Şekva...

Kararında kalmayan dünya hengâmında ömür denen sermaye pek az olmakla birlikte, yapılacak işler çoktur.
Dünya vechi ile bakıldığında; Okumak, iyi bir meslek sahibi olmak ve kazanç kapısı olan mesleği icra edebilecek makama gelmek. Ömrün en güzel yılları bu silsilede geçer. Bu silsiledeki tüm sıkıntılara şekva etsek de katlanırız.

Gelecek kaygısı ve geçim derdi ile meslek icraya başlansa da, insandır bu, emelleri uzun, istekleri sınırsız, beğenileri hep daha iyisini istemekle doludur.
Bir amaçtan diğerine ulaşma çabası ile geçen yıllar, ömrün zevaline doğru akıp gitmektedir.

Bunca sıkıntı ve dünya saadeti için harcadığımız emeğe mukabil, bazan hedeflediğimiz meslekten başka alanda çalışmak zorunda kalır, beklentilerimizin dışında bir yaşam sürebiliriz.

Bu durum insanda hoşnutsuzluk, mütemadi şikayet, beklentilerimize iç mekanımızdaki sahipliğimiz derecesinde derin mutsuzluk, şükürsüzlük ve nimetlerin farkındasızlığını getirebilir. Bu hal hayatı çekilmez yaptığı gibi, şükürsüzlük gözlüğü mevcut güzellikleri görmeye de engel teşkil eder. Ve ne yazıkdır ki, insan bunu kendi kendine yapar.

Her ef'al sebepler muktezasınca oluşsa da, o ef'ali yaratan müsebbibül esbab olduğu bu dünya hengamıyla boğulan nazarımıza maalesef uzak durmakta. Zira sebeplerin kesif perdesine takılıyor vazifedar olduklarını unutuyor ve içinde bulunduğumuz şartlardan şekva ediyoruz.

Oysa asıl şekvaya layık olan içinde bulunduğumuz şartlar değil, o şartları Allah'ın bize tevdi ettiği bu donanımlarımızla, ahiretin tarlası olan dünyada ekim yapmaya çeviremeyişimize olmalı.

Şartlar ağır olabilir, istediğimiz ve tasarladıklarımıza ulaşamayabiliriz, suyun akışı çok kuvvetli ve ters yönde de olabilir. Bunlardan şekva etmek eşref-i mahlukat olan ve tüm techizatı ile arzda mahlukata muhtar olan, semada meleklerin dahi önüne geçebilecek kabiliyetteki insana yakışan bir hal değildir. Asıl şekva edilesi durum o dünya suyunun istikametimizin tersinde ve çok şiddetli akması değil, bizim tedbirsiz ve teçhizatsız o suya karşı duruşumuzdur. Bu durumda sürüklenmemiz ve çarpıp yaralar alışımız gayet normaldir.

Zira bu insanın 60-80 yıllık dünyasının zararıyla değil belki ebedi saadet yeri olan ahiretinin mahvına sebep olacak bir duruş şeklidir.

''...Evet her şeyin iki ciheti vardır. Bir ciheti Hakka bakar, diğer ciheti de halka bakar. Halka bakan cihet, Hakka bakan cihete tenteneli bir perde gibi olmalıdır.'' (1)

Evet hayrı ve şerri yaratan, bize kader çizgisi ile ömür sermayesi tevdi eden Allah'tır (cc), lakin bu sermayeyi hangi şartlarda da olunursa olunsun kