Tek partinin din eğitimi oyunu

Tek partinin din eğitimi oyunu

Bediüzzaman'ın Son 60 Günü ile ilgili çalışmalar

Risale Haber-Haber Merkezi

BEDİÜZZAMAN’IN SON 60 GÜNÜ

Zübeyir Gündüzalp, Ceylan Çalışkan'ın cevabi yazıları sebebiyle aleyhlerinde açılan davada Avukat Bekir Berk’in yaptığı savunmadan...

“KÜFRÜN BELİ KIRILMIŞTIR” (6)

III. BÖLÜM

“Daha başka delil mi istiyorsunuz?

“Şimdi de müsaadenizle Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlarından rahmetli Ahmed Hamdi Akseki'nin 16923 sayılı, 18.12.1950 tarihli, «Din tedrisatı ve Dinî Müesseseler» hakkındaki raporundan bazı parçaları aynen nakledeceğim:

“29 seneden beri fasılasız olarak din müesseselerinin başında bulunduğum cihetle bu müesseselerin o zamandan bugüne kadar geçirmiş olduğu safhalarla bugünkü durumunu bir hülâsa ederek bundan sonra alması gereken şekil hakkındaki fikirlerimi de arz edeceğim:

“Maksatları ne imiş?

“...Sonradan 3 Mart 1340 tarihli ve 429 sayılı kanunla Şer'iye Vekâleti ilga edildiği halde dinî müesseselere yine dokunulmamış ve Şer'iye Vekâleti yerine Diyanet İşleri Başkanlığı te'sis, din müesseseleri de güya memleketteki bütün ilim müesseseleri arasında bir vahdet sağlamak gayesiyle Millî Eğitim Bakanlığına devredilmişti. Halbuki maksadın başka olduğu sonradan anlaşılmıştır.

“Vazifeleri ne idi?

“Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığının muhtaç olduğu din elemanlarını yetiştirecek, Başkanlık da bunları dinî vazifelerde kullanacak ve böylece kanunun kendisine tahmil eylediği dinî ve millî vazifesini başarmaya çalışacaktı.

“Ne yapıldı?

“...Şer'iye Vekâletinin ilga edilmiş olmasına rağmen dinî tedrisat güya inkıtaa uğramadan bu suretle devam edecekti. Fakat aradan uzun zaman geçmeden, evvelâ köylere ve ilçelere imam ve hatip yetiştirmek üzere Birinci Büyük Millet Meclisince açılarak sayısı 465'i bulan «Medaris-i İlmiye». 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanununun neşrinden bir hafta sonra o zaman Maarif Vekili bulunan Vasıf Bey'in bir emriyle kapatıldığı gibi, bir müddet sonra da asrî tedrisat yapmakta olup, 430 sayılı kanundan sonra adları İmam ve Hatip Mektebine çevrilmiş bulunan 38 din müessesesi de yine Vekâletin emriyle birer birer kapatılmış ve bu suretle Tevhid-i Tedrisat Kanunu tatbikatta dinî derslerin ve dinî mekteplerin ilgası ile neticelenmiştir. Gerek bu müesseseler, gerekse bidayette 400 olgun talebesi bulunan ihtisas medreseleri de kapatılmıştır. Eğer o sırada İmam ve Hatip Mektepleriyle İlahiyat Fakültesi de hakikî mercileri olan Diyanet İşleri Başkanlığına iade edilmiş olsaydı ne talebesi dağılır, ne de mektep kapanırdı; daha doğrusu kapatılmalarına bahane bulunamazdı.... (Anlaşılan rahmetli Hamdi Akseki'nin kurt ile kuzu hikâyesinden haberi yok Kurt kuzuyu yemeğe karar verdikten sonra bahane mi bulunmaz?)

“Netice ne oldu?

“Yukarıda arz olunan sebepler dolayısıyladır ki aradan uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen Millî Eğitim Bakanlığı 430 numaralı kanunla taahhüt eylediği vazifeyi yapamamış, Diyanet İşleri Başkanlığını yakinen ilgilendiren dinî vazifelerde istihdam edilecek hiçbir eleman vermemiş olması ve Başkanlığın da bugüne kadar din adamları yetiştirecek meslekî bir müesseseye sahip bulunmaması yüzünden bugün memleketin birçok yerlerinde hakikî ve münevver bir din adamı bulmak şöyle dursun, camilerde mihraba geçerek halka namaz kıldıracak, minbere çıkıp hutbe okuyacak bir imam ve hatip bulunamamaktadır. Hattâ bazı köylerimizde, ölenlerin teçhiz ve tekfini ile ebedî istirahatgâhlarına tevdii gibi en basit dinî bir vazifeyi ifa edecek kimseler bulunmamakta ve cenazelerin kaldırılmadan günlerce ortada kalmakta olduğu senelerden beri işitilmekte ve görülmektedir.

