Tavzif-i hilafet makamı

Yıldırım Bayezıt, Avrupa’da Müslümanlara yapılan zulümlerden ötürü, “ehli İslama zulmetmesinler, yoksa senpiyerin mihrabında atıma ot yedirmesini bilirim” demiş. Müslüman Türk bin yıldır yaşadığımız bu topraklarda kağıt üstündeki tevhidi değil, hayat içindeki, dünyadaki tevhidi sağlamışlar.

Yavuz Sultan Selim İslam dünyasını ilahi bir program ve tasarım ile bir araya getirmek için çalışmış. Bir sabah namazında yaveri, has bendesi Hasan Can’a bir rüya görüp görmediğini sorar, o da görmediğini söyler. Sonra sipahiler içinde bir mümin müttaki Hasan vardır, onun gördüğü ortaya çıkar. Padişah çağırır. Sakin adam “Efendim sarayın kapısı çalındı, açtım dört büyük kariyar-ı güzin kapıda birikmişlerdi. Hazreti Ali galiba, “Sultanına söyle harameynin bakımı koruması görevi kendisine icar edildi” der. Yavuz bunu duyunca ağlamaya başlar. Ona semadan taraf-ı ilahiden bir mukaddes görev tahmil edilmiştir. Hasan Can’a “Karındaşım biz semadan izin almadan iş yapmayız, orduyu hazırlayın“ der.

Sultan Selim yola koyulur, hedef Şah İsmail fitnesini gidererek Anadolunun mezheb kavgalarına alan olmasını engeller. İdris-i Bitlisi hazretlerini, doğu ve güneydoğudaki aşiretlerin birliğinde istihdam eder, padişaha arzı hürmet ve tevhide boyun eğerler. O gün bugün bu tevhid devam ede gelmiştir, birkaç soysuzun çatlak sesi bu tevhidi yıkamaz.

İdris-i Bitlisi’nin oğlu da Osmanlıya hizmet etmiş kamil bir zat. Mezarı Eyüp’de, bir de camisi var. Eyüp Sultan ve civarı hep sadakatiyle öne çıkan büyük insanlara özel olarak verilmiş. Peygamberin (asm) mihmandarı yanına ezeli sukuta girmek birçok büyüğü heyecanlandırmış. Fatih hazretleri yeni hükümdarların kılıç kuşanma merasimlerini Eyüb’e hasretmiş. Eyüb El Ensari’nin himaye-i nazar-ı hafızanesi ile tahta çıkmışlar.

Yavuz Sultan Selim,
"Milletimde ihtilaf u tefrika endişesi,
Kuşe-i kabrimde dahi bi-karar eyler beni.
Müttehidken savlet-i a'dayı def'a çaremiz,
İttihad etmezse millet da'dar eyler beni." der. Bu şiir milleti tevhid etmek için büyük gayret gösteren büyük adamın dini heyecanıdır.

Volter’in Cenab-ı Peygambere hakaret içeren bir tiyatrosunu Paris’te oynatmak ister o meşum devlet. Sultan Hamid Fransa’yı tehdit eder, tiyatro oynanmaz. Londra’da oynatmak isterler sultan-ı muazzam “cihad-ı mukaddes ilan ederim” der. İngiliz geri durur. Haşmet ve azamete bak.

İngilizin hilafeti kaldırmak için gayreti boşuna değildir, yıllarca buna çalışmış. Neden Afrika’daki Müslüman zenci, beyaz kabileler önlerine dökülen Sterlinlere iltifat etmez? Halifenin bir emrini yerlere yatarak kabul ederler. Bu insanları bağlılıktan koparmak için ne yaptıkları ortada. Bizim kaselisler de modernizm yaftası ile Müslüman Türkü İslam dünyasından koparmış Anadolu’ya hapsetmişler. Osmanlıyı modernizm yaftası ile Avrupalı ile onun bizdeki dar kafalıları yıktılar. Biri devleti yıktı biri de devlet lisanı olan Osmanlıcayı kaldırdı, camiyi kapattı, ezanı yasak etti.

Bir paşa baltayı vurmuş taşa. Lozan’da 12 adayı İtalya’ya bırakmış. Burnumuzun dibindeki adalar Yunan’a peşkeş çekilmiş. Kerkük ve Musul “Türklere vermeyin de kime verirseniz verin” denmiş, İngiliz’e peşkeş çekilmiş. Savaştan galip çıkan devlet masa başında satılmış. Satmadığımız ne kalmış? Bu pislikler görünmesin diye kanun betonu önüne konmuş. Ağlar mısın güler misin?

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan “Lozan’ı güncelleyelim” dedi. Yunanistan’da Çipras’ın yüzünde fırtına koptu. Sayın Erdoğan bir milletin masada kaybedilmiş haklarını istiyor. Neden kimse bugüne kadar ”Lozan’ı güncelleyelim” demedi? Diyemez. Amerikan ve İngiliz siyaseti, bizim 150 yıllık Avrupai siyasetimiz batının oyuncağı olmuş bu yüzden.

Bediüzzaman bu siyasi duruşu “Avrupa orada üflüyor biz burada oynuyoruz, biz müteharrik-i bizzat değiliz, bilvasına müteharrikiz” demiş. Koca siyasi tarihimizi bir veciz ve makul cümle ile ifade etmiş.

Şimdi bu tavzifi halife Sayın Erdoğan bütün İslam dünyasını bir araya getirmiş. İslam’ın hukukunu koruyor. Kudüs, peygamberlerin ayakları ile yaldızlanmış bir toprak. Cenab-ı Nebi (asm) orada peygamberlerin önüne geçmiş onlara namaz kıldırmış. Sonra semaya eylemiş huruç, dönerken yine oraya uğramış. Mekke’de Ebu Cehil lain, Hz. Ebubekir’e “Ya Ebabekir senin arkadaşın saçmalıyor, nasıl iki aylık mesafedeki Kudüs’e bir gecede gider“ deyince Cenab-ı Ebubekir, “O (asm) diyorsa doğrudur“ demiş. Her yanımız kudsi, her yanımız Kudüs.

İşte bu sayın tavzifi halife Erdoğan toplamış İslam dünyasını, “Kudüs Filistin’in başkentidir” diyor ve dünyaya yayıp, dünyanın Filistin’i tanımasını istiyor. Bu yapılan hilafet görevidir öyle değil mi? Var mı bunun başka bir türlü izahı? Bu Müslüman millet İslam dünyasını yine bir araya getirecek, “istikbal İslam’ındır” müjdesini gerçekleştirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.