Suriye mutfağı İstanbul'a taşındı

Suriye mutfağı İstanbul'a taşındı

Savaştan kaçan Suriyeliler, İstanbul'da lokantalar açmaya başladılar.

Arap yemeklerinin yanı sıra döner, dolma gibi Türk lezzetleri de hazırlayan Suriyeliler malzemelerinin çoğunu Kilis'ten getirtiyorlar. Kendi yağlarından kavrulmak isteyen göçmenlere en büyük darbeyi ise yüksek kira isteyen dükkân sahipleri vuruyor.
 
Arap Baharı'yla başlayan ve kanlı Esad rejiminin yerle bir ettiği Suriye'de iç savaş 3. yılına girdi. Nice Suriyeli yersiz, yurtsuz, vatansız kaldı. Kimileri Hatay, Gaziantep, Kilis'teki kamplara sığındı, kimileri ise İstanbul'a kadar geldi. Yolda dilenenler, çat pat Türkçesiyle iş arayanlar ve nicesi sokaklarda yaşıyor. Suriye'de durumu iyi olanlar ve pasaportlarıyla resmi giriş yapanların bazıları ise artık kendilerine iş kurmaya başladılar.

İstanbul'da oturan akrabaları sayesinde ekmek paralarını kazanan Suriyeliler, açtıkları lokantalarda Arap yemeklerinin yanı sıra şavurma dedikleri döner satıyorlar. Çoğu savaştan önce lokantacılık yapan Suriyeliler, yeni dükkânlarında kendi yağlarıyla kavrulmak istiyorlar. Fazlasına göz diken yok. Son derece misafirperverler. Dükkana adım atar atmaz önce sizi oturtup bir bardak çay getiriyorlar. Ellerinde olmasa da, var olanla en iyi şekilde ağırlamaya çalışıyorlar.

TÜRKLER DÖNER ALIYOR

Yabancı bir yerde tutunmanın zorlukları da var elbet. Anlatılanları duyunca 'Biz ne kadar Ensar olabildik?' sorusu geliyor akıllara. Çünkü Suriyeliler, ekmek paralarını kazanmak için kiraladıkları dükkânlara, ederinden fazla kira ödüyorlar. Malzemeleri satın alırken dil bilmedikleri için kandırılıyorlar. Ama onlar her şeye rağmen Türk insanına teşekkürü kendilerine bir borç biliyorlar. Vatansız kalan Suriyeliler bir de en çok Başbakan Erdoğan'a dua ediyorlar. Son dönemde Yenibosna ve Fatih taraflarında sayısı artan lokantalarda Suriyeliler ülkelerinden getirdikleri çeşitli baharat ve özel soslarla, Suriye'ye has kebap çeşitlerini Türk misafirlerine sunuyorlar. Bunun yanı sıra bu lokantalara gittiğinizde orijinal Şam tatlısının tadına da bakabiliyorsunuz. Lokantaları daha çok Suriyeliler tercih ediyorlar ama bunun yanı sıra Türkler de döner almak için uğruyorlar.

SAVAŞTAN ÖNCE DEDEMAN'DA ŞEFTİ

Biz de yeni açılan bu lokantalara gidip sahipleriyle görüştük. Her birinin ayrı bir hikâyesi var. En etkileyici olanı ise Muhammed Assal'ınki. Şirinevler'deki dükkânını açalı daha bir ay oldu. Daha çok Türk müşterileri var. Orijinal Şam tatlısı ise, mahallelinin dilinde. Muhammed, dükkâna giren herkesi güler yüzüyle karşılıyor, hemen ikramda bulunuyor. İngilizcesi gayet iyi olduğu için, diyalog kurarken sıkıntı yaşamıyor.

Fakat ben yemeklerden çok hikâyesini merak ediyorum.

Başlıyor anlatmaya: 'Halep'te Dedeman Otel'de baş aşçıydım. Dünyanın her yerinden konuklar geliyordu ve ben onlara çeşit çeşit yemekler pişiriyordum. Fakat savaş başlayınca her şey alt üst oldu. Evimiz yerle bir oldu. Savaşta annemi ve eşimi kaybettim. Kardeşlerim yok, hayatta kimsem kalmadı. İşim artık yok. Ama tüm bunlara rağmen 'Elhamdüllillahi rabbi'l alemin' diyorum. İşte benim tüm yaşam hikâyem bu.'

Karnımız doysun fazlasına gerek yok

Abdülmennan Hasan'ın dönerci ustası olarak çalıştığı Halep Mutfağı isimli lokanta, 3 ay önce gelen Suriyeliler tarafından Bahçelievler'de açıldı. Müşterilerinin çoğu Suriyeli. İçlerinde Türkçe'si en iyi olan Hasan, 'Hepimiz Halep'te lokanta çalıştırıyorduk. Ama savaş bizi mahvetti. Evlerimiz sürekli bombalandı. Buraya gelmek son çareydi. Ama burada her şey çok pahalı. Suriye'de bir evde bir kişinin çalışması yeterdi. İstanbul'da mümkün değil' şeklinde konuşuyor. Bu lokantada da diğerlerinde olduğu gibi humus, falafel, döner, ful gibi yemekler pişiriliyor. Hasan, Türklerin en çok bakladan yapılan ful'ü beğendiklerini söylüyor. Zahter, Arap mutfağının vazgeçilmezi. Bu yüzden Kilis'ten getirtilen zahter, birçok yemekte kullanılıyor. Dönerleri ise bizimkinden biraz farklı. Kullandıkları yoğurtlu ve acılı sos, dönere lezzetini katıyor. Yusuf Hassan ise, yüksek kira ödedikleri bu mekânı neden açtıklarını şöyle özetliyor: 'Bizim amacımız para kazanmak değil. Karnımızı doyurmak için kazanalım yeter. Çocuklarımız doysun, fazlasına gerek yok.' Bu lokantada da çalışan herkes Türk insanından memnun olduğunu söylüyor.

Az paraya leziz tatlar

Muhammed Assal, Halep'ten arkadaşı olan Hacı Adnan'la birlikte işletiyor küçük dükkânı. Yaprak sarma, acılı tavuk, patlıcan dolma, kabseh, fındık lahmacun, içli ve mercimekli köftenin yanı sıra Halep künefesi de yapıyor. İleride humus, felafel gibi Arap yemeklerini de hazırlayacağını söylüyor. Muhammed'in kendi elleriyle pişirdiği yemeklerin fiyatı gayet makul. 'Az paraya leziz yemekler' en büyük iddiası. Mekâna, genelde Türkler geliyor. Günde otuz beş kişinin yemek yediğini söyleyen Muhammed, Arapların da gerçek Şam tatlısı için kapılarını çaldığını belirtiyor. Assal, 'Zamanla Türklere Arap yemeklerini sevdireceğim' diye de belirtmeden edemiyor.

Ticaret yapıyordu şimdi temizlikçi

İkinci durağımız Suriye Lokantası. Bu lokantadan 4 aile geçiniyor. Birçoğu yakınlarını savaşta kaybetmiş ve kaçarak İstanbul'daki akrabalarının yanına gelmiş. Evleri bombalanan ailelerin, geriye dönme ihtimalleri sıfır. Bu yüzden İstanbul'da kendilerine bir düzen kurmak istiyorlar. Yaklaşık bir ay önce açılan bu lokantada, Arap yemeklerinin envai çeşidi var.

Yine Türkleri yakalamak için bir kenarda döner dönüyor ama onu gören kim? Lezzetli humus, çıtır çıtır felafel, Türk damak tadına girmek için sırada bekliyor. Lokantada çalışan Hanen Ahmed, kollarını ve bacaklarını kaybeden akrabalarını Hatay'da kampta bırakarak buraya geldiklerini söylüyor. Suriye'de on iki tane dairesi olan, Halep ve Şam'da ticaretle uğraşan Ahmed, şimdi bu küçük lokantada temizlik yapıyor.

ZAHTER VE ÇAY KİLİS'TEN

Bu küçük lokanta için tam bin lira kira veriyorlar. Üstelik dükkan sahibinin çıkardığı bin bir zorluğuna rağmen. Tüm yemekler, arkadaki mutfakta hazırlanıyor. Serviste biraz yavaşlar ama ürünler oldukça leziz. Arap yemekleri orijinal haliyle pişiriliyor. Çünkü bazı malzemeleri Kilis ve Hatay'dan gelenlerden sipariş veriyorlar.

HUMUS 3, DÖNER 2 TL

Tavuk salamı, zahter, çay ve kahve siparişle getirtilen malzemelerden bir kaçı. Tavuk şişi 4 liradan satarken, humus i şafak çin 3 TL, döner dürüm için 2 TL alıyorlar. Ayrıca Suriye'ye özgü ekmekleri de yine isteyen Suriyelilere satıyorlar. Buradan gelen para bir şekilde geçinmelerini sağlıyor. Akrabaları Ahmet Yaşçay 'On beş ay oldu geleli, şimdi düzen kurmak istiyorlar. Kendi yağlarında kavrulmaktan başka istedikleri bir şey yok ama müsaade etmiyorlar. Bazıları hala iş arıyor. İş bulanlara ise paraları ödenmiyor. Kadınlar da evlerde boncuk işleri yaparak geçinmeye çalışıyorlar' diyor.

Sokağa atacak değiliz

Savaştan kaçan Suriyelilerin mekanları öğlen vakitlerinde dolup taşıyor. Ailecek dükkanda çalışan göçmenlerin bazı akrabaları da sokaklarda kağıt topluyor. Küçücük dükkanlara ödedikleri fazla kiradan yakınan Yaşçay 'Akrabalarıma sahip çıktığım, onlara dükkan açmaları konusunda ön ayak olduğum için eleştiriliyorum. Ama benim yılmaya niyetim yok. Bu insanları sokağa atamayız' diyor.

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.