Ezber bozmada  iki özel üstadın emeği var üzerimde

Ezber bozmada iki özel üstadın emeği var üzerimde

Kıyamet ve ölüm, bize Allah'ın atfettiği önemin belgesidir. Deyim yerindeyse, 'tek kullanımlık' değiliz. Sonsuz bir değer yüklenmişiz. Dünyadan fazlasını hak ediyoruz. Cehennemde Bir Gün ne demektir? İşte Senai Demirci'yle yapılan röportaj.

Ramazan deyince ilk akla gelen konulardan biri de, bu ayda öne çıkan İslamiyete dair edebi eserler. İbadete bakış açımızı etkileyen yorumları ile dikkat çeken ve bu doğrultuda yazdıkları ilgiyle okunan isimlerden Senai Demirci, Cehennemde Bir Gün adlı kitabında bir kişinin iç hesaplaşması üzerinden ayetlerin dilini anlamaya çalışıyor. Kendi adına kurduğu Dr. Senai Demirci Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi ve Dr. Senai Demirci Okul Öncesi Eğitim Merkezi bulunan ve bu sene TRT 1’de sahur programında ekrana gelen Senai Demirci’yle ölümü ve cehennemi konuştuk.

- Dine dair pek çok kavramla ilgili olduğu gibi cennet ve cehennem bahsinde de ezberlerimiz var. Bu kitap ezber bozmak için mi yazıldı?

Soru köşeye sıkıştırdı beni. "Ezber bozmak için yazıldı" desem, ezberimi söylemiş olacağım. Şaka bir yana, ezber bozup bozmamak beni ilgilendirmiyor. Ezber bozma konusunda iki özel üstadın emeği var üzerimde. İbni Arabi ve Said Nursî. Bu iki düşünür hakikatin kalbine inmiş. Vahyin kalbe giden yoldaki izlerini okumuş. Kısmetliyim. Onları iyi anladığım ve berrak anlattığım kanaatindeyim.

Gerçekte Farsça olan bu kelime çok güzel bir anlama sahiptir: "Ez-ber", "gönülden" demeye gelir. Hakikati gönlüne koyanın ezbere ihtiyacı olmaz. Sanıyorum, iman etmek yerine imanın şartlarını ezberliyoruz. İmanın şartlarını ezbere söyleyebilmeyi iman etmenin kendisi sanıyoruz. Kalbiyle yaşayanın ezberi olmaz. Hakikat bilgi değildir. Gerçeği bilmek ile gerçeği yaşamak farklıdır. Din dediğimiz de gerçeğin hepsidir, bir bölümü değil. Suyu bilmek, çok bilmek, su hakkında bol ezber sahibi olmak, susuzluğunu gidermez insanın.

SONSUZ BİR DEĞER YÜKLENMİŞİZ

- Ölüm üzerine konuşmayı pek sevmeyen bir toplumuz. ‘Allah gecinden versin’ diyerek bu kadar uzaklaştırdığımız ölümü neden çok yakın bir mesafeden anlatmayı seçtiniz?

Ölümü yok saymak, ölümü yok etmiyor. Yaşamanın sonunda değil ölüm, yaşamanın içinde, yaşamanın ta kendisi. Diyebiliriz ki öle öle yaşıyoruz. "Dün" ölüyoruz, "bugün" diriliyoruz. Aslında sadece bugün yaşıyoruz, dünün ölüsüyüz, yarına hiç erişemeyeceğiz. Yaşamayı planladığımız her 'yarın', 'bugün' oluveriyor, 'dün' ettiğimiz 'bugün'ler bir daha gelmiyor. Ölmek aktüel bir konu. Güncel. Kur'ân'ın tabiriyle 'tattığımız' bir gerçek... Ölümü tadarak, yaşamanın tadını çıkarabiliriz. Ölümü yakınlaştırdığımızda ömre bir çerçeve çiziyoruz, yaşamanın kompozisyonunu daha iyi görüyoruz.

- Kendimizi hizaya getirmek için ölüme ve cehenneme nasıl anlamlar yüklememiz gerekiyor?

Cehennem, Allah'ın bizi koymak istediği yer değil, bizim kendimizi cahillikle koyduğumuz yerdir. Ölüm, bizim sonumuz değil, dünyadan doğuşumuzdur. Nasıl ki dünyaya doğuşumuz ana rahminden bakınca 'ölüm' görünür, dünyadan bakışımız da eksiktir, sakıncalıdır. Dünya gözüyle bakmayacağız ölüme... Kıyamet ve ölüm, bize Allah'ın atfettiği önemin belgesidir. Deyim yerindeyse, 'tek kullanımlık' değiliz, vazgeçilir hiç değiliz, bir görünüp bir kaybolan da değiliz. Sonsuzca var olmaya değer, sonsuz bir değer yüklenmişiz. Dünyadan fazlasını hak ediyoruz ki, kendi ölümümüz ve dünyanın ölümü haktır.

