Sokaktaki adam

Son zamanlarda dilimizde yer etmiş bir deyimdir “sokaktaki adam”. Neyi ifade ettiği de çok açık değildir aslında. Kullanana göre anlam kazanan ve dilden düşmeyen bir ikileme olup salınıverdi aramıza.

Mesela üretici bir firmaya göre müşteridir sokaktaki adam. Yeni bir ürün üretir, mühendisler ve tüm teknik elemanlar bu yeniliğe hayran kalır ama önemli olan bu mükemmelliği “sokaktaki adam”a anlatabilmektir. Nihayetinde son kullanıcı ve müşteri odur.

Siyasetçiye göre de farklı bir anlam kazanır bu deyim. Bir görüşü, vizyonu vardır siyasetçinin. İktidar olmak ister, bir şeyleri değiştirmek ister. Ama bunları yapabilmesi için “sokaktaki adam”ın ona inanması gerekir. Nihayetinde oyu veren odur.

Medyaya göre daha bir gariptir “sokaktaki adam”ın anlamı. Koyundur ona göre “sokaktaki adam”. Gerçek yorum katılarak anlatılmazsa anlamaz, yönlendirilmeye muhtaçtır. Gerçek gazetelere değil süslü püslü manken resimleri doldurulmuş kese kâğıtlarına ihtiyacı vardır. Hele televizyondan hiç bahsetmeyelim. Gelsin sabah programları, gitsin izdivaç programları… Oyalanmalıdır “sokaktaki adam”, fazla düşünmemeli, kafa yormamalı, okumamalıdır. Bol bol reklam izlemelidir.

Gariptir, hepsi de bir şeyler almak derdindedir “sokaktaki adam”dan. Kimi oyunu ister, kimi “benim ürünümü satın al” der. Kimi “beni izle, en eğlenceli en çok vakit öldüren benim” der. Fakat biri de çıkıp sormaz şu “sokaktaki adam”ın halini…

Bu adam ne yer, ne içer, nerede yaşar? Nedir bunun düşündükleri, inandıkları? Neleri hayal eder? Neyi sever, neyi sevmez? Kimse merak etmez bunları.

En çok “sokaktaki adam”ı düşündüğünü iddia edenler bile zerre kadar düşünmez aslında. Çünkü onların ne yapıp ettiklerinden “sokaktaki adam”ın hiç ama hiç haberi yoktur.

367 olur, erken seçim olur “sokaktaki adam”ın ruhu duymaz.
Atabeyci çıkar, Ergenekoncu çıkar “sokaktaki adam” etkilenmez.
Muhalefet iktidara sallar, iktidar muhalefete laf yetiştirir “sokaktaki adam” sabah 7’de bakkalını açıp gece 10’da kapatmaya devam eder.
Yargı depremleri olur, yer yerinden oynar(!) “sokaktaki adam” kış yaklaştı diye çocuğuna yeni bot almak derdindedir.

Ama…
Elazığ’da deprem olur, “sokaktaki adam” ölür.
Doğu’da çatışma yaşanır, “sokaktaki adam”ın evine ateş düşer.
Bir 28 Şubat gelir, “sokaktaki adam”ın kızı gidemez üniversiteye.
Küresel veya yerel bir kriz olur “sokaktaki adam” indirir kepenklerini.

Budur işte “sokaktaki adam”ın derdi tasası. Ne çok karmaşık bir beklentisi vardır hayattan ne de gözünün açlığı. Bilinmeyecek kadar zor da değildir hani istedikleri aslında. Ama kimse bilmez bunları.

Çünkü kimse çıkıp da sormaz “sokaktaki adam”ın halini.

Onlar için oyunu kime vereceği, cebindeki 3 kuruşu hangi markaya harcayacağı, evinde zaping yaparken hangi kanalda takılacağı önemlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
13 Yorum