biri olduğunu vurgulayan Yılmaz,  ailenin yanlış yaklaşımı çocuğun tedaviye uyumunu ve motivasyonunu,  çok etkiliyor. Ayrıca aile içinde biri bağımlı ise diğer kardeşler de risk altındadır. Yeşilay’ın modelinde rehabilitasyon boyunca aile terapisi yapılması,  her hafta sonu merkezde ‘Aile Günleri’ düzenlenmesi planlanıyor” diyor. 

12 AY SÜRÜYOR

Herkesin yatarak tedavi alması gerekmediğini belirten Yılmaz, YEDAMSOFT adı verilen bir bilgisayar uygulaması geliştirildiğini ve modelin uygulaması sırasında verilerin bu sisteme girilerek bağımlılığın profilinin hesaplanabileceğini söylüyor. Düşük bağımlılık profilindekilerin ayaktan tedavi edildiğini, ağır bağımlıların merkezin yataklı bölümünde yatırıldığını ifade ederek “Rehabilitasyon sürecinin başarılı olması için 9-12 aylık bir tedaviye ihtiyaç var. Biz bunu 12 ay olarak planladık. Modelde bağımlılar bir evde kalıyorlar. Burada kendilerine sorumluluklar veriliyor. Topluluk içinde yaşamayı tekrar öğreniyorlar. Bu sistem içinde formasyon almış eski kullanıcılar da onlara destek oluyor” diye anlatıyor.

5 YIL TAKİP YAPILACAK

Bağımlılık tedavisinde başarı oranlarının düşük olduğuna dikkat çeken Savaş Yılmaz, benzer uygulamalarla başka ülkelerde tedavi başarı oranlarının yüzde 80’e yükseldiğini anlattı. Nükslerin önlenmesi için de 5 yıl boyunca takiplerin yapılacağını söyledi. 

Türkiye

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.