Taş Mektep'ten Gül Yetiştiren Adam'a

Taş Mektep'ten Gül Yetiştiren Adam'a

Edebiyatımızın ve fikir dünyamızın önde gelen isimlerinden Rasim Özdenören'in hayatını ve sanatını anlatan Hayat ve Ben ve Kelimeler belgeseli hazırlandı

Emeti Saruhan'ın haberi:

Yerli, Türkçe, Müslümanca, uzun ve tertemiz bir öykünün adı Rasim Özdenören. Altmış sene önce başladığı yazı serüvenini bugün azimle demiri dövmeye devam ederek sürdüren bir edebiyat ustası. Bir öykü ve deneme mimarı. İyi bir öykücü, usta bir anlatıcı, sahici bir deneme yazarı, derdini dava edinen bir düşünür. İslami düşüncenin öncü yazarlarından. Doğu Batı dilemmasına düşmemiş, evini yurdunu terketmemiş, brüt değil net ve katıksız İslam düşüncesi için bir ömür ter döken fikir işçisi. Haza insan özetle tepeden tırnağa… Bu sözlerle başlıyor 'Hayat ve Ben ve Kelimeler' belgeseli. Ve belki de daha başlarken, edebiyat ve düşünce hayatımızın yaşayan en önemli isimlerinden Rasim Özdenören'i etraflıca anlatıyor.

NASRETTİN HOCA FIKRASININ ETKİSİ

'Yedi güzel adam'dan biri Rasim Özdenören'in yaşamını ve sanatçı kişiliğini ele alan Hayat ve Ben ve Kelimeler belgeseli Sema Cabbaroğlu ve Zafer Akturan'ın yapım ve yönetmenliğinde TRT tarafından çekildi. Galası geçtiğimiz Cuma günü TRT Ankara'da yapılan belgesel bugün saat 13.25'te TRT1 ekranlarında olacak. Bu haberi belgeselden önce okuyacaklar için ön bilgi, kaçıranlar için ise bir özet olarak kabul edin. Sizin için belgesel üzerinden bir Rasim Özdenören portresi çıkarttık.

Kısakürek sülalesinden Maraşlı bir anne ile İstanbullu Nafia (Bayındır) Müdürü bir babanın 4 çocuğundan biri olarak 1940 yılında Maraş'ta doğar Rasim Özdenören, ikiz kardeşi Alaattin Özdenören ile birlikte. Ailenin Rasim ve Alaattin'den önce yine ikiz kızları olmuş fakat ablalarından biri vefat etmiştir. Özdenören, kendini hep Maraş kültürünün ürünü olarak kabul ettiğini ve kendini Maraşlı saydığını ifade ediyor. Evin otorite figüri ise anneleri. Kardeşi Alaaddin'i afacan ve tez canlı olarak niteleyen Özdenören, kendisinin öyle olmadığını söylüyor. İlk ve orta öğrenimleri babalarının memuriyeti nedeniyle Maraş, Malatya ve Tunceli'de geçer Özdenören kardeşlerin. Liseyi ise 'Taş Mektep' olarak da bilinen ve bir çok yazarın öğrencilik yaptığı Maraş Lisesi'nde tamamlarlar. Rasim Özdenören bu dönemde okuduğu Nasrettin Hoca ve İncili Çavuş fıkralarından çok etkilendiği hatta hala üzerinde etkisi olduğunu ifade ediyor.

İLK ÖYKÜ VARLIK DERGİSİNDE

Özdenören, lise öğrencisiyken, ilerleyen yıllarda her biri Türk edebiyatında önemli isimler olacak Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, M.Akif İnan, Hasan Seyithanoğlu gibi arkadaşlarıyla tanışır. Birlikte Nuri Pakdil'in öncülük ederek çıkardığı Hamle Dergisi'nin yayımını sürdürürler. Hasan Seyithanoğlu bu arkadaşlığı için,'Sezai Bey, Nuri Pakdil, Rasim Bey ve arkadaşları, aynı süt anasından emdik' sözleriyle anlatıyor. Yazın dünyasıyla bu okulda tanışan Rasim Özdenören'in ilk öyküsü 'Akar Su' da bu yıllarda, henüz 17 yaşındayken, Varlık Dergisi'nde yayımlanır.

İSLAMİ EDEBİYAT KAVRAMINI KULLANDILAR

Rasim Özdenören, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazanıp İstanbul'a gelir. Fakat sadece hukuk fakültesini okumaz, gazetecilik enstitüsünün yanı sıra Büyük Doğu fakültesi, Diriliş fakültesi, Edebiyat fakültesini de okur. Marmara kıraathanesi, Küllük, Şark Kahvesi sivil ders yerleridir. Bu yıllarda, Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç ile de tanışır. İstanbul yıllarında, önce Sezai Karakoç'un 'Diriliş Dergisi' daha sonra da Ankara'da, Nuri Pakdil'in 'Edebiyat Dergisi'nde, yazı ve öyküleriyle yer alır. Edebiyat Dergisi yıllarından sonra, M.Akif İnan, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Alaeddin Özdenören, Nazif Gürdoğan gibi isimlerle 'Mavera Dergisi'ni Türkiye'ye kazandırır. Özdenören, Mavera Dergisi ile 'İslami Edebiyat' alanında öncü olur. Özdenören şu sözlerle anlatıyor yola çıkışlarını; 'Biz o ortamda İslam niçin kendi adıyla telaffuz edilmesin diye düşündük ve fikrimizi doğrudan bu kelime etrafında şekillendirmeye çalıştık. Bizim tartışmasını açtığımız konulardan biri Mavera'nın ilk yıllarında İslami Edebiyat oldu.'

GÜNCELE KAPI ARALAR

Belgeselde Arif Ay, Rasim Özdenören'in öykücülüğü için 'Hayatı bir ırmak olarak düşünürsek ırmaktan aldığı bir tas suyla hayatı tahlil eder' diyor. Necip Tosun ise 'Rasim Özdenören, hem olay öyküleri hem de durum ve atmosfer öyküleri yazmakta. Tüm öyküleri dünya öykücüleri ile kıyaslanacak öykülerdir' sözleriyle anlatıyor Özdenören'in hikayelerini. Turan Karataş ise Özdenören'in denemelerinin en sevdiği tarafının güncele hiç beklemediğiniz bir kapı aralaması olduğunu söylüyor. Doğan Hızlan, Özdenören için 'Onun yaptığı bir sentez değil. Bir süzgeçten geçirme. Bütün hepsi o karşıt düşünceler de dahil süzgeçten geçirdikten sonra belli bir yazım tarzına ulaşıyor. İki kitabını hep yanımda bulundururum. Biri Yumurtayı Hangi Ucundan Kırmalı. Diğeri Yazı İmge ve Gerçeklik' diyor.

BİLMEDEN SANA KÖTÜLÜK ETMİŞİZ

İstanbul yıllarında Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç gibi isimlerle tanışan Rasim Özdenören'in hikayeciliği ile ilgili başından geçen bir hatırası var: 'Sezai Karakoç bir gün Soyut dergisi için bir hikaye istedi. 'Abi ben yazı yazmayı bıraktım' dedim. 'Neden' dedi. 'Sizin yazdığınız bir dönemde yazmamız edebe uygun olmaz' dedim. Bundan çok duygulandı. Uzun uzun düşündü ve bana döndü 'Desene biz sana bilmeden kötülük etmişiz' dedi. Ertesi gün hikayeyi yazıp götürdüm'

Yol arkadaşları Onu anlattı

Prof. Turan Karataş, Hece Dergisi Genel Yayın yönetmeni İbrahim Çelik, İletişim Yayınları editörü Tanıl Bora ve Edebiyat Ortamı dergisi yayın yönetmeni Mustafa Aydoğan da danışmanlığını üstlendi. Rasim Özdenören'i yol arkadaşlarının anlattığı belgeselin Ankara, İstanbul, Kahramanmaraş ve Eskişehir'de gerçekleştirilen çekimleri 4 ay sürdü. Belgesel kapsamında, bir çok isimle çekimler yapıldı, yazarın hayat izlerinin önemli dönemlerine ilişkin canlandırmalar gerçekleştirildi. Belgeselde Rasim Özdenören'i Nuri Pakdil, Nazif Gürdoğan, Atasoy Müftüoğlu, Hasan Seyithanoğlu, Turan Koç, Turan Karataş, Hüseyin Su, Doğan Hızlan, Ramazan Kaplan, İbrahim Demirci, Arif Ay, Lütfi Mergen, Necip Tosun, Mustafa Aydoğan, Duran Boz ve Maraş Belediye başkanı Mustafa Poyraz anlattı.

Pakdil'in dostu Gaffar Taşkın

Rasim Bey'i konu edinen belgesel, doğal olarak Türkiye'nin 70 yıllık toplumsal tarihinin, edebiyat tarihinin de bir iz düşümü oluyor. Belgeselin sürprizlerinden biri ise Nuri Pakdil. Rasim Özdenören ile belgesel vesilesiyle bir araya gelen Pakdil, aralarındaki dostluğu şöyle anlatıyor: 'Bazı dostluklar vardık ki ne zaman nasıl başladığı hemen hemen kestirilemez. İnsan dost olduktan sonra kendini ezeli ve ebedi bir dostluk içindeymişcesine hisseder. Rasim'le olan dostluğumuz da böylesi bir dostluktur. Bu dostluk yol arkadaşlığına dönüşmüştür. Rasim Özdenören ödünsüz bir Müslümandır. Mümindir, şakası yoktur. Bir de Rasim Özdenören'in daha hoş bir yanını söyliyeyim. Ben sevdiğim arkadaşlarıma kod adı veririm. Rasim Özdenören'in kod adı 'Gaffar Taşkın'dır. Biz konuşurken ona Sn. Gaffar Taşkın derim. O da bana Sn. Sonumut der. Ebubekir Sonumut.'

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.