“Gençliğin Hali

“İki senedir memleketin muhtelif mıntıkalarında yaptığım seyahatlerde halkımızın her tabakasıyla sıkı temaslarda bulundum. Yüksek tahsil gençliği ile de daima temaslardayız. Her gün memleketin muhtelif yerlerinden yazılar alıyoruz. Bütün bunlardan edindiğimiz kanaat da şu noktalar üzerinde toplanmaktadır:

“Yirmi altı seneden beri çocuklarımız hakikî bir din ve ahlâk terbiyesinden mahrum olarak içi bomboş ve herhangi menfi bir tesiri kabule müsait bir halde yetişmektedir.

“Çocuklarımızın ve gençlerimizin başka dinlerin ve muhtelif şekillerdeki misyoner propagandalarının içtimaî, siyasî herhangi muzır mezhep veya tarikat ve akidelerin menfi tesirlerinden uzak tutulması için çare düşünülmelidir.

“Çocuklarımıza gerek mekteplerde ve gerek başka vasıta ile yirmi altı seneden beri din ve ahlâk aleyhinde söylenebilecek ne varsa hepsi söylenmiş, telkin edilmiş ve kıpkızıl bir dinsiz olmaları için her şey yapılmıştır. Bugünkü gençler komünist olmamışlarsa bunu ailelerindeki din terbiyesine borçluyuz.

“Ne yapacağız?

“Çocuklarımızın ve gençlerimizin her türlü yabancı ve menfî tesirlere bundan sonra da mukavemet edebilmeleri için kendilerine İslâm dininin esaslı ve ciddî bir surette talim ve telkin edilmesi ve manevî terbiyenin verilmesi artık kat'î bir zarurettir.

“Hakikî din adamlarına, mabetlerimizi şenlendirecek bilgili, fazilet sahibi vaizlere imam ve hatiplere olan ihtiyacın bir an evvel sağlanması lâzımdır.

“Yeni nesle mensup birçok gençler de kendilerinin maneviyattan tamamen mücerret bir halde yetiştirildiklerini acı acı itiraf etmektedir.

“Buhranın sebebi nedir?

“Bu izahlarımız gösteriyor ki buhranın sebebi, mânevîyata vurulan darbedir. Şu halde bu buhranın tek çaresi de maneviyata lâyık olduğu ehemmiyeti vermektir.

“Din hürriyeti olan ülke: Amerika

“Öyle sanıyorum ki: Milletler için din ihtiyacı bundan sonra kendisini daha ziyade hissettirecek ve her millet bununla daha ciddî bir surette meşgul olacaktır. Çünkü din, ezelî bir hakikattir.
Burada bir misal olarak Amerika'yı ele alalım: Bugün Amerika'da 1946 istatistiklerine göre kiliseye bağlı 23 milyondan fazla Katolik, 77 milyondan ziyade Protestan vardır. Amerika'da kiliseye olan bu bağlılık; denilebilir ki her gün biraz daha kuvvetlenmektedir. 1935'te Protestan mezhebine ait 199.000 kilise ve bu kiliselere bağlı 55.000.000 âza olduğu halde 1945'te kilise adedi 253.000'e ve bunlara bağlı âza miktarı da 73.000.000'a yükselmiştir. Demek ki on sene içinde 54.000 kilise yapılmış ve kiliselerin âzası da 18 milyon artmıştır. 5 Ocak 1947 tarihli Times Gazetesinin yazdığına göre 1947'de yeni yapılacak Protestan kiliseleri için 550.000.000 dolar ayrılmıştır. Bütün bunlar Amerika'da din hayatının nasıl göz kamaştırıcı bir sür'atle ilerlemekte olduğunun açık bir delilidir.

“Bugün Amerika'da üç çeşit okul var: 1 — Devlet mektepleri, 2 — Dinî teşekküller tarafından açılan mektepler, 3 — Kilise  (veya pazar mektepleri - Sunday School.)

“Amerika'da her dinî teşekkülün devlet mekteplerinden ayrı ilk, orta ve lise derecesinde mektepleri vardır. Bu mektepler dinî makamların kontrolü altındadır. Her teşekkülün mektebi, o teşekkülün mensup olduğu kiliseye bağlıdır. Bu teşekküller tamamen muhtardır. Dinî tedrisat ve terbiye tamamen bunlar tarafından yapılır ve hükümet bunların çalışmalarına karışmaz. Hükümet mekteplerine çocuğunu götüren bir çocuk velisi: Çocuğumuza din dersleri verilmesini isterim, dediği zaman, mektep idaresi onu mektebe yakın Katolik veya Protestan kilise mektebine götürüp yazdırmağa ve onu takip etmeğe mecburdur.

“Bizde olanlar nerede görülmüştür?

“Şurasını bilhassa kaydetmek isterim: Amerika'da mekteplerde din dersi okutulmadığı bir zaman olmamıştır. Resmî mekteplerde din tedrisatı azalmaya, gevşemeye başlarken ve hattâ orta ve liselerde din dersleri okutmak mecburiyeti kalkarken, kiliselerde din tedrisatı artıyor ve kuvvetleniyordu.