Serdar Tuncer: Madem öyle devletten Kemalistleri de tasfiye edelim

Serdar Tuncer: Madem öyle devletten Kemalistleri de tasfiye edelim

Serdar Tuncer darbe girişimi sonrası samimi dindarları töhmet altında bırakarak potansiyel tehlike gibi gösteren lailiklik çağrısı yapanlara isyan etti

Risale Haber – Haber Merkezi

Serdar Tuncer Yeni Şafak’ta yayınlanan yazısında 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında medyada darbe girişimini dindarların işiymiş gibi yansıtan, bundan sonra yapılabilecek darbe girişimlerinin önünü kesmek adına dindarların ordudan devletten tasfiyesini isteyerek laikliğe vurgu yapanlara seslendi.

Tuncer “Madem öyle, 27 Mayıs'a, 12 Mart'a, 12 Eylül'e, 28 Şubat'a bakıp, darbelerin arkasında Atatürkçüler var diyerek, ordu başta olmak üzere bütün devlet kurumlarından Kemalistleri azledelim evvela” diyerek “Atatürk'ü ve ilkelerini tartışmaya açalım, ne dersiniz? Sahte dindarlar ayağa kalkınca da dayak hakiki Müslümanlara reva görülüyor, hakiki Atatürkçüler ayaklanınca da… Bu işte bir gariplik yok mu?” yapılan haksızlığa isyan etti.

Tekke ve Zaviye yasağının kaldırılması gerektiğini söyleyen Tuncer, yaşanan olaylarda müslümanlığı yaşamaya çalışan kişilere kapıları kapatanların da parmağı olduklarına dikkat çekerek “Varlığını size borçlu bir terör örgütünden sizi kurtaranlara teşekkür edeceğinize bir de kalkıp onları suçluyorsunuz” dedi.

Serdar Tuncer’in yazısı şöyle:

Tarikatlar, laikler ve ötesi

Abdestimizi aldık, namazımızı kıldık, “Ya Allah Bismillah” diyerek meydanlara döküldük. Yaralandık, can verdik, devletin ve milletin namusunu kurtardık. Ülkeyi iç savaşın, işgalin ve kaosun eşiğinden döndürdük.

Sonra bir de baktık ki; Türkiye savaşta Müslümanların, barışta ise Kemalist laiklerinmiş!

Ekranlar, köşeler, kıyılar bizi sevmeyen, dindarlığımızdan rahatsız olan, sloganlarımızı küçümseyen, bizsiz bir ülke hayâl eden adamlarla doluverdi birden. Ülkeyi kurtaranların dindarlığına bakarak bir parça Müslüman olmayı denemek yerine, ülkeye kast edenlerin dindar görünümünden yola çıkarak dine ve dindarlara vurdukça vurdular.

Laik eğitimin önemine vurgular, bütün tarikatların aynı potansiyele sahip olduğunu anlatmalar, “sıradaki FETÖ kim olacak?” gibi imalı sorular, TSK başta olmak üzere bütün devlet kurumlarından herhangi bir intisabı bulunan herkesin tasfiyesini istemeler... Zırvanın bini bir para…

Bir dakika beyler!

Madem öyle, 27 Mayıs'a, 12 Mart'a, 12 Eylül'e, 28 Şubat'a bakıp, darbelerin arkasında Atatürkçüler var diyerek, ordu başta olmak üzere bütün devlet kurumlarından Kemalistleri azledelim evvela.

Var mısınız?

Hatta bir adım daha ileri gidip, eğitim sisteminden, ordu yapılanmasına, bürokrasiden bilmem nerelere kadar Atatürk'ü ve ilkelerini tartışmaya açalım, ne dersiniz? Sahte dindarlar ayağa kalkınca da dayak hakiki Müslümanlara reva görülüyor, hakiki Atatürkçüler ayaklanınca da… Bu işte bir gariplik yok mu?

Biraz insaf, birazcık izan, bir parça özeleştiri yâhu!

15 Temmuz'da darbeye kalkışanlar dindar değil, dinin aslında ne olduğunu öğrenemediği için, bir şarlatanın hezeyanlarını din zanneden ahmaklar sürüsüydü.

Bunların ışığı nur, laf ebeliğini velayet, üçkâğıdı keramet zannetmesinde sizin payınız Pensilvanyalı'dan daha az değil.

Güzel bir şeyin aslı bilinmediği için sahtesi gerçek zannediliyorsa, aslını yasaklayanın en az sahteyi satan kadar suçu vardır.

