Şuurlu davranmak

 

Bazen olur ki yapıp ettiklerimiz bir kapıyı usul usul çalmak manasına gelir.  Biz bunun farkında da olmayabiliriz. Sadece o işi yapıyoruzdur, bir hedefe atfetmemişizdir yaptıklarımızı. Bilinçli olarak o hedefe odaklanmadığımız için kapı açılıverince şaşar kalırız ‘nereden geldi şimdi bu’ diye. Bu durum hem müspet hem de menfi işler için geçerlidir. Sebatla o şey için çalışıyor olmak ihlas ile istemektir ve kim ihlas ile ne isterse verilir.

Bezen de öyle olur ki bir hedefe gözümüzü diker ve o hedef için çalışırız. Ama eğer doğru yöntemleri kullanmıyorsak hedefe yaklaşacağımıza hedeften gittikçe uzaklaşıyor olabiliriz. Usulün esastan önce geldiği noktadır belki burası.

İşte tam da bu noktada belirli ve bizim kendi fıtratımıza uygun olarak bir hedef tayin etmemiz ve bu hedefe, doğru vasıtaları kullanarak gitmeye gayret etmemiz büyük önemi haizdir. İnsanız biz, yani; zihayat, zişuur ve akıl sahibiyiz. Neticesini bilmediğimiz işlere kalkışmamak ve yapıp ettiklerimizin bizi götürmekte olduğu kapıyı hesap edememek yakışmaz bize. Donanımımıza, aklımıza fikrimize yakışmaz. Madem Allah lütfedip bize akıl verdi elbette onu en verimli şekilde kullanmakla mükellefiz. Doğru kullanılan bir akıl, sahibi için Rabbanî bir mürşit olur. İrşat eder yani bizi. Doğru olan ile yanlış olanı fark ettirir.

Evvela ilim gerek her işte. Zira Allah da kainatı yaratırken evvela ilmî bir program yaratıyor. Yaratacağı şeyin önce ilmi vücudunu yaratıyor. Biz de Allah’ın ahlakı ile ahlaklanmak noktasında O’nun koyduğu kurallara, kanunlara uyacağız elbette. Öyle ise bize en evvel lazım olan ilimdir ve bir plandır. Yani; bildiğimiz işi yapacağız bilmediğimiz bir işi değil. Sonra, hedef tayin edeceğiz. İlmimize uygun bir hedef. Kainatta hiçbir nesne yoktur ki bir hedefe matuf olmasın. Hatta kainattaki her bir mevcudun sair tüm mevcutlar kadar gayeleri ve hikmetleri vardır. Biz de bir hedefe yönelik olmadıkça hiçbir işe el atmayacağız öyle ise. Madem ki muvaffak olmak istiyoruz öyle ise şartlarına riayet gerekir bize.

Eğer yolun başında isek daha, yani; genç isek ve ne yapacağımıza henüz karar vermemiş isek, önce bir hedef tayin edip sonra o hedefe matuf ilmin peşine düşebiliriz. Fakat alacağımız ilim de hedefimiz de hem yaratılış gayemiz ile uyumlu olmalı hem de yeteneklerimiz ve kabiliyetlerimiz ile. Elbette neye kabiliyetimiz olduğunu kendimiz anlamak zordur. Bu noktada yardım almak ama insan fıtratını tanıyan basiret ve ferasetli uzmanlardan yardım almak çok önemli ve gereklidir.

Bir rehber veya danışmana gittiğinizde gerçekten sizinle candan, samimi ilgilenmiyor ve sizin doğru olanı tercih edip etmemenizi çok da umursamıyor ise o kişi kendi istediği, sevdiği ve kabiliyetli olduğu işi kendisi bulamamıştır ki size ne hayrı dokunsun. Meşhurdur ki kendine hayrı olmayanın başkasına da hayrı olmaz. Kendini keşif etmemiş biri sizin kendinizi keşif etmenize nasıl yardımcı olabilir?

Bu manada doğru bir rehber bulabilene ne mutlu. Risale-i Nur ise görünüşte bir kitaptır ama insana kendini tanıttırıp bildiren ve kendini keşif ettiren bir kitaptır. Doğru okuma yapılabilirse fevkalade bir rehber olur insana. Şartlarına uyarak Risale-i Nur’un şahs-ı manevisine dahil olabilen ise kendine İnsan-ı Kamil ismine layık bir yanılmaz rehber bulmuş demektir. Buna epey ihtiyacımız var doğrusu. Bir insana, şahsa değil de şahs-ı maneviye tutunmak ve onun irşat ve talimatı altına girmek.

Bilinçli insanlar olarak yapıp ettiğimiz tüm faaliyetlerin bir dua olduğunu ve bir neticeyi davet ettiğini fark etmeliyiz. Ve bir hedef tayin edip o hedefe uyumlu faaliyet programı yaparak bir plan ve program çerçevesinde ilerlemeliyiz ki hem sürpriz sonuçlarla karşılaşmayalım hem de bilinçli hareket etmiş olalım. Bunu yaparken hedefimize uygun olmayan ve bizi hedeften uzaklaştıracak bir yığın fırsat da ayağımıza kadar gelebilir. Fakat hedefimizi önemsiyor isek bunları reddetmemiz gerekir. Eğer bunları reddetmiyor isek “neden hedefime gidemedim” deme hakkını yitirmiş oluruz vesselam.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum