Sözün güzelliği

Söz sahibinin aynasıdır. Kalbinin içindekileri dışa yansıtır. Söz ağızdan çıktı mı geri alması çok zor. Yaydan çıkan okun geri dönememesi gibi. Aslında her söz bir sırlıdır. Söylemeden önce iyice düşünüp taşınıp söylemeli. Karşıdaki insanları kırar mı, üzer mi, öldürür mü yoksa sevindirir mi, mutlu mu eder diye iyice hesap etmeli sırrına vakıf olup öyle söylemeli ya da sükût etmeli. “Söz gümüş ise, sükût altındır” der atalarımız. Bu cümle, ardında büyük bir birikimin sırrını taşır.

Geçenlerde sokakta küfreden bir çocuğa rastladığımda hemen “Bana dilini satar mısın?” diye bir teklifte bulunmuştum. Çocuk, sanki dilini neşterle kesip almışım gibi şaşkına dönmüş, bana söyleyecek bir söz bulamamıştı. Biraz daha ileri giderek “Senin dilin kaç para eder? Bir değer biç bakalım.” dediğimde daha da şaşırmıştı. Tabi hiç beklemediği bir şey. “O zaman değer bile biçemediğin çok kıymetli dilini kıymetsiz sözler için harcama” tavsiyesinde bulunmuştum.

İnsan ağzından çıkan sözden neticeleri itibariyle hem dünyada, hem de ahirette sorumludur. Dünyada, bir söz, başkalarını zarara uğratmışsa, incitmişse, ağlatmışsa hesaba çekilir, mutlu etmişse aynı surette taltif görür. Yeryüzünde yapılan işlerin ve söylenen sözlerin mahsulâtı, öbür dünyadaki mahzenlere doğru akar ve orada birikir. Dünyada peşin karşılıkları görülen iş ve sözlerin işi bitmiş, dosyaları kapanmış değildir. Bunlar ahirette de karşımıza çıkacaktır, çünkü hep kayıt altına alınıyor, uygun mahzenlerde biriktiriliyor.

Ağızdan çıkan ve hava dalgaları aracılığı ile dolaşıma giren her bir güzel veya çirkin sözün nasıl meyveler verdiğini, ahiret mahzenlerinde nasıl biriktirildiğini (31. Söz, s. 533) Said Nursi şöyle izah ediyor:

"Havâî bir Elhamdülillâh kelimem nasıl mücessem bir meyve-i Cennet olur?"

“Çünkü, sen gündüz uyanık iken güzel bir söz söylersin; bâzan rüyâda güzel bir elma şeklinde yersin. Gündüz çirkin bir sözün, gecede acı bir şey sûretinde yutarsın. Bir gıybet etsen, murdar bir et sûretinde sana yedirirler. Öyle ise, şu dünya uykusunda söylediğin güzel sözlerin ve çirkin sözlerin, meyveler sûretinde uyanık âlemi olan âlem-i âhirette yersin ve yemesini istib'âd (akıldan uzak) etmemelisin.”

Siyasi, dini ve sosyal hayatın bulandırıldığı şu günlerde ne kadar çok hatalar, kızgınlıklar, kırgınlıklar, haksızlık yapılıyor ve çirkin sözler söyleniyor. Bin düşünüp bir söylenmesi gereken hassas bir dönemden geçiyoruz. Allah’ı gücendirdik, rahmet kapılarını kapattık. En bereketli geçmesi gereken mevsimleri kupkuru geçirdik. Dünyada peşin peşin maddi-manevi çöküntünün yanında kuraklık gibi umumi musibetlerin celbine de vesile olduk. Bunun ahiretteki faturasının daha da ağır olacağı muhakkaktır, Allah korusun.

Temsil sıfatı olanların sözleri çok daha hassastır. Söylenen yanlış bir söz, tarihin ve siyasetin seyrini değiştirebilir, çok ağır hukuki sonuçlar doğurabilir, cinayetlerin veballerini üzerlerine alabilirler.

Tövbe kapısı her zaman açıktır. Sözün de güzeli makbuldür. Güzel söz, sadakadır, neşedir, sevinçtir, manevi değeri büyük bir güzelliktir, bir manada çirkin şeyleri temizlemektir.

Şaşkın çocuklar gibi olmaya, inşikaklara sebep olmaya, büyük büyük veballer almaya gerek var mı? Şimdi kırgınlıkları tamir etme, ittifak ve muhabbet zamanı. Sözün güzelini söyleme, gönülleri birleştirme ve dillerimize gerçek değerini kazandırma zamanı.   

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.