Şerif Mardin'e Said Nursi ambargosunu bitiren yeni bir karar daha

Şerif Mardin'e Said Nursi ambargosunu bitiren yeni bir karar daha

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar açıkladı

İbrahim Mert'in haberi:

RİSALEHABER-“Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişme, Bediüzzaman Said Nursi Olayı” adlı çalışması nedeniyle Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından yıllarca dışlanan Prof. Dr. Şerif Mardin’e bir hakkı daha teslim edildi. TÜBA, dünyaca ünlü bilim insanını şeref üyesi seçti.

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, akademinin 51. genel kurulunda, Prof. Dr. Şerif Mardin'in şeref üyesi, Ord. Prof. Dr. Niyazi Serdar Sarıçiftçi'nin ise asli üye seçildiğini bildirdi.

Mardin ve Sarıçiftçi'nin, alanlarında öncü ve çığır açıcı çalışmalarıyla uluslararası düzeyde üne sahip olduklarına dikkati çeken Acar, "Bu aslında iki değerli bilim insanımızın çoktan hak ettikleri hakların teslimi anlamına geliyor. Seçimleriyle akademi üyelerimiz, camiamız için son derece sevindirici bir tercihte bulunmuşlardır. Mardin ve Sarıçiftçi'yi aday gösteren ve seçen üyelerimize teşekkür ediyorum, hocalarımıza da hepimizi onurlandıran üstün bilimsel başarıları ve katkıları için şükranlarımızı sunuyorum." ifadesini kullandı.

TÜBA konseyine yeni üyeler

İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Mardin, siyaset bilimi ve sosyoloji alanında yenilikçi ve öncü çalışmalarıyla tanınıyor. Türk düşünce tarihi, sivil toplum, din-siyaset ilişkisi çalışmalarında tabu sayılan hususları ele alan Mardin, çalışmalarına uluslararası alanda atıf yapılan sosyal bilimciler arasında yer alıyor.

Avusturya Johannes Kepler Üniversitesi Öğretim Üyesi Ord. Prof. Dr. Niyazi Serdar Sarıçiftçi, standart güneş pillerine göre çok daha ucuz olan katlanabilir plastik güneş pillerinin gelişmesinde öncü oldu. TÜBA Enerji Çalışma Grubu Üyesi de olan Sarıçiftçi, güneş enerjisi alanındaki çalışmalarıyla biliniyor.

Öte yandan TÜBA Genel Kurulunda, yeni konsey üyeleri de seçildi. Akademi Konseyinde görev süresi sona eren üyelerin yerine, TÜBA Asli Üyeleri Prof. Dr. Reşat Apak, Prof. Dr. Feridun Cahit Tanyel, Prof. Dr. Fikrettin Şahin, Prof. Dr. İzzet Öztürk ve Prof. Dr. Mustafa Solak seçildi.

GEÇEN YIL ÖDÜL DE VERİLMİŞTİ

“Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişme, Bediüzzaman Saidi Nursi Olayı” adlı çalışması nedeniyle Türkiye Bilimler Akademisi üyeliği 3 kez engellenen Prof. Dr. Şerif Mardin'e geçen yıl TÜBA Uluslararası Akademi Ödülü de verilmişti.

İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Mardin, Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisinde, Türkiye’de din ve modernleşme, sivil toplum, ideoloji, merkez-çevre ve mektep-mahalle üzerine yaptığı öncü ve çığır açıcı bilimsel çalışmaları nedeniyle TÜBA Uluslararası Akademi Ödülü'ne layık görülmüştü.

2016 TÜBA Uluslararası Akademi Ödülleri, Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen törenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sahiplerine takdim edilmişti.

NURCU OLMAKLA BİLE SUÇLANMIŞTI

Said Nursi üzerine yaptığı çalışmalarla da bilinen Prof. Dr. Şerif Mardin, laik çevreler tarafından afaroz edilmiş, Nurcu olmakla suçlanmış, bu ve benzeri nedenlerle Türkiye Bilimler Akademisi’ne alınmamıştı.

TÜBA Genel Kurulu, tam üç kez Prof. Mardin’in üyeliğe alınmasını çoğunlukla reddetmişti. Gerekçe, Prof. Mardin’in genel olarak din sosyolojisi, özel olarak da Bediüzzaman Said Nursi üzerine yaptığı çalışmalardı.

İlk başta Said Nursi gerekçesi açıklanmamış ancak yıllar içinde Şerif Mardin'in “Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişme, Bediüzzaman Saidi Nursi Olayı” adlı çalışması nedeniyle adeta cezalandırıldığı en yetkili ağızlar tarafından itiraf edilmişti.

