Süleyman Uludağ: Hakiki ilmin vatanı milleti olmaz

Süleyman Uludağ: Hakiki ilmin vatanı milleti olmaz

Uludağ, "Hadise göre ilim Müslümanın kaybettiği mal hükmündedir ve onu nerede bulursa oradan alır. Hakiki ilmin vatanı milleti olmaz." dedi.

Risale Haber - Elif Sönmezışık'ın haberi
 
Beyazıt Ramazan Sohbetleri'nde konuşan ilahiyatçı yazar Prof. Dr. Süleyman Uludağ, "Hadise göre ilim Müslümanın kaybettiği mal hükmündedir ve onu nerede bulursa oradan alır. Hakiki ilmin vatanı milleti olmaz." dedi.
 
Türkiye Diyanet Vakfı'nın organize ettiği ve İBB Kültür A.Ş.'nin katkılarıyla düzenlenen 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı, ziyaretçilerle dolup taşarken Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde yapılan ve Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği'nin (ESKADER) katkılarıyla organize edilen Beyazıt Ramazan Sohbetleri'nin on dördüncü günkü konuşmacısı ilahiyatçı yazar Prof. Dr. Süleyman Uludağ oldu.
 
KUR’ÂN ÖNCE HAFIZALARA YAZILDI
Sohbetinde kitabın tarihçesini özetleyerek Osmanlı’dan sonra yaşanan sancılı dönüşümde toplumumuzla kitap ilişkisinin seyrine dair değerlendirmeler sunan Prof. Dr. Süleyman Uludağ, dinleyicilerin sorularını cevapladı.   Takdimini 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı Basın Danışmanı ve ESKADER Genel Sekreteri Elif Sönmezışık'ın yaptığı programda; kendi örfümüzde, geleneklerimizde ve tarihimizde kitap ve onunla ilişkili malzemelerin son derece değerli olduğunu anlatan Süleyman Uludağ, Ku’ân’ın Pygamber Efendimiz zamanında nasıl kitaba dönüşmeye başladığını saflarıyla aktardı. “Kur’ân önce hafızalara yazıldı. Hz. Osman zamanında kâğıtlara yazılarak bildiğimiz Mushaf ortaya çıktı.” diyen Uludağ, Peygamber Efendimiz döneminde, kitap yazma malzemeleri gelişmemiş olduğundan dolayısıyla Kur’ân’ı Kerim ile hadislerin karıştırılmaması için Ashab’ın hadislerini yazmasını yasakladığını, bu yasağın tehlike ortaya kalkıncaya dek sürdüğünü ifade etti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
 
KÂĞIDA HÜRMET EDİLEN ZAMANLAR
 
“Bizim yetiştiğimiz zamanda kâğıda hürmet edilir, yerde ise yüksek bir yere kaldırılır, üzerine ayak basılmasını istemezlerdi. Çünkü kâğıt Kur’ân’ın ve dinî ilimler ilerin yanında ihtiyaç duyduğumuz ilimlerin yazıldığı, muhafaza edildiği önemli bir malzemeydi. Şimdiki nesillerin bunu anlamaması kâğıdın artık her yerde ve her işte kullanılıyor olmasından. Artık kâğıda hürmet edilmiyor. Bizim medeniyetimizde yazılmış kitapların devamında Siyer-i Nebi, hadis, tefsir, fıkıh, tasavvuf, ahlak gibi yüzlerce ilimler ortaya çıktı. Diğer taraftan Müslüman olmayanlardan yapılan kitap tercümeleri de bunları izledi. Eski Yunan, Roma, Bizans, Eski Sasani, Hint gibi kültürlerden yapılan tercümelerle Müslümanların kütüphaneleri zenginleşti. Bağdat, Endülüs, Kahire, Şam gibi beldelerde çok büyük kütüphaneler meydana geldi. Yazı da buna mukabil gelişme gösterdi ve hüsn-i hat dediğimiz yazı bir sanat haline geldi. Bu yazıların süslenmesi de ayrı bir zenginlik oluşturdu. Bu sanatlarla el yazması birçok kitap yazıldı, çoğaltıldı. Başta Kur’an ve hadisler olmak üzere özellikle tasaffufî kitaplar bu yolla çoğaltılıyordu. Matbaa ile de yayılma devam etti.”
 
DEDİKODU YAPMAK YERİNE KİTAP OKUMAK
 
Allah tarafından peygamberleri vasıtasıyla insanlığa gönderilmiş kitaplara dair de bir değerlendirme sunan Prof. Dr. Süleyman Uludağ, geçmişimizdeki kitap okuma geleneğine dair bilgiler aktardı. Kendi çocukluğundan edindiği izlenimlerden yola çıkarak “Kırsal bölgelerde kış gecelerinde dedikodu yapmak yerine kitap okumak tercih edilirdi. Kur’ân başta olmak üzere, Siretü’n-Nebî kitabı ile cenknameler okunurdu. Okuma yazma bilmeseler de dinleyerek yazılanları öğrenenler çoktu.” diyen Uludağ,  kitabın evden eve gezerek büyük bir ilgi gösterildiğini anlattı. Dini literatüre ait birçok kitabın bu şekilde okunduğuna dikkat çeken Süleyman Uludağ, köylerimizin kültürünün bu kitaplara dayandığını, kitabî bilgilere saygı gösterildiğini ifade etti. “Buna rağmen bizim kitap tarihimizde zayi olan birçok kitap var. Kitap yakma olaylarının en önemlileri biri Moğol istilası neticesinde büyük ve zengin kütüphanemizin yakılması ve Dicle Nehri’ne atılmasıdır. İkincisi Endülüs’teki büyük kütüphaneler Katolik hıristiyanlar tarafından yakılıp yağmalandı. Bunlar birer kitap afatıdır.” diyen Uludağ, cahil mutaassıpların da bazı kitapların yakışması için fetva vererek yok ettiklerini, buna Gazali’nin kitaplarının da dâhil olduğunu, buna seyrek de olsa rastlandığını belirtti.
 
İSTANBUL YAZMA ESERLERDE ZİRVE
 
Tarihimizde birçok önde gelen ismin şahsen kütüphane kurarak topluma kazandırdıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Süleymaniye Kütüphanesi’nin yazma eserlerin sayısı bakımında dünyanın zirvesi olduğunu, diğer kütüphanelerdeki eserlerle birlikte ulaşılmaz bir sayıyı ihtiva ettiğini belirtti. Araştırmacıların bilgi akışından faydalandığı İstanbul kütüphaneleri başta olmak üzere yazma eserler vasıtası ile dünya literatürüne kazandırıldığını vurgulayan Uludağ, ilminden istifade ettiği hocalarından ve hatıralarından, öğrencilik döneminde sahaflara olan rağbetten ve kütüphanesine kazandırdığı kitaplardan kısaca bahsetti. İstanbul’da üç türlü kitabın üç türlü mekânda satılmasının medeniyet tarihimiz açısında önemli olduğunu ifade eden Süleyman Uludağ, Beyoğlu, Sahaflar Çarşısı ve Cağaloğlu’nun bu merkezleri teşkil ettiğini Beyoğlu’nun Batı’yı, Sahafların Doğu ve İslam coğrafyasını, Cağaloğlu’nun da iki cephenin sentezini temsil ettiğini söyledi. Hadise göre ilmin bir Müslümanın kaybettiği mal hükmünde olduğuna vurgu yapan Uludağ, “Onu nerede bulursa oradan alır. Hakiki ilmin vatanı milleti olmaz.” dedi ve internetin bilgi ve ilim çoğalmasını kolaylaştırmasına rağmen, kitabın devamlılığını olumsuz etkilediğini sözlerine ekledi.
 
ESKADER Kurucu Başkanı edebiyatçı yazar Mehmet Nuri Yardım, Prof. Dr. Süleyman Uludağ’ın Mahir İz, Nihat Sami Banarlı, Hilmi Ziya Ülken, Muhammed Hamîdullah, Zeki Velîdî Togan, Nurettin Topçu gibi isimlerle olan hatıralarını yazmasının son derece önemli olduğunu dile getirerek bunun tarihe not düşmek adına anlamlı olacağını kaydetti.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.