Sol Kafa: Ne yazık ki onlar da oruç tutuyor

Sol Kafa: Ne yazık ki onlar da oruç tutuyor

Sansasyonel başlıklarla gündeme gelmeyi seven komünist Sol dergisi “Oruç tutmak sağlıklı mı değil mi? Araştırmalar neler söylüyor?” başlığıyla yayımladığı makalede dokunulmadık kesim bırakmadı.

Haber Yorum Serdar Aslan
RİSALEHABER - bilimsoL’dan Mehmet Somel tarafından incelenmeye değer görülen Oruç ibadeti “sağlıklı mı değil mi?” sorusuna araştırmalardan cevap arandı.

ORUCA GİZLİ SALDIRI

Bu haberin sonunda da verilen belirli kaynaklara dayandırılarak, yazarın aklına uygun tahminlerle desteklenen yazıda Oruç ibadetinin hamileler, anne karnındaki bebekler, (zeka geriliği, sakatlık), çocuklar, gençler, çalışan kesim, operatör veya şoförler, kronik hastalar, şeker hastaları, böbrek hastaları ve yaşlılar için hayati riskler taşıdığı ifade edilerek "Ne yazık ki" onlar da oruç tutuyor" dendi. Dikkatli okuyucuların farkedebileceği üzere yazı oruç tutabilecek pek kimse bırakmıyor.

Kısım kısım notlarımızı paylaştığımız bu yazının ve yazarın anlamayacağı konu ise şu: İslam’ın beş şartından biri olan ‘Oruç’ ibadeti Müslümanlar tarafından sağlıklı olmak için yerine getirilen bir ibadet değil. Sadece ve sadece Allah tarafından emredildiği için yapılan bir ibadet. Kaldı ki yazının devamında belirtilen bir çok konu için İslam’da sağlanan kolaylıklar mevcut. Mesela Oruç tutamayacak kadar yaşlı veya hasta olanlar için çeşitli kolaylıklar sağlanmış.

Yazının sonunda “sigaranın zararları” araştırması ile verilen bir örnekle algı yönetimi yapılan yazıda ‘Oruç öldürür’ mesajı verilerek islamın beş şartından birine gizli ve ciddi bir saldırı var.

ORUÇ TUTTURMAMAK İÇİN KIRK TAKLA

Bilimselliği elden bırakmayan! yazıda oruca benzer bir açlığın (kontrollü kısıtlama) sıçan ve solucan gibi hayvanlarda ömrü uzattığı ve sağlığı iyileştirdiğini gösteren çalışmalar olduğunu belirterek, kesin olarak söylenemese de bu olumlu etkinin insanlar için de geçerli olabileceği belirtildi. Olumlu derken hayvanlara yapılan deneyle Ramazan orucu aleyhine fark olduğu da eklendi.

 

Yapılan araştırmalar oruç tutmanın insan sağlığına pek çok etkisi olduğunu gösteriyor.

Orucun etkisini insanlarda kesin olarak belirlemek kolay değil. Çevresel, genetik ve rastgele etkileri kontrol ettikten sonra yalnızca oruç tutmanın etkisini kesin olarak belirlemek için büyük örneklemler gerekli.

Bu gibi durumlarda bilim insanları laboratuvar hayvanlarına yöneliyor. Hayvan modellerinde, kontrollü koşullarda yiyecek ve su kısıtlamasının fizyolojik etkilerini incelemek çok daha kolay.

Örneğin sıçanlarda veya solucanlarda, iki günde bir beslenmenin ömrü uzattığını ve sağlığı iyileştirdiğini gösteren birden fazla çalışma var. Aralıklı beslenmenin olumlu etkileri, kesin olarak söylenemese de, insanlar için de geçerli olabilir.

Ancak laboratuvar hayvanlarıyla yapılan deneylerle Ramazan orucu arasında önemli farklar var. Bunların başında Ramazan orucunda uzun saatler su dahil hiçbir sıvının tüketilmemesi geliyor.

 

Uzun saatler boyu tutulan orucun vücutta ciddi bir su kaybına yol açacağı (dehidrasyon) ifade edilerek susuzluğun (Orucun denmek istemiş) insan vücuduna ne kadar zararlı olduğu ve hangi hastalıklara yol açacağına dikkat çekildi.

  DEHİDRASYONUN TEHLİKELERİ

Orucun fizyolojiye en ciddi etkilerinden biri dehidrasyona, yani vücutta su kaybına yol açması. Genel olarak sağlıklı fizyoloji için su tüketimi çok önemli.

