Taziye geleneği yaşamalı

İnsan konduramaz.
Ölümü ne kendine ne de yakın akrabasına konduramaz.

Başkası için düşünür. Ölecekse başkaları ölecektir. Hastalanacaksa veya kaza geçirecekse başkaları geçirir. 

O nedenle de çok yakınında bulunan birini ölüm alıp götürdüğünde bir türlü inanamaz veya inanmak istemez.

Ve bu durum karşısında dehşete de kapılır.

Ama ne yaparsa yapsın ne ederse etsin ölüm aniden gelir ve en yakınını alır götürür.

Bu duruma inanmasa da dehşete de kapılsa sonuçta bunu kabullenmek durumundadır.

Bir şekilde yeni duruma adapte olur veya olmaya çalışır.

13 gün oldu kayınvalideyi kaybedeli, ne çabuk geçti bilemiyorum. Bir rüya gibi… Sanki o günleri yaşayan ben değilim.

Ölümünden üç gün önce yakalandığı hastalıktan dolayı yanına gitmiştim. İşiteceği tonda ara ara Yasin okuyarak moralini sağlam tutmaya çalışıyordum. Amacım zihnen başka şeylerle meşgul olmasını engellemekti. Hak vaki olursa imanla kabre girmesine yardımcı olmaktı.

Benim gibi diğer aile fertleri de uyandığı zamanlarda okumaya gayret gösteriyorlardı. Uyandığı zamanlarda diyorum çünkü yakalandığı kanser hastalığının artık son safhasını yaşıyordu. İç organlar tamamen bitmişti. Tüm enerjisini kaybetmişti, adeta komadaydı.

Yemiyordu, içmiyordu ağzına kaşıkla su vermeye çalışıyorduk. Gücü sıfıra inmişti.

Bu durumda kendisine yardım edecek dünyevi bir güç kalmamıştı.

Bir insanın tükenişini an be an seyredip takip etmiştik. Hep beraber ölümün sıcaklığını tüm benliğimizle hissetmiştik. Bunu daha önce bir kez daha yaşamıştım rahmetli annem de aynı şekilde vefat etmişti.

Nihayet hak vaki olduğunda bize teselli veren tek şey son ana kadar tekrarlamaya çalıştığı Kelime-i Şahadetti… Bir de Üstadın “karın sancısıyla, gark ve hark ve tâun ile vefat eden şehid-i manevi olduğu” (Lemalar sh. 215) şeklindeki müjdesi idi ki, bu iki hakikat her şeyin fevkinde bir teselli ve inşirah veriyordu.

Ayrıca bu tür ölümler neticesinde Nur Talebesi olmanın veya Nur Talebeleri ile beraber olmanın azim faydasını müşahede etmiş oluyorduk.

Ölümünden önce ve ölümünden sonra indirilen Hatimler, okunan Fatihalar ile yapılan dualar içinde bir tanesi kabul olsa ölen için büyük bir saadetti.

Her taziye dileyenin “Allah rahmet etsin, mekânını cennet etsin” şeklinde dua etmesinin ne denli ehemmiyetli olduğunu izaha gerek yoktur sanırım.

Hem İslam geleneğinden olan Taziye hakikati fevkalade güzel bir âdet-i İslamiye’dir. Ölenin yakınlarını teselli açısından gayet ehemmiyetli olduğunu bir kez daha en derin bir şekilde yeniden fark ettim.

Kayınpeder, hanımını kaybetmenin şokunu bu taziye geleneği ile büyük oranda hafifleterek atlattı diyebilirim. Onun kendini yalnız bulmasına fırsat vermeyen ziyaretler ve sürekli okumalarla ve dualarla yâd etmeler, kendini (nefsin fena telkinlerini) dinlemesini engellemiş ve ruhi sıkıntısını yenmesine müthiş bir şekilde destek olmuştu.

O nedenle bu ve benzeri adetlerin devam etmesi gayet ehemmiyetlidir.

Sonuçta mevtayı mezara koyduğumda tek tesellimiz vardı o da İnayet sahibi bir Zatın varlığı idi, müthiş bir rahatlık vermişti/veriyor. Hem o inancın tesiriyle sakin ve mütevekkil bir vaziyette istikbalde yeniden birlikte olacağımız günü bekliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum