Suâller-Cevaplar

Suâl: Risale-i Nur’da ‘kitap’ tabirinden anlaşılan nedir?

Cevap: Şu kitab-ı kebîr-i kâinat bin bir ism-i İlâhî’nin âyinesi ve cismânî haşrin bir nümûnesidir. Peygamberler ve has evliyâlar (verâset sırrına girenler) kevn/mükevvenât/âlem hakîkatına bu gözle bakarlar. Ulûhiyyet ve Rubûbiyyetin tezâhürü olarak görürler.

Kitap tâbiri, Risale-i Nur’un pek çok yerinde zikredilmektedir. Bu tâbiri anlamak için zahirî/batınî duygularla birlikte latîfeleri de çalıştırmak gerekir. Bediüzzaman bu kelimeyi Kur’ân’dan almıştır. Çünkü Kur’ân, şu kâinâtı Levh-i Mahfûz’da yazılmış bir kitap olarak kabul eder. Kâinâtın şu mevcut durumunu da onun mücessem bir kopyası olarak nazara verir. Ancak, Üstad Nursî; Levh-i Mahfûzdaki kitâbı, “ilim kitâbı”, kâinât denilen şu mücessem kitâbı da “kudret kitâbı” şeklinde nitelendirir.

 

Öyle ise, şu kâinat kitabı bir yönüyle cismânî haşrin binlerce  örneklerini ortaya koyar.

Önemli olan, İlâhî isimlerin ve Rabbânî sıfatların muammasını çözmek ve anlamak adına böyle anlamlı bir kitabı doğru okuyabilmektir. Ne mutlu bu gözle bakabilenlere!

 

Suâl: Arş-ı A’zam da Resûl-i Ekrem (s.a.v)’in nurundan mı yaratılmıştır?

Cevap: Evet, tüm mevcûdât O’nun nurundan yaratıldığı gibi, Arş-ı A’zam da O’nun nûrundan yaratılmıştır.

 

Suâl: Arş-ı A’zam, Hz. Muhammed (a.s.m)’in hangi latîfesinden yaratılmıştır?

Cevap: Kalp latîfesinden yaratılmıştır. Çünkü insandaki kalp, Arş’ın bir örneğidir. Arş-ı A’zam ise; Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın isimlerinin karışımıdır. Cenâb-ı Hak, Rahmân ismiyle Arş üzerinde tecellî etmektedir.

 

Suâl: Peki Efendimiz (a.s.m) üzerindeki tecellîsine nasıl bakabiliriz?

Cevap: Cenâb-ı Hak, nasıl ki kâinat ağacının çekirdeği hükmünde olan Resû-i Ekrem (s.a.v)’in nûrundan maddeten ve mânen bu kânatı yaratmış ve yine  mübârek cesedine bu âlemin özetini koymuştur.  Yine en evvel O mübârek Zâtın nûrunu binbir esmâ ve sıfâtına en mükemmel ayine yapmıştır. Demek Resûlullah (s.a.v) maddeten bütün kâinâtın mebde’ ve müntehâsı olduğu gibi; mânen de bütün esmâ ve sıfâta en mükemmel ayna olmuştur. Vücûp âlemi denilen İlâhî isimlerin en güzel  yansıtıcısı olduğu gibi; hem imkân âlemi, hem de vücûp âlemini keşfedip anlayabilecek en mükemmel ve gelişmiş alet ve cihazları da O mümtaz şahsiyette (s.a.v) toplamıştır.

İsimlerin tecellîleri farklı boyutlarda gerçekleşmektedir.

Meselâ: Hz. Cebrâil’de, Alîm ve Hakîm isimleri ağırlıktadır.

Hz. İsrâfil’de, Hayy ismi hâkimdir.

Haz. Mikâil’de Rezzâk ismi, Hz. Azrâil’de Kahhâr ve Mümît isimleri hâkimdir.

 

Bu isimler, a’zamlık mertebesinde onlarda tecellî etmiştir. Diğer isimler ise o isimlerin içinde bulunurlar.

 

Âlemin çekirdeği olan Nûr-u Muhammedî (a.s.m)’da ve mübârek cesedinde ise, bütün esmâ, en üst seviyede (a’zamlık mertebesinde) tecelli etmiştir.

 

İşte bütün esmânın birden aynı noktada ve şahısta/ruhta/cisimde tecellî etmesine “Tecelliyât-ı Zâtiyye” veya “Tecelliyât-ı Ehadiyyet” denir.

 

Suâl: Hep Nûr-u Muhammedî tâbirini kullandınız. Öyle ise, Nûr-u Muhammedî ne demektir?

Cevap: Bütün akıllar toplanıp bir araya gelseler ve tek bir akıl olsalar, bu nûrun hakîkatını tam olarak anlayamazlar.

Bununla birlikte şu kâinâta dikkatle bakılırsa, bir ağaç şeklinde yaratıldığı anlaşılır. Öyle ise, bu ağacın bir meyvesi, bir de çekirdeği olacaktır.

İşte bu ağacın çekirdeği, Nûr-u Muhammedîdir. Meyvesi ise, iftihar tablosu Zât-ı Ekrem (a.s.m)’dır.

Nûr-u Muhammedî (a.s.m), Resûl-i Ekrem (s.a.v)’in risâletinin hakîkatidir.

“Nûr-u Muhammedî”, “Rûhâniyyet-i Muhammediyye” ve “Hakîkat-ı Muhammediyye” aynı anlamları ifade etmektedir. Mi’râc ise, mebde’ ile müntehâ arasındaki çizginin/münasebetin bir sûretidir.

 

Rûh-u Muhammedî dışındaki varlıkların aynaları/yansımaları ise eksik/yetersiz olduğu için Esmâ ve Sıfâtı-ı İlâhiyeyi tam olarak göstermeleri ve yansıtmaları mümkün değildir.

Üstad Bedîüzzaman, bu yüksek hakîkati Mi’râc Risalesinde örnekler vererek açıklamaktadır. Müracaat edilsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.