14 asırlık geleneğin muhkem ve muhteşem duruşunu merdiven altlarına mahkûm ederek takiyye görünümlü münafıklığın kapısını siz açtınız.

Tarikatı yasakladığınız için, o a(l)danmışlar ordusu, tasavvuf büyüklerinden çalıntıyı, kalbin zümrüt tepelerinden sızıntı zannettiler.

Müslümanım diyene kapıları kapatmasaydınız, içeri girebilmek için Müslüman değilmiş gibi yapa yapa İslâm'ı unutan bu müptezeller ülkemize bu terörü yaşatamayacaktı.

Şimdi de bu cürümdeki hata payınızla delikanlı gibi yüzleşmek yerine kalkıp bir de diyorsunuz ki; “tarikatlar da ileride böyle bir şey yapabilir, hepsi aynı, tiz önlem alınmalı” vs.

Varlığını size borçlu bir terör örgütünden sizi kurtaranlara teşekkür edeceğinize bir de kalkıp onları suçluyorsunuz.

İnsanların takım elbise giymesini yasakladığınız ülkede takım elbiseli bir maymun cinayet işledi diye dönüp bütün insanlara potansiyel katil muamelesi yapmaktan daha abes sizinki!

Akıllı olun ve anlayın artık: FETÖ'nün varlığı istikbâlimizi ve istiklâlimizi imhadır; tasavvufun yokluğu mâzimizi ve kendimizi inkâr!

Garibim tasavvuf ehli de, samimi ve safiyâne bir şekilde size bunlar gibi olmadıklarını anlatmak için çırpınıp duruyor.

Yâhu arada benzerlik yok ki farkı anlatasın!

Herhangi bir tekkenin kapısından üç gün evvel girmiş herhangi bir derviş namzedine gidin ve şu üç meseleyi anlatıp, “Bu sözleri söyleyen insan nasıl birisidir?” diye tek bir soru sorun.

Bir adam çıkmış kendisinden bahisle diyor ki:

“Kâbe'deydim, temizliğe o zaman şimdiki kadar dikkat edilmiyordu. Pislik sebebiyle de çok sinek bulunuyordu. Ben on beş gün kadar hiç haremden ayrılmamıştım. Buna rağmen herkesi ısıran sinekler bir kere dahi olsun beni ısırmadı”

“Çocukluğumda kazlarımız vardı. Ben onları çok severdim. Bir gün bu kazlar bir komşumuzun bahçesine gitmişler. O da kızmış, kazları bir güzel dövmüş. Baktık bizim kazlar kan revan içinde. Onları öyle görünce içim sızladı, çok rikkatime dokundu. Çok geçmeden havada bir bulut belirdi. O komşunun tarlasına öyle bir dolu yağdı ki, bahçede ne var ne yok hepsini aldı götürdü. O da biz de şaşırdık, çünkü köyde başka hiç bir yere dolu yağmamıştı.”

“Bir gün arkadaşlardan biri bir rüya görüyor; Hatice validemiz Peygamber Efendimiz'e, ders yaptığımız dört beş kişiyi kast ederek, “Ya Rasûlullah bunlar bizden hoşnut musun diye soruyorlar” diyor. Efendimiz'den cevap geliyor: “Evet hoşnudum. (Beni kastederek) Hele birisi, hele birisi...” diyor.

O derviş namzedinden alacağınız cevap şudur: “Kendisi için bunları anlatabilen adam üçkâğıtçıdır, yalancıdır, şeytanın maskarası olmuştur.”

FETÖ mensupları ise bunları anlatan dünyası küçük şarlatana “Kâinat İmamı” diyorlar.

Farkı anlatabiliyor muyum?

Maneviyatın ne olduğunu bilmeyen insanlara, bu kibir kokulu hezeyanları velayet diye satabilirsiniz. Ancak bir kez tekke eşiğinden girmiş taze bir derviş dahi, bunların yaşansa dahi dile dökülmemesi gereken şeyler olduğunu bilir ve anlatanın makbul bir kimse olamayacağını anlar.

Yani demem o ki; bu türedi ahmağın çakma cemaatinden hareketle bütün tarikatlara potansiyel tehlike muamelesi yapacağınıza, tarikatların önündeki tekke ve zaviye sûretli bütün yasal engelleri kaldırın ki, bir başka şarlatan paralel bir ihanete teşebbüs etse bile kendisine inanacak adam bulamasın.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
15 Yorum