Sosyal gelişim-3

Çocuğun sosyal gelişiminde anne ve babaya düşen sorumluluklar:

B-dini sorumluluklar:

Anne-babalık rastgele olduğumuz bir şey değildir. Çocuklarımızın bizlere bahşedilmesiyle verilmiş bir özelliktir. Anne baba olmak, yapmamız gereken bir görevdir. Anne babalık bir davranış gerektirir. Çocuğumuza saygı, sevgi, dürüstlük, yaşam ve İslamiyet’le ilgili neler öğrenmesi gerektiğinin karar verilmesidir.

Anne, babalık çocuklarımızın kişiliklerini oluştururken yardım etmek demektir. Çocuklarımızı dini bilgilerin öğretilmesinde rehberlik etmektir. İslami şuurunun oluşturulması ve yaşanmasında örnek olmak demektir.
Çocuklarımızın zihninde nasıl bir anne-baba modeliyiz? Çocuklarımıza vermek istediklerimizle yaşantımız bağdaşıyor mu? Çocuklarımızı nasıl görmek istiyoruz, bizler neler yapıyoruz? İyi bir Müslüman olarak çocuklarımıza örnek olabiliyor muyuz? Çocuklarımıza yeterli İslami eğitim verebiliyor muyuz? Gibi daha birçok soru sıralanabilir.

Sizler bu soruları nasıl cevap verirsiniz bilemiyorum ama herhalde anne babalık günlük yoğun işlerimizin arasında ikinci sırada yer alıyor. İşi, evi, arabası ve giyim kuşamı için çok zaman harcayan anne babaya, çocuğun için ne yaptın denildiğinde söyleyecek fazla bir şey bulamıyor. Veya onun için alış veriş yaptım, dershaneye yazdırdım, bilgisayar aldım… Vb maddi ihtiyaçlarını karşılamaktan bahsediyor.
Hani aklın, ruhun, kalbin gıdası olan manevi ihtiyaçlar? Onlar öncelikli ihtiyaçlarımızın belki en alt maddelerinde yazılı.

Çocuklarımızın sosyal gelişimlerini desteklemek, onların kendisine, çevresine, vatanına, milletine faydalı olabilmesi için dini sorumluluklarımız nelerdir? Çocuklarımıza dini bilgileri nasıl öğretmeliyiz? Dinimizi nasıl sevdirmeliyiz? Sorularına cevaplar aramalıyız.

Bunun içinde öncelikli olarak çocuklarımıza karşı dini sorumluluklarımız:
1-Davranışlarımızla örnek olmak:
Çoğu zaman davranışlar sözlerden daha etkilidir. Kendimiz, hal ve hareketlerimizle güzelliklere örnek olursak yarı yarıya başarmış oluruz.
Her çocuk temiz duygularla ve İslam fıtratı üzerine doğmuştur. Onu Allaha itaatkâr veya isyankâr, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapan anne-babasıdır.
Bizler nasıl yaşarsak çocuklarımızda öyle yaşar. Ancak verdiğimiz kadarını çocuğumuzdan alabiliriz. Daha fazla istemeye de hakkımız yoktur.
Öyleyse çocuklarımıza İslamiyeti anlama ve yaşama hususunda örnek model olmalıyız. Dini bilgileri öğrenme ve yaşamına geçirmesinde destek olmalıyız. Yaşantımız ve çocuklarımızdan beklentilerimizde tutarlı olmalıyız.

2- Ortam hazırlamak:
Birçok anne baba iman ve kuran hizmetinde pek çok çocuğa ve gence faydalı olurken, bazılarının imanlarına kurtarma ve kuvvetlendirme de vesile olurken kendi çocukları için bir şey yapamadıklarını görüyoruz. Veya evin dışında iman ve Kur’an hizmeti ile uğraşırken evin içinin ihmal edildiği de oluyor.
Bir atasözümüz vardır. Mum dibini aydınlatmaz diye. Mademki çocuklarımıza yeterli dini eğitimi veremiyoruz, o eğitimi alabilecek ortamlar hazırlamalıyız. Veya hazır ortamlara göndermeliyiz. Çocuklarımız yaşıtlarının bulunduğu ortamlardaki birliktelikten daha çok mutlu olurlar. Yaşıtları ile arkadaş olma, öğrendiklerini müzakere etme ve paylaşma imkânı bulurlar. Yaşıtlarının gittiği sohbet toplantılarına gönderebiliriz.
Babalar da erkek çocuklarına yanına alıp cemaatle namaz kılmak için camiye götürebilirler.
Mutlaka haftada bir çocuklarımızla dini ve imani konuları konuşup müzakere edebileceğimiz bir saatimiz olmalıdır. O ortamda katılanlara konuşma, duygu ve düşüncelerini aktarma imkânı verilmelidir.
Dini konuların öğrenilmesi ve yaşantıya geçirilmesinin kolaylaştırılması ve destek olunması bakımından ‘aile meşvereti’ sistemi uygulamaya konulmalıdır. Bu sistemde herkes söz sahibi olmalı ve kararlar ortak alınmalıdır. Emir ve dikte yapılarak çocukların dini vazifelerinin yerine getirmeleri istenilmemelidir.

3-Çocuğun güzel davranışlarına takdir ve teşvik etmek:
Öncelikli olarak güzel davranışlar çocuğa öğretilmelidir. Öğretme sırasında ses tonu alçak olmalıdır. Emir cümleleri kullanılmamalıdır. Cümleler anlaşılır ve basit olmalıdır. Yüz jest ve mimikler yumuşak ve güler yüzlü olunmalıdır.
Çocuklara öncelikli olarak imani konular anlatılmalı, sonra namaz kılma, oruç tutma, Kur’an-ı Kerim öğrenmesi ve okuması teşvik edilmelidir.
Ailenin evde birlikte olduğu vakitlerde ailece cemaatle namaz kılarak çocuk namaz kılmaya teşvik edilmelidir. Çocuk namaz kıldıkça namaza teşvik için takdir anlamında çocuk maddi veya manevi ödüllendirilmelidir. Maddi ödüller çocuğun eğitimine yönelik olmalıdır. Ör: İstediği bir kitabı almak gibi. Manevi ödüller; öpmek, sevmek, onunla oyun oynamak, zaman ayırmak gibi olmalıdır.
Çocuk oruç tuttuğu günlerde kendisine özel iftarlık alması için belli bir miktar para verilerek tekrar oruç tutmaya teşvik edilmelidir. Çocukluğumuzda bizlere verilen ramazan harçlıklarıyla aldığımız iftarlıklarla orucumuzu açtığımız günlerimiz çok olmuştur.
Mümkünse çocuklar Okul öncesi dönemde Kur’an-ı Kerim öğretilmelidir. Bu yaşta mümkün olamadı ise İlköğretimin birinci kademesinde Kur’an-ı Kerim öğrenme tamamlanmalıdır. Ağaç yaşken eğilir atasözünden yola çıkarak 10 yaşına girmiş bir çocuğun dini bilgileri öğrenmiş, emir ve yasakları kavramış ve yaşantısını geçirmiş olması gerekiyor.

4- Dini bilgileri sevdirilerek öğretmek:
Yapılan araştırmalar da çocuğun iki yaşında din kavramı ile tanıştığı, iki yaşından sonra Nasıl? Neden? Sorularıyla her şeyin aslını ve yaratıcı gücün mahiyetini araştırdığını ortaya çıkarmıştır.
Çocukların sorularına doğru, fakat yaşlarına uygun cevap verilmelidir. Çocuklara detay açıklamaktan kaçınılmalıdır. Detayın içinde boğulup, kafaları daha da karışırken korkabilirler.
Ör: Biz Allahı niçin göremiyoruz diye sorduklarında, Çocuğumuzu Allaha anlatırken O çok büyüktür biz ona göremeyiz dersek ‘büyüklük’ kavramı çocuğa korkutabilir. Onun yerine bizim gözlerimiz küçük olduğu için biz Allahı göremiyoruz dememiz okul öncesi yaştaki çocuklar için yeterlidir.
Peygamber efendimizin hayatı, diğer peygamberlerin hayatı ve İslam büyüklerinin hayatlarına okumalarına teşvik etmek ve okumalarına sağlamak o zatlara muhabbet duymaları, dinimizin emir ve yasaklarını alıştırmamız konusunda kolaylık sağlar. Dini kıssa ve hikâyelerde çocuklarımızın dine ısınması ve sevmesinde etkilidir.

Annelerin kız çocuklarına, babaların erkek çocuklarına kendi gittikleri İman ve Kur’an sohbetine götürmeleri, bir takım olayları paylaşmaları çocukların bedensel, duygusal, psikolojik ve sosyal gelişimlerinde olumlu katkı yaparken dini konularda şuurlanmasına da vesile olur.
Kesinlikle Allahtan ve dini motiflerden korkutarak çocuklarımızı dinimizi sevdiremeyiz. Ör: Çocuk namaz kılmak istemediğinde namaz kılmazsan Allah seni cehenneminde yakar, yalan söylediğinde Allah taş eder gibi yanlış cümleler kullandığımızda çocuklarımızı dinimizden soğutabiliriz. Ayrıca çocukların ruhsal yapılarına da olumsuz etkiler.

Devamlı güzel örnekler verilmelidir. Namaz kılarsan, yalan söylemezsen, oruç tutarsan, Kur’an okursan Allah seni cennetiyle mükâfatlandıracak diyerek cennetin güzellikleri anlatılarak dini motifler sevdirilmelidir.
Allahtan bahsederken, Allahın tüm çocukları sevdiği ifade edilmeli, Allah sevgisi üzerinde durulmalıdır. Allah sevgisini kalbinde, ruhunda, aklında hisseden çocuk, sevdiği Zatın emir ve yasaklarını uymada hassasiyet gösterir, yaşantısı ile başkalarına da örnek olur.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar