Mustafa ÖZCAN_

Mustafa ÖZCAN_

Şimon Peres ve inanç savaşı

Hamas, Gazze ve Filistin'deki mücadelesini sadece toprak eksenli bir mücadele olarak görmüyor. Aksine, beyanatlarında ve konuşmalarında mücadelenin ekseninin ilahi olduğunu ve akideye dayandığını ve dolayısıyla gevşemeyeceklerini ve yılmayacaklarını söylüyor.

Mücadele bu eksende seyredince İsrail'e daha ürkütücü ve korkutucu ve Hamas da uzlaşmaz olarak geliyor. Yani iki taraf arasındaki mücadelenin eksenini, ahirzamanla ilgili gaybi haberler tayin ediyor. Elbette Gazzeli kadın, çocukları da kastederek hahamların 'Hepsini vurun, kırın; hiçbirine acımayın, yılan soyluları canlı bırakmayın' tarzındaki konuşmaları bunu göstermektedir. Bir defasında Sefardim Yahudi Kitlesinin Başhahamı Ovedya Yosef'in Araplar için 'yılan soylular' dediğini hatırlıyoruz. İsrail'de de en azından dini kesimler açısından mücadele bu eksende seyretmesine ve benimsenmesine rağmen Şimon Peres mugalata ile sadece bunu Filistinlilere atfederek dünyadaki laik kesimlerin veya yapıların desteğini almaya ve bu zeminde haklı çıkmaya gayret ediyor. Bu bağlamda, Davos konuşmasında gözden kaçan bir kesit oldu ve o kesitte şunları söyledi: "Size bu noktada katılamayacağım. Hamas bizi endişelendiriyor. Hamas (ın tavrıyla alakalı) buradan bir şey okumak istiyorum: "Yargı günü, Müslümanlar Yahudileri öldürene kadar geçekleşmeyecektir. Barış insiyatifleri anlaşmalar işe yaramayacaktır".. Burada açıkça Şimon Peres Gargad'la ilgi hadise ve o hadise sözü edilen kıyamet öncesinde Müslümanlarla Yahudiler arasındaki kopacak habere veya hadise gönderme yapıyor ve atıfta bulunuyor. Tabir caizse buradan vurarak (bel altından) uluslararası kamuoyu önünde haklı çıkmak ve karşı tarafı da etkisizleştirmek istiyor.

Şunu sormak gerekir: Öyleyse kendileri 3 bin yıllık dini düşler peşinden bölgeye niye geldiler? Hele de dini metinleri revize ederek ve inandıkları Mesih'in zuhurunu beklemeden (Onlara göre kendi sülplerinden Mesih henüz zuhur etmedi, dolayısıyla Hazreti İsa'nın ikinci gelişi onlar açısından söz konusu değil).

Star'daki bir yazısında Mustafa Akyol da Şimon Peres'in Hamas karşısındaki argümanının Batı'daki yansıma ve türevlerine temas ediyor ve şunları yazıyor: "Bu iş sadece Amerika'daki Yahudi nüfuzu ile değil, aynı zamanda etkili bir propaganda ile gerçekleşiyor. Bunun merkezinde de özetle şöyle bir argüman var: 'Filistinlilerin, hele de Hamas gibi İslamcı olanların derdi, İsrail ile yan yana yaşamak değil; onu mutlaka yok etmek. Onun için her verdiğimiz tavizi, bize yeniden saldırmak için kullanacaklar. Zaten bakın 2005'te Gazze'den çekildik ama oradan bize hala füze yağıyor'. Bu argümanı savunanlar, ikna ediciliklerini artırmak için, 'İsrail'i haritadan silin, Yahudileri denize dökün' diye vaazlar veren öfkeli imamların görüntülerini, 'her ağacın arkasına bir Yahudi saklanacak, tek tek bulup öldüreceğiz' diye hadis destekli tehditler yağdıran 'radikal şeyhlerin' sözlerini kullanıyorlar. Buradan da 'madem öyle, bunları baştan ezelim' mantığını çıkarıyorlar. Mesela, bakın, İsrail'in Gazze saldırısını hararetle savunan koyu Siyonist yorumcu Jeff Jacoby, geçen Perşembe günü Boston Globe'da yayınlanan yazısında şöyle diyor:

'Soykırımcı cihatçılar ve diğer ölümcül düşmanlar, yumuşak sözlerle, müzakereyle, rüşvetle durdurulamazlar... Kendilerini İsrail'in yok edilmesine adamış olan Hizbullah, Hamas ve FKÖ gibi düşmanlara karşı gösterilen iyi niyet jestleri, iyilikle karşılık bulmaz. Barış görüşmeleri, barış getirmez.'

Yani demek istiyorlar ki, topraklarını işgal ettiğimiz insanlar barıştan değil bombadan anlar.

Mesele sadece hadisler olsa onları bir şekilde Yaşar Nuri gibilerine havale eder, kurtulurduk! Lakin Kur'an-ı Kerim de, Yahudilerin domuz ve maymun suretinde mesh edildiklerini ifade ediyor. Bir kısım müfessirler bunun manevi anlamda mesh yani algılama ve tabiatlarının maymun ve domuz suretine kalp edilmesi olarak görseler de büyük bir kısmı bunun fiziki olarak gerçekleştiğini savunuyor. İşte aynı nokta-i nazardan The New York Times yazarlarından JEFFREY GOLDBERG  Why Israel Can't Make Peace With Hamas (13 Ocak 2009) başlıklı yazısında aynen Jacoby gibi 'Kur'an ve Sünnet Müslümanların ellerinde olduğu müddetçe onlarla anlaşma zemini bulamayız ve barış yapamayız' diyor. Ovedya Yosef gibilerin 'Yılan soylular' şeklindeki sözlerini es geçerek 'Bize maymun soylu diyenlerle barış olmaz' yargısına varıyor. Bu bize, 100 yıl önceki Lord Cromer'in de Gladstone'un da ortak kanaatini hatırlatıyor. Yazar İsrail bombardımanları sırasında şehit düşen Nizar Reyyan'la bu konuları tartıştığını ve onun Yahudilerin maymun ve domuz suretine dönüştürülmelerinin bir defaya ve bir nesle mahsus olduğunu ve bu anlamda bu maymunlaşmanın tenasülle geçmediğini ve dolayısıyla sonraki nesillere intikal etmediğini söylediğini aktarıyor.

Ne yapalım yani bazı Yahudilerin keyfine göre hadislerden sonra Kur'an ayetlerini de mi ayıklayalım? Veya tarihselliğine hükmedelim. Eğer illa da birisi bunu yapması gerekiyorsa kıdem sırasına göre Yahudiler Tevrat'tan başlayabilirler.

İsrail'le barış için Gladstone'un günümüzdeki halefi ve karaltısı Hollandalı politikacı Geert Wilders'in yapmak istediği gibi Kur'an-ı Kerimi mi yasaklayalım ve ortadan mı kaldıralım? Eğer İsrailliler illa da ayıklama yapmak istiyorlarsa Kavgam'dan önce Tevratı keşfetmelerinde fayda var. Zira tarih boyunca en büyük anti semit kitabın o olduğu ileri sürülüyor.

Milli Gazete

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.