Şiddete başvurmayan İhvan'dan, korkuyorlar

Şiddete başvurmayan İhvan'dan, korkuyorlar

Mısır'da darbe karşıtı 528 kişiye verilen idam cezasına karşı uluslararası toplum herhangi bir yaptırım içermeyen ve sadece olumsuzluk vurgusu barındıran açıklamalarla yetinirken, Arap dünyası ise sessizliğe gömüldü.

Mısır'da darbe yönetiminin 'terör örgütü' ilan ettiği Müslüman Kardeşler üyelerinin yargılandığı ülke tarihinin en büyük davasında 528 kişiye idam cezası verildi. Minya Ceza Mahkemesi, darbe karşıtı 528 kişi hakkında "şiddete teşvik ve karakollara saldırı suçlamasıyla" idam cezası verilmesini ve dosyalarının müftüye sevk edilmesini kararlaştırdı. 20 dakika süren duruşmada, dakikada 26 idam kararı verildi. Bin 228 sanık sayısıyla en fazla sanığın bulunduğu dava ile ilgili süreç devam ediyor.

İhvan'ın tespit ettiği rakamlara göre Nahda ve Rabia meydanlarında gerçekleştirilen darbe karşıtı gösterilere yapılan müdahalelerde 7 binin üzerinde silahsız vatandaş öldürülmüş, 20 binden fazla kişi yaralanmıştı. Gösteriler sırasında 2 binden fazla kişi tutuklanırken Müslüman Kardeşler 'in terör örgütü ilan edildiği Aralık ayından bu yana binlerce kişi örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklanmaya devam ediyor. Mahkeme karşısına çıkarılmayan ve hangi suçtan tutuklandıklarını bilmeyen 20 binden fazla darbe mağduru hapishanede. Mahkumlar hapishanelerdeki insanlık dışı muamele, işkence ve kötü koşullar için dünyaya seslerini duyurmanın yollarını ararken, son kararlardan sonra adil yargılanma hakkından da ne uzak oldukları anlaşılmış oldu.

İhvan mensupları için şiddete teşvik suçlamasıyla idam yağdıran mahkeme 37 tutuklunun ölümünden dolayı sadece tek bir polis memuru için 10 yıl hapis cezası istemiyle yargılama yapıyor. Meydanlarda öldürülen binlerce kişi için herhangi bir yargılama süreci başlatılmış değil.

"İhvan’ın şiddete başvurmayı bu zamana kadar reddetmesi darbecileri korkutuyor. Öldürüyor olmuyor, hapsediyor olmuyor, yasaklıyor olmuyor"

Müslüman Kardeşler Teşkilatı 528 üyesi hakkında verilen idam kararıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada bu kararın 'İhvan'ı yok etmeye yönelik bir operasyon' olduğunu vurguladı. 'Amaç devrimin barışçıl yoldan çıkarılması, ancak bu hedeflerine ulaşamayacaklar, barışçıl devrimimizi devam ettireceğiz' ifadelerinin yer aldığı açıklamada mahkemenin karar vermedeki hızına dikkat çekilmişti. Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın üst ve orta düzey liderlerinden yaklaşık 3 bin kişi tutuklu bulunuyor.

Uluslararası toplum kararlara yönelik herhangi bir yaptırım içermeyen ve sadece olumsuzluk vurgusu barındıran açıklamalarla yetinirken, Arap dünyasının büyük çoğunluğu sessizliğini sürdürüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf, konudan "derin kaygı" duyduklarını belirtirken, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Rupert Colville 'uluslararası insan hakları hukukunun ihlâl edildiğini' bildirmişti. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ise kararın 'son derece endişe verici olduğunu' açıklamıştı. Diğer yandan İhvan'ı terör örgütü ilan eden Suudi Arabistan başta olmak üzere, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirliklerinden herhangi bir açıklama gelmedi. Arap dünyasından skandal karara verilen tepkiler Tunus ve Katar ile sınırlı kaldı. Tunus Nahda Hareketi lideri ve Başbakanı Raşid Gannuşi hariç tüm liderler suskunluklarını koruyor.

Yeni Şafak yazarı ve şair İsmail Kılıçarslan

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan verilen idam kararlarının kendisini şaşırtmadığını, darbe ortamlarında her türlü hukuksuzluğun beklenebileceğini söylüyor. Kılıçarslan, belli kesimlerin Mısır'da gerçekleştirilen darbenin ardından 'darbe gerekliydi' vurgusu yaptıklarına dikkat çekerken, aynı kesimin darbe sürecinin ülkemizdeki iktidar için de bir gözdağı olmasını umdukları halde, şimdi verilen idam kararlarının insanlık dışı bulmasını bir tutarsızlık olarak değerlendiriyor: 'Darbe varsa hukuksuzluk vardır, bir darbe yönetiminden hukuka uygun bir karar vermesini bekleyemezsiniz.'