CEHENNEM ATEŞİNİN DEHŞETİ

- Ahiret hayatına dair korku ve gerilim anlatıları yerine nefs terbiyesine dönük bir yaklaşımı tercih etmenizin sebebi nedir?

Geleneksel vaaz üslubu bize ölümü ve cehennemi bir tehdit gibi anlata geldi. Namaza böyle ikna etmeye çalıştı. Günahtan böyle uzak tutmak istedi. Tehdidin olduğu yerde zorlama vardır, zorlamanın olduğu yerde estetik yoktur. Din estetikten ibarettir, güzelliktir, letafettir. İnsana yakışandır, insana güzellik kazandırır.Çağdaş vaaz sisteminin dikkate almadığı şudur: Kur'ân, asıl mesaisini insanı iknaya harcar. İnsandaki donanıma güvenir, fıtrat altyapısına seslenir, kalbindeki potansiyeli uyandırmak için yağmurca dokunur. Kulluğu gönüllü bir eylem olarak talep eder. Zorla itaat etmemizde hayır olsaydı, Yaratıcı için bu hiç zor değildi ki! İbadetini eksik yapana türlü türlü acılar, ağrılar hissettirebilirdi!

Buradan bakınca, Kur'an'ın kıyamet haberleri şantaj değildir. Cehennem ateşinin dehşeti ve ölümün yakınlığı tehdit üslubuyla sunulmaz. Tehditte 'sonra'ya dair bir kaygı icat edilir. Oysa bizi yaratan, bizi bizden iyi bilen Yaratıcı, bizim 'şimdi'mizle ilgilenir. Kendimizi kendi aynamızda güzel görecek bir hale bürünmemizi ister. Rabbimiz bizi terbiye ederken, bizi önemser, bize merhamet eder, bizi ümidi bilir, bizde sandığımızdan fazlası olduğunu bilir.

Tıpkı bir çekirdek gibi içimizdeki potansiyeli uyandırmak ister. Cehennemin kendi içimizde yürüdüğümüz bir yolculuk olduğunu anlatır. Üstad Said Nursi'nin çok zarif dille anlattıklarını ben yeni bir sese dönüştürmek istedim bu kitapta

CEHENNEM YAPTIKLARIMIZIN  AYNASIDIR

- Müslümanlar olarak belki de en büyük korkumuz cehennemde yanmak.

Ama yazdıklarınıza bakılırsa yanmak o kadar da kötü bir şey değil…

Yanmanın biz fanilere ne faydası var?

Cehennem bir tecelligâhtır. Kahrın tecellisidir. Bir terbiye yöntemidir. Terbiye edenin terbiye ettiğinden ümit kesmediğinin belgesidir. Ciddiye alınma belirtisidir. Fakat biz yine de lütufla terbiye edilmeyi talep edelim. Duamız böyle olsun. Öyle çok yanalım ki aşkla, ateş bizde yakacak bir şey bulamasın...

- Cehennemin varlık hikmeti nedir?

Cehennem, gerçekte yaptıklarımızın aynasıdır. Edegildiklerimin hasılasıdır. Ateşi içimizde yaktığımızı söyler Allah. Kısa surelerin çoğunda bu gerçek öne çıkar. Tekasür'de zirveleşir bu vurgu. Hümeze'de alev alevdir! Kendimizi düşüreceğimiz yeri şimdiden gösterir Allah ki ateşi söndürelim içimizde. Alevli koşulara durmayalım ister. Cehennemde Bir Gün'de bir kişinin iç hesaplaşması üzerinden ayetlerin dilini çözmeye çalıştım. Bir ahiret okuması bu ama kendi iç sesimize kulak vererek... 

Sırada Cennette Bir Gün var

- Cehennemde Bir Gün deyince, ister istemez Cennette Bir Gün'ü de bekliyor insan... Böyle bir hazırlığınız var mı?

Canla başla cennete çalışıyorum. Kısmetse önümüzdeki günlerde yine Lore Kitap’tan çıkacak olan Cennette Bir Gün'ü tamamlamış oluruz. Zira Cehennemde Bir Gün anlatısının ucu okuyucuyu cennetin kapısına kadar getiriyor. Zümer Suresi'nin 71. ve 73. ayetlerinde ilginç bir 'vav' farkı vardır. Dikkatle okuduğumuzda, cennet ve cehennemin farkını bu 'vav' ortaya koyuyor. 'Vav'da bütün yolculuğumuz. Allah'ın aklımıza emanet ettiği bilmeceye bir bakın: "Cehennemlikler cehennemin kapısına getirildiğinde kapılar açılır. Cennetlikler cennetin kapısına getirildiğinde ise kapılar açıktır." Çözmeye değmez mi?

star

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.