Şerif Mardin de konuyla ilgili şunları söylemişti: "…bizim memlekette kimin kimi neyle itham edeceğini bilemezsiniz. Benim düşünceme göre, Türkiye’yi anlamak ve algılamak açısından din çok önemli bir sosyolojik olgu. Ama bunu kavramak istemeyenlere izah etmeniz mümkün değil. Benim yaptığım çalışmayı, ‘Dincileri koruyan bir tavır sergiliyor’ diye eleştirenler oldu. Hâlbuki Saidi Nursi sosyolojik bir çalışmadır. Akademi dünyasında bile bilimsel bir çalışma böyle algılanıyorsa, şaşırmanın gereği yok.’

ŞERİF MARDİN: SAİD NURSİ'Yİ NEDEN SEÇTİM?

Prof. Dr. Şerif Mardin, Bediüzzaman Said Nursi hakkında neden çalıştığını ise şöyle açıklamıştı:
"Bildiğiniz üzere, Bediüzzaman Said Nursî'nin düşüncelerini, İslâmî düşünürler kesiminde en önde gelen fikir birikimlerinden biri sayıyorum. Öncelikle, Bediüzzaman'ın fikirleriyle birlikte gelen derin insan hürmetini görmemek mümkün değildir. Bazı kişilerin İslâma bağlılıklarını silâha sarılmakla gösterdikleri bir anda, özellikle bu niteliğin altını devamlı olarak çizmemiz yerinde olacaktır."

Bediüzzaman ciddî konular üzerine eğilen, ciddî bir insandır. Fakat bunun yanında sosyal değişimin beraberinde getirdiği sorunları derinlemesine, "balon"ların cazibesine kapılmadan ve sorunların özüne giderek inceleyen bir kişiydi. Bunu, üzerinde durduğu konuların çeşitliliğinde de görebiliriz.

"Bediüzzaman hakkında yazdığım kitabımda Bediüzzaman'ın, Gazzali'nin aksine İslâmın muamelat, ibadat kısmı üzerinde fazla durmamış olduğu, daha çok Müslümanların kendi dinini anlamalarını sağlayacak kısımları irdelemiş olduğunu ifade etmiştim. Meselenin toplandığı ve son derece önemli saydığım bir nokta, artık çağdaş dünyada Müslümanın kendi günlük hayatında istikamet temin edecek bir "harita"ya muhtaç olması ve bunun Said Nursî tarafından anlaşılmış olmasıdır.

Said Nursî bir bakımdan toplum araştırmacılarının "mikro yapılar" başlığı altında inceledikleri hadiseler üzerinde durmuş, diğer taraftan da, daha geniş kapsamlı toplumsal süreçlerin etkilerini araştırmıştır.

Özelliği, İslâmın her iki alanda ayrı işlevlerini, fonksiyonlarını anlaması olmuştur. Bu iki katlı yaklaşımı da Osmanlı İmparatorluğundan beri Türkiye'nin geçirdiği değişim açısından incelemiştir.

"Bediüzzaman'ın toplumla ilgili görüşlerinin bir kısmını gözlerimizin önüne böylece sermiş olabileceğimizi ümit ediyorum. Fakat bunun dışında İslâmî bir konumda Bediüzzaman'ın katkıları imanın niteliği ile de ilgilidir. Yüzyılımızda yapılması gereken çalışmalardan biri, Said Nursî'ye göre, şimdiye kadar İslâmın aslî mânâsında, "kendini teslim etme" şeklinde anlayanların, ilâveten İslâmı, "anlama"ları zenginliklerinden istifade etmeleridir. Bunu Bediüzzaman yazılarının bir çok yerinde ifade etmektedir. Bu görüş de zamanımız insanının dünyasını "izah"la anlamak isteyişinin bir ifadesidir. İslâmın özelliklerinden biri bu "izah"ın katı bir biçim almaması, her dindar insanın vereceği izahın, birçok yaklaşım arasında yaklaşımlardan biri olduğunu kabul etmesidir. Bu da müminler arasında konuşma, tartışma ve bir ortak görüşe varmak üzere "cehd" etmelerine bağlıdır. Birçok Batılının, bugünlerde "Cihad"ı silahlı bir mücadele olarak gördüğü bir ortamda, sanırım ki, Bediüzzaman'ın "cihad" anlayışını bu şekilde aktarmam yanlış olmayacaktır.

Bediüzzaman'ın bütün bu katkılarından, İslâmî ilimleri, gerçek bir insanî yükselme ilmi olarak gördüğü ve bize bu birikimi sunduğu sonucuna varıyorum. Beni baştan itibaren, Bediüzzaman'ın fikirlerini toplumsal ve insanî açıdan yeni, kendine has ve üzerinde mutlaka durulması gereken bir küme olarak takdim eden Cemil Meriç'in yanılmadığını, kendisine olan mânevî borcumu burada bir daha ifade etmek isterim."Kendisini bir biyografi konusu olarak seçmiş olmam, İslâmî düşüncesinin geniş boyutları için olduğu kadar bu dünya problemini başkalarından önce anlamış olmasıdır.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.