İhvan'ı iç savaşa sürüklemek istiyorlar

'Mısır müftüsünün bu kararı onaylayacağının neredeyse kesin olarak bekliyordum' diyen Kılıçarslan, müftülüğün darbe hükümetinin pisliklerini meşru hale getirmek için çalışan bir kurum haline dönüştüğü görüşünde: 'Bütün kalbimle olmamasını diliyorum ama korkarım ki, bütün dünyanın gözü önünde tepkilere rağmen korkulan olabilir ve bu durumda İhvan silaha sarılmayı seçerse kimse İhvan'a terörist diyemez.'

Kılıçarslan, yapılmak istenenin de bu olduğunu vurguluyor: 'İhvan'ı silahlı mücadeleye zorlamak ve bunun akabinde Suriye benzeri bir iç savaşa yol açıp, Mısır'ı kendi iç meselelerine hapsolmuş, aciz ve diğer İslam ülkeleri için alternatif olmaktan uzak bir ülke haline getir istiyorlar'

528 kişinin bir an balina veya köpek balığı olduklarını düşünün

'Karara gelen tepkiler için, idam kararı verilen 528 insanın sadece bir an Fransız olduğunu düşünün ya da bir anlığına köpek balığı, balina falan olduğunu farz edelim, dünyanın vereceği tepki çok daha sert olurdu' diyen İsmail Kılıçarslan, genel tepkilerin derin bir sessizlikten ibaret olduğunu belirtiyor. "Harekete geçecek tek ülkenin biz olduğumuz gerçeğini unutmamak gerekir" hatırlatmasını yapan Kılıçarslan, ülke olarak yeterli tepkiyi vermediğimizi düşünüyor: "Darbeden sonra gerçekleşen katliamlar için Avrupa'yı ve Batı dünyasını 'vicdansızlıkla' suçlayan idarecilerimizden daha görünür tepkiler vermesini bekliyordum, uluslararası toplumu harekete geçirmeye yönelik şeyler yapılmasını bekliyorum, kararlardan sonra gösterilen tepki artmalıydı ve somutlaşmalıydı, net bir harekete geçiş göremedim, saf tuttuğumuzu ilan etmemiz ve bunu eyleme dökmemiz gerektiğini düşünüyorum"



Yazar Metin Karabaşoğlu

İdamlar halka karşı ölüm tehdidi

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız yazar Metin Karabaşoğlu'na göre, Rabia meydanında meşru hakkını arayan silahsız insanların katledilmesi, namaz kılan insanların üzerine keskin nişancılar tarafından ateş açılması düşünülünce bu sayıda bir idam kararının verilmiş olması sürpriz değil. Mısır'da darbe sonrası milletin iradesine büyük bir gasp yapıldığını belirten Karabaşoğlu, bu idam kararlarının halktan gelebilecek olası tepkilerin önünü kesmek için 'umumi bir ölüm tehdidi' manasına geldiğini ve topluma 'tepkinizi barışçıl şekilde bile olsa ortaya koymanıza izin vermeyeceğiz' demek için bir gözdağı olduğunu vurguluyor. İdam kararlarının uygulanması ihtimalinin çok güçlü olmadığını düşünen Karabaşoğlu, 'Darbe yönetimi iktidarının devamını sağlamak adına uluslararası konjonktürün bu karara uygun olduğunu düşünürse idam kararlarını uygulamaya geçmekten de çekinmez' kaygısını da dile getiriyor.

İhvan Mısır'dan ibaret değil

İhvan konusunda 'masumiyet en güçlü silahtan daha güçlüdür' vurgusunu yapan Karabaşoğlu, İhvan'ın şiddete ve silaha başvurmama tavrını ne pahasına olursa olsun sürdürmesi gerektiğini de belirtiyor: 'İhvan üyelerinin çoğu hapiste fakat İhvan Mısır'dan ibaret bir hareket değil. İhvan'ın bundan sonra yapması gereken şey, bunun bir Müslüman Kardeşler sorunu değil, Mısır halkının tümüne yapılmış bir gasp olduğunu hatırlatmaktır. Bu yasaklamaların, kısıtlamaların, baskıların milli iradenin tümüne yapılmış bir hareket olarak kabul edilmesi, Mısır içindeki diğer hareketlerin de muhalif bir tavır almasını sağlayabilir. Bu konuda güçlü bir koalisyon oluşturmak gerekli... Aynı şekilde bunu bir Müslüman meselesi olarak yansıtmak da uluslararası toplumun ilgisini azaltabilir. Bu bir insanlık suçudur, milli iradeye vurulan bir darbedir, hangi inanıştan olursa olsun herkesin insanlık namına tepki vermesi gerekir vurgusunun yüksek sesle dile getirilmesi gerekiyor.'

Tepkisizlik sessiz bir kabuldür

Şu ana kadarki tepkilerin idam kararlarını durdurucu boyutta olduğunu düşünmediğini belirten Metin Karabaşoğlu, 'Bu noktada devletler planında bu kararın tasfiyesi için bir diplomasi yürütüldüğünü ve ortamı gerginleştirmemek için sessizliklerini koruduklarını düşünmek iyimser bir tahmindir. Kötümser tahmine göre ise bu tepkisizlikler sessiz bir kabuldür.'

Cunta sembolik idamlar yapabilir

Timeturk.com'un Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, Adeviye meydanında yaşananlara birebir şahit olduklarının bugünlerin habercisi olduğunu belirtiyor. Çiçek'e göre cunta İhvan'ı şiddete bulaştırmak için her yolu denedi ve deniyor: 'İhvan'ın terör örgütü ilan edilmesi, yapılan baskın ve tutuklamalar, hareketi siyaset sahnesinden silmek için atılmış adımlardı. Küresel üst akımların sadece Mısır ölçeğinde değil başta orta doğu olmak üzere tüm İslam ülkelerindeki hareketleri pasifize etmek istediler.' 528 idam kararından birkaç tanesinin, özellikle ordunun Sina yarımadasında yapılan operasyonlarında tutuklanan belli isimlerin asılarak dünyaya İslami terörle mücadele edildiği mesajının verilmek istenebileceğini belirten Çiçek, uluslararası kamuoyunun islamafobi yaklaşımlarından yararlanarak 'radikal islamla savaşıyoruz' maskesine sığınmak isteyebileceklerinin altını çiziyor. Ülkemizde Ak Partinin El Kaide ile bağdaştırılmak istenmesinin, Bangladeş'te Cemaat-i İslamiye'ye yönelik baskıların, Arap ülkelerinde İhvan'ın terör örgütü ilan edilmesinin, Libya'da Nahda'nın karşılaştığı zorlukların aynı siyasetin sonucu olduğunu vurguluyor.

Sisi cuntasının tümünü gerçekleştirmese de sembolik idamlara başvuracağını düşündüğünü belirten Nevzat Çiçek, İhvan'ın tutumu ve bundan sonrası için de çarpıcı açıklamalarda bulunuyor:

Şiddete başvurmayan İhvan'dan korkuyorlar

'İhvan'a yönelik operasyonların temel sebeplerinden biri hareketin İslam dünyası için rol model olması. İhvan'ı sadece Mısır ölçeğinde değerlendirmek bir hata olur. İhvan birçok ülkede faaliyetlerini sürdüren oldukça yaygın ve köklü bir oluşum. Eğer İhvan Mısır'da şiddete başvurursa dünyanın çok farklı bölgelerindeki temsilcilikleri de tehlikeye girer, onlara karşı da baskınlar söz konusu olur ve hareketin alanı kısıtlanır. Bu oyunu bozmak adına tarih boyunca yaşadığı sayısız zulme karşı pasif direnişini sürdüren İhvan'ın bu yolda devam etmesi ve bu oyunlara gelmemesi gerekiyor. Eğer bunu başaramazsa Ortadoğu'nun belli kesimler tarafından yeniden dizaynı kolaylaşır. İhvan marjinalleşir ve dağılır. Darbecileri korkutan da İhvan'ın şiddete başvurmayı bu zamana kadar reddetmesi. Öldürüyor olmuyor, hapsediyor olmuyor, yasaklıyor olmuyor. Ancak bu direniş İhvan'ın tek başına nihayete erdirebileceği bir şey değil. Kitle iletişim araçlarıyla halkların destekleri diri tutulmalı ve yaygınlaştırılmalı.'

Türkiye'nin toplum ve hükümet bazında verilen tepkilerle bir lokomotif görevi görmesinin islam tolumu için bir moral kaynağı olduğunu söyleyen Çiçek, düğümün koptuğu yerin halkların tepkilerinde yattığını belirtiyor: 'Adeviye meydanında halk kırk günü aşkın süre barışçıl eylemlerle meydanları terk etmeyerek pasif direnişini sürdürmeseydi bugün 528 idamı değil çok daha korkunç şeyleri konuşuyor olacaktık.'

Yeni Şafak

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.