Turgut Cansever ve Medeniyet Kırılmaları

Her medeniyetin bir kırılma ya da kıvrılma dönemi vardır. Bu dönemler soyut olmayıp bazı güzide entelektüeller sayesinde somutlanır. Musikimiz nasıl ki Itri ve Dede Efendi ile, romanımız, Tanpınar ve Peyami Safa ile, şiirimiz Necip Fazıl ve Nazım ile gerileme devrine girip sönmeye yüz tutmuşsa, mimari zevkimiz ve estetik algımız da Turgut Cansever’le gerileme devrine girip sönmeye yüz tutmuştur, dense ihtimal ki yanlış olmaz.

Sanat, hareket alanı oldukça daralmış/daraltılmış daha doğrusu azalmış bir eski zaman mahluku gibi. Modernlik kendisi dışında hiçbir mukaddesin arzı endam etmesine izin vermemekte, fırsat tanımamakta. Tarifi kabil olmayan bir egoizm havası içinde her şeyi kendi kavurucu bünyesinin içine alıp eritmekte. Bu hayasız istilanın yayılımına karşı mimarimiz de tıpkı musiki ve roman gibi mukavemet edemez duruma gelmiş bulunmakta. Turgut Cansever usta, bu korkunç yıkılışın altında kalan son kırıntıları kurtarma çabasında/peşinde.

Ama nihai tahlilde onun da yaptığı romantik bir mazi seyahati daha doğrusu hasreti. Hilmi Yavuz’a kalırsa bilge mimarımız: “Yol açıcıların sonuncusu yani medeniyet kopmaları karşısında yaşanan zihinsel krizlerden nasıl çıkarılabileceğini gösteren bir neslin son temsilcisi. Tıpkı Tanpınar, Cemil Meriç, Kemal Tahir, Sabri Ülgener ve Necatigil gibi.” Tespit makul fakat teşbih problemli. Cansever için serapa doğru ama diğerleri için öyle mi? Tanpınar ve Meriç iki kutup arasında ezilmiş, sıkışmış ve bir türlü çıkış yolu bulamamış iki zavallı entelektüel. Batıya düşman iki batılı.

Kemal Tahir, medeniyet algımızı tepetaklak ederek kutuplar kadar soğuk ve uzak yepyeni bir uygarlık elbisesi giydirmeye çalışır ona. Marksizm’in menşurundan süzülmüş ve terbiyesinden geçmiş yavan, sathi ve sahte bir medeniyet. Ülgener ve Necatigil’i söylemeye gerek var mı? Medeniyetimizin ana gövdesini İslam oluşturduğuna, mayaladığına ve şekillendirdiğine göre malum zevatın İslam ile olan ilişkilerini gözden geçirmemiz icap eder.

Bu zatların İslam algısı ve telakkisi bir lise talebesi kadar avam ve yüzeysel. İslam’la yani gerçek “Umran”la direkt bir temas kurmayı başaramamış mefluç dimağlar. Tanpınar, İslami tasavvura çok uzak bir yerde konumlandırır kendini. Tek partiye olan tutkusu daha doğrusu aleni desteği bunun en canlı şahidi. İslami tefekküre en yakın sima Mağaradakiler yazarı. Onun da İslam bilgisi ve irfanı kendi tabiriyle İbn-i Haldun’un mukaddimesiyle sınırlı. Hal böyleyken bu zatlar “medeniyet kopmaları karşısında yaşanan zihinsel krizlerden çıkış yolunu” nasıl gösterecekler genç nesillere? Beşir Ayvazoğlu, Turan Alkan ve Armağan, bilge mimarımız hakkında aynı kanaati paylaşır. Fakat sadece tespiti paylaşırlar teşbihi değil, doğru ve sahih olan da budur zaten.

Tarihin son çevriminde itiraf etmek gerekir ki zafer bayrağı modernliğin elinde. Karşıt eleştiriler bile onun belirlediği, tayin ettiği ve çerçevesini çizdiği sınırlar içinde yapılmakta. Post-modernlik söylem, modernliğin meşru olmayan bir çocuğu. Matem tutan batılı dimağların durumu sadece timsah gözyaşları, başka değil. Yerli post-modernlerin algısı da aynı duygulanmanın ve serzenişin bir ürünü. Tarihin geri dönüşümü nasıl mümkün değilse bu tarz romantik ümitlerinde gerçekleşmesi mümkün değildir.

Bu duygulanımı en çok diline dolayan Yahya Kemal ve Tanpınar bile İstanbul’un en modern mekanları olan Beyoğlunda ikamet ederler ve fakat ara sıra romantik bir mazi merakı kabilinden eski İstanbul’un tarih kokan sokaklarında gezintiye çıkarlar. Soluğu tekrar en muasır lokanta ve kafeteryalarda alırlar. Bunlar öyle mekanlardır ki fildişi kulenin asaleti bile yoktur onlarda. Hayatı boyunca camiye girmemiş, onu sadece dışarıdan bir ecnebi gibi seyretmiş ve müminlerle birlikte aynı safta namaza durmamış bir intelijansiya’nın medeniyet telakkisi ve sanat zevki ne kadar sahici, gerçekçi ve inandırıcı olabilir ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum