Hekimoğlu İSMAİL

Hekimoğlu İSMAİL

Tahkikî imanı elde etmesi, bir insanı bütün çukurlardan çıkarmaya yeter.

Tahkikî imanı elde etmesi, bir insanı bütün çukurlardan çıkarmaya yeter...

Risale-i Nur, 18. Söz'de, Bediüzzaman hazretleri buyurmuş ki: "En çirkin görünen şeylerde, hakiki bir hüsün ciheti var.

Bir kısım hadiseler var ki zahiri çirkin, fakat o zahirî perde altında, gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. İnsan, zahirperest, hem hodgâm olduğundan, zahire bakıp çirkinlikle hükmeder..."

Bu ne demektir?

Bu demektir ki, Allah'ın yarattıklarında çirkin, kötü, zararlı yoktur!..

Bunu nasıl anlamak lazım?

Mesela gübre zahiren iğrenç ve kokusu pistir, fakat tarladaki gübre mahsulü artırır. Zehir kötüdür, fakat her ilaçta bir miktar zehir de vardır. Alkolün yaratılması kötü değil, içilmesi kötüdür.

Aynen öyle de karşılaştığımız çirkin bir hadise "aslında" güzeldir. Yani o çirkinliğin veya olumsuzluğun altında bir güzellik vardır; onu ya düşünerek bulacağız, yahut yaşayarak göreceğiz. Çünkü hiçbir şey başıboş değildir. Allah'ın rızası olmadan kelebek kanadını oynatamaz.

Rahmetli anneme göre Erzincan depreminden sonra dünya yıkılmıştı. Ona dedim ki: "Anne, yalnızca Erzincan yıkıldı, diğer yerler duruyor." "Hayır hayır, dünya yıkıldı, kıyamet koptu!" dedi. Evet, kız kardeşim ve ağabeyim ölmüştü amma sonuç ne oldu? İkisi de cennete gitti. Onlar cennete gitti diye üzüleyim mi yani? 80 yıllık ömrümde gördüm ki, büyük olay, büyük felaket yoktur, Allah rahman ve rahimdir, her şeyi ölçülü veriyor. Amma insan olayları büyütür.

En büyük dertler peygamberlere gelmiştir. Peygamberimiz'i taşladılar, çocukları öldü, karısı öldü, yoruldu, aç kaldı, büyü yapıldı, savaştan savaşa gitti, yalnız kaldı, bütün dünya ona düşmandı. Amcasını ve hanımını ardı ardına kaybettiği döneme, tarihçiler "hüzün yılı" diyor.

O (sas), demedi...

İslamiyet'i halen ve kalen yaşamaya devam etti. İman bunu gerektirir.

Kış mevsimi zahiren çirkin, soğuk, karlı, fırtınalı. Amma arkasında bahar var. Kışın yağmuru olmasa, baharın ekini, meyvesi olmaz. Avrupa'da buna determinizm denir, yani her hadise sebeplere bağlanır. Bize göre sebepleri yaratan da Allah'tır.

Dinî çalışmaların yasaklandığı yılları düşünüyorum... Kitapları, gece pardösünün altında gizlice götürürdük arkadaşlara. İçki, kumar, her türlü ahlaksızlık serbest, üç kişinin bir araya gelip kitap okuması suçtu. Büyük Doğu dergisini Ermeni bir kadından alırdım, gizlice. O kadın bir gün dedi ki: "Evladım her şey bozuldu, sizler gayret edin de düzelsin." O günler "bu millet ne olacak?" dedik amma asla ümitsizliğe düşmedik, o millete hizmet ettik. Yangın yerinden geçerken bile başımızı çevirip yemyeşil yörelere baktık, "Bardağın boş tarafı değil, dolu tarafı bize yeter." dedik. Şimdi o günler geçti, üstadın "cennetâsâ bir bahar" dediği günler geldi...

Tahkiki imanı elde etmesi, bir insanı bütün çukurlardan çıkarmaya yeter...

Zaman
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum