Sudan meseleler ve Sudan meselesi

Dünya Su Forumunun protesto edildiği mitinge rast gelmiştim. Kadıköy'den vapurla Avrupa yakasına geçiyordum. Sanki bir geçit töreni gibi muhtelif gruplar kendi gruplarını temsil eden bayraklarıyla dizilmiş “Su hayattır, satılamaz” yazan dövizler taşıyorlardı.

Haksız değiller diye düşündüm. Suyun metalaşması şüphesiz başta bizi etkileyecekti. Üstelik metalaşan her şey hakkında doğal söz sahibi G-4,5,6,7,8,9,10... ülkelerinin muhtemel menfaat çatışmalarının şiddete meydan açacağını su götürmez bir gerçeklik...

Toplum ve devletin temayüllerinin çatışması halinde nasıl yapılmalıydı ki toplum vicdanının baskın çıkması sağlanmalıydı?
Çünkü biliyoruz ki sürekli devletler liginde bir şeyler sıralamasında ilk bilmem kaç ülkeden biri olma çabasındayız devlet olarak. Farkında olmadan terfi etme umuduyla her ayak işine atlayan ofisboy durumuna düşüyoruz. Ayak işlerinin tamamını yapıyoruz ama bizden başka herkes ofisboy olduğumuzun farkında ve terfi etme hevesimizle dalga geçiyorlar.

Oysa toplum vicdanı listelerle ilgilenmez, karar vermesi doğru ya da yanlış olmakla ilgilidir. Farkındalıkla direkt ilgili olduğu söylenemese de toplum suyun değerli ve tüm insanların ortak malı olduğu konusunda hemfikirdir. Tüm toplumlar ortak malların paylaşımı konusunda vicdanen aynı kanıdadır: Herkesin malıysa herkes eşit derecede istifade edebilmeli. Fakat su metalaştığında, dünyadaki meta birkiminin üzerinde söz sahibi olanların mülkiyetine geçecek ve dünyada yoksul kontejanında yaşayanlar sudan bile mahrum kalabilecekler. Ya da su, devletlerin derinlerinden gelen savaş taleplerinin gerçekleşmesi için kullanılabilecektir.

İnsanların yaşamak için ihtiyaç duyduğu su, savaş ve dolayısıyla ölümlerle dünyanın dengesini bozabilecektir. Bilinir ki insan aç yaşayabilir fakat susuz yaşayamaz. Dünyadaki açlığın ne denli büyük ve karmaşık bir sorun haline geldiği göz önüne alındığında susuzluğun ve suyun aşırı değer kazanmasının insanları ne hale getireceği konusunda fikir sahibi olabilinir.
Kapitalist sistemde aşırı değer kazanması dediğimizde güncel örnekler bu konuda dehşete düşmemiz için yeterlidir. Petrol ve doların değeri uğruna yapılan ve insaniyeti değersizleştiren savaşların iyi birer kurguyla sahnelendiği çağımızda suyun meta olması halinde değeri serbest piyasanın diktatörleri tarafından spekülate edilebilecek ve bu uğurda insanlar, toplumlar hatta devletler feda edebilecektir.

Devletlerin suyun değerini koruma adına bir irade göstermelerini beklemek safdillik olacaktır. Dünya siyaseti doğuştan ya da sonradan “seçkin” insanların elindedir. Seçkinlik durumnun muhafazası her zaman öncelik  olagelmiştir. Dolayısıyla seçkin insanlardan seçkin olmayanların hayatlarını öncelikleri arasına almalarını beklemek fazlasıyla iyi niyetlilik olur.
Bu durumda toplumsal vicdan* ve toplumsal tepki** kullanılmalıdır. Toplumsal vicdan eşitsizliği kabullenemez. Tek yapılması gereken sistem*** tarafından yürütülen unutturma(gafilleştirme) politikasının**** işlemesine engel olmaktır.
Toplumsal tepki ise vicdanların uyandırılmasıyla birikecek enerjinin doğru yönlendirilmesiyle olacaktır. Şiddet bu noktada seçenek olmaktan çıkarılırsa vandalizm önlenecek dolayısıyla enerji israfı olmayacaktır. Şayet israf edilmezse toplumun enerjisi güncel siyaseti yönlendirecek kadar etkilidir.
(...)
Toplumsal vicdanın siyasetçilerle göz ardı edildiği bir diğer mevzu Sudan Devlet Başkanı El Beşir konusunda T.C. nin gösterdiği tavırdır. Kamuoyunda soykırım yapan bir devlet adamı olduğu bilinen bir devlet başkanına uluslarası diplomaside itibar kazandırmak ancak bizim devletimizce yapılabilecek bir hareket ve toplumuna hakaretttir. Suçu uluslararası yargıca sabit görülmüş, tutuklama kararı çıkarılmış bir devletlüye daha mesafeli davranılmalıydı en azından.

Tabii ki bu tavrı yadırgamıyoruz, devlet için kurşun sıkanın da yiyenin de muteber olduğu topraklarda yaşıyoruz. Üstelik söz konusu soykırım Hristiyan veya gayri müslimlere yapılmıştı. O kadar da abartmaya gerek yoktu. T.C.nin diplomatik duruşu bu mesajı okuttu bana. Sakin kafayla düşündüğümde sindiremiyorum. Hazmedebilen  lütfen formülünü söylesin. Soykırımın Müslümanı Hristiyanı mı olur? Hem bir insan, müslüman nasıl olur da öyle bir sınıflandırmayta müsamaha ile bakabilir? El Beşir'in yaptığı zulümdür, insanlık suçudur. Zulme karşı sükut zulümdür. Bu islami bir kaidedir. El Beşir'in Müslüman olmasından dolayı içinde biraz da olsa sempati besleyenler onun tüm katline ortaktır.
***
Görüldüğü üzere dış politikada ofisboyluktan ne yaptığını bilmemezliğe, kabilecilikten Kasımpaşalılığa savrulan bir grafik izliyoruz. Lafa gelince mangalda kül bırakmayayıp, T.C. bölgesinde jeostratejik öneme sahip bir devlettir, dünya jandarmasının yanında korucusudur, diyoruz. Yer yer ezilmişlikle, yer yer bilinçsizlik; kimi zaman ırkçılık, ötekicileştircilik, kimi zamansa kabadayılıkla toplumsal vicdanı göz önünden çekiyor, unutuyoruz, unutturuluyor.

Tüm bu yaşananların aktörleri ve senaristleri ise bize gazete köşelerinden, devlet dairelerinin üst katlarından bakıyorlar. Seçkinliklerinin anlamı üzerine entelektüel tartışmalar yapıyorlar. Bizse önce devlet demenin rahatlığıyla toplumsal vicdanı toplumsal şuura feda ediyoruz.

Tanım sözlüğü

Toplumsal vicdan: Toplumun ortak ahlak kuralları çerçevesinde yapıldığında utandığı şeylerin yapılması halinde sorumluluk hissedip, ahlak kurallarının işlemesi için oluşturduğu toplumsal otokontrol sistemlerinin tümü.
Toplumsal tepki: Toplumsal vicdanın çalışması halinde kitlesel olarak devlet ya da bir başka yapılanmanın çarklarını durduracak girişim.
Sistem: Müesses nizam. Devleti her daim haklı çıkarmak üzere kurulmuş nizam, düzen.
Gaflet projesi: Toplumsal vicdanın uyanmaması için yapılan reality şovlardan, günlük siyasi polemiklere kadar sistemin ürettiği tüm toplumu oyalamaya yönelik faaliyetler. Yasaklar da bu başlığa dahil edilebilir. FSA

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.