Sorgulamak

İnsan sorgular, kendisine verilen akıl sorgulamaya kabildir. Sorguladıkça yeni sorular çıkar karşısına ve sorgulamaya devam eder. Sorgucu olan ehli-fen asrında mukni cevaplar veren Risale-i Nurlar lazımdır. Evet, insan sorgular kâinatı, Rabbi, peygamberi… Hazreti İbrahim gibi…

Eskiden dalaletler cehaletten gelirdi. Bunun yok edilmesi kolaydı. Zaten binden bir bulunurdu. Binden biri ise ancak ikna olurdu. Çünkü bildiklerini sanan cehli mutlaktaki varlıklardı. Bildiklerini sanan insanlar öğrenmeye karşı müstağni cahil insanların daniskasıdır. Cahil vardır ’’cahilim’’der… İlme açıktır. Bilmediğini bilir. Ama cahil vardır ki bildiğini zanneder. Kalbini, gözlerini, kulaklarını küfürle mühürletmiştir. Fakat şimdi dalaletler fen ve felsefeden geliyor. Kendilerince ilmi dayanakları var. Onların örümcek ağından daha zayıf dayanaklarını çürütmek için ispat ve delil metodunu kullanmak lazım. İddialar delillerde çürütülür…

Bu asır batıl iddiaların doruğa çıktığı bir asır. O zaman bu asrın müceddidi bürhanlarla cevap verecek. Delillerle aklı nurlandıracak kalbi mutmain edecek… Yoksa imanımız taklidi bir imandan ibaret kalır. Taklidi iman oturmamış imandır. Ne kalpte ne akılda hakkıyla oturmamıştır. En küçük bir taarruzda yıkılmaya mahkûmdur. Oysaki tahkiki imanda araştırıp sorgulayarak kazanılan imana ordular tehacüm etse, bir halt edemezler… “Ne yani Allah’ın varlığını mı sorgulayacağız’’ diye bir sual gelebilir. Bu soruya verilecek en güzel cevap şudur. “Hayır imanımızı sorgulayacağız’’…

Eğer küfür kokan sözleri işitip cevap veremezsek sükût ederek tasdik etmiş olmaz mıyız? Ve yahutta şüpheye düşmez miyiz? Ve yahutta aklımıza kalbimize fenler tarafından konulan şüphelere cevap veremeyeceksek imanımız ne kadar kuvvetli? Risale-i Nur akıldaki, kalpteki şüpheleri alıp götüren şiddetli bir rüzgâr gibidir… O rüzgâra karşı müstağni kalmak, kendi üflemesine itimat etmek…

Ve Risale-i Nur bir kere okunup anlaşılacak eserler değildir. Çünkü ilimdir. Aklı doyurur. Marifettir, ibadettir tefekkürdür ve dördüne de her daim ihtiyaç vardır. Her bir insan bir âlem ve her bir gün bir âlem. Bu yüzden her gün yeni âlemi başlar ve yeni sorular şüpheler vesveseler, ruh darlıkları… Bu yüzden her günü nurlandırmak lazım… “zamanında çok okudum. İstifade ettim, şüphelerim bitti’’ demekle iş bitmiyor. Her âlem sorularla sorgularla dolu... Hakikat denizine dalıp şüphelerden kurtulmak varken, nefsimizin sorguları içinde boğulmak neden?

Ayrıca, malumunuz üzere yanlış anlaşılmasın. Din ilme karşı değil. Fakat dinle barışmayan hikmet, dini ilme zıt buluyor. Ve küfür karanlığına mahkûm zulmetli münevverler kendilerini bilim adamı zanneden mezarı müteharriklerin, tabiata rablik verip buna ilim diyenlerin, sebeplere perestiş edip bunun adını da ilim diye koyanın, ilmi dinde yer almaz. Alamaz! “İlim Çin’de de olsa gidiniz’’ diyen bir zatın ümmetiyiz. İlayı kelimatullahın maddeten ilerlemeye bağlı olduğunu söyleyen bir Üstadın talebeleriyiz. Her bir peygamber bir san’atta pir…

“Elbette nev-i beşer, ahir vakitte ulum ve fünuna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir."(sözler239)

Anlaşıldığı üzere din ilme zıt değil aksine… O zaman ‘’halıkımızı bize tanıttırmayan muallimlere’’lere karşın biz Halıkımızı fenlerden soracağız. Mana-i ismiyle öğretilen her ilmi mana-i harfiyle öğreneceğiz. “Ne güzeldir” diyen her söze karşın’’ne güzel yaratılmıştır’’diyeceğiz… İlme din namıma karşı çıkanlara;

“Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder” diyeceğiz…

Fen namına sorulan küfri suallerin cevabını Risale-i Nur’dan vereceğiz… Kalbimize ve aklımıza bir şüphemi takıldı? Hemen nurlardan cevap arayacağız. Okuyacağız okuyacağız, okuyacağız… Nefis ve şeytanımızın dahi hakikatlere karşı teslim olmasını isteyerek. Önce cinni şeytanları sonra insi şeytanları susturmak için…İmanımızı sorgulayan insi ve cinni şeytanların imansızlıklarını sorgulayacağız…Küfrün belini kıracağız…Ve rızayı ilahiye nail olacağız…İnşAllah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.