Oruç kaynaklı dehidrasyon özellikle yaz aylarında daha akut hale geliyor. Baş ağrısından böbrek taşı riskine ve dikkat bozukluğuna kadar dehidrasyonun çeşitli fizyolojik, bilişsel ve psikolojik olumsuz etkileri biliniyor.

NE YAZIK Kİ ONLAR DA ORUÇ TUTUYOR!

Bilimsel verilerle zehirlenen ilgili yazının bu kısmında Oruç ibadetinin zararları arasında sadece dehidrasyonun olmadığı kan şekerindeki oynamaların da sağlığa zararlı olduğuna dikkat çekilerek “Ne yazık kiyaşlılar, kronik hastalar ve hamilelerin de müslüman ülkelerde oruç tutanlar arasında olduğu ifade edildi.

Dehidrasyonun yanı sıra, kan şekerinin aşırı düşmesi ve sonra yükselmesi de tehlikeli olabiliyor. Dehidrasyon ve kan şekeri oynamalarından en fazla etkilenebilecek kesimlerse yaşlılar, kronik hastalar ve hamileler. Ne yazık ki Müslüman ülkelerde bu kişilerin de önemli bir kısmı oruç tutmayı tercih ediyor.

 

Yazıda bilimsel verilerle hamilelerin de Oruç’tan olumsuz etkilendiğini eklemeyi unutmayarak; “Hamileler oruç tutmaz” diyenlere, Ramazan orucu tutan hamilelerin oranının yüzde 70’lerden yüzde 90'lara kadar uzandığı itinayla belirtiliyor. Bu bölümdeki en sıkma, en palavra, en absürt iddia ise şöyle: "Oruç tutan hamilelerin çocukları geri zekalı olabilir."

Şimdi sıkı durun!.Orucun zararları olur da çalışanlar etkilenmez mi diyerek yazıda çalışan kesime de yer verilmiş. Susuz bırakılan çalışanların, işçilerin kendilerinin ve çevrelerinin hayatlarını riske soktuğu ifade edilmiş.

ORUCUN ÇALIŞANLAR ÜZERİNDEKİ PSİKOLOJİK ETKİSİ

Sağlıkça zayıf veya hassas kesimler dışındaki insanlarda da kan şekeri düşmesi ve dehidrasyonun doğal etkileri oluyor. Başta mavi yakalı işçiler olmak üzere gün boyu çalışan emekçiler, su içmeyerek kendileri ve çevreleri için riskli bir durum yaratmış oluyor.

Susuzluğun genç sağlıklı bireylerdeki etkileri 2012 yılında ABD'de yürütülen bir çalışmada araştırıldı. Sonuçlar şaşırtıcı değildi. Egzersiz kaynaklı susuzluğun hafıza ve bilişsel kapasiteyi zayıflattığı, psikolojik değişime, spesifik olarak moral bozukluğuna yol açtığı, ayrıca baş ağrısı yaptığı belirlendi. Bu sonuçlar daha önce yapılan çalışmalarla da uyumlu. Ramazan orucu sırasında, beynin tek besin kaynağı olan kan şekerinin azalması da muhtemelen bu sorunları daha da vahim hale getiriyor.

Dolayısıyla örneğin bir iş makinesi kullanıcısının veya bir şoförün gün boyu yemek yememesi ve su içmemesi, iş arkadaşları ve hizmet verdiği insanlar için de risk anlamına gelmekte.

 

Gelelim son kısma. Yazının bu kısmında Orucun sağlığa olumlu bir etkisi olmadığının altını çizilerek “Dünya çapında yüz milyonlarca insanın her yıl tuttuğu orucun kısa ve uzun vadeli sonuçlarının ve ölüm riskine etkisinin kapsamlı ve sistematik bir şekilde çalışılması gerekiyor” dendi.

ÇOCUKLAR DA UNUTULMADI

Her kesimden oruç tutanlara değinilen bu yazıda çocuklar atlansaydı olmazdı. Yazının gidişatında kullanılan akılla yapılan tahminde “bir ay boyunca aç susuz bırakılan bir çocuğun sağlıklı olmayacağı” ileri sürülmüş.

Son olarak, Türkiye’de çocukların da oruca teşvik edildikleri biliniyor. Orucun çocukların sağlıkları ve gelişimleri üzerindeki etkisi hemen hiç araştırılmamış durumda. Gelişim çağındaki bir çocuğun bir ay boyunca aç ve susuz kalmasının sağlıklı olmayacağını tahmin etmek zor değil.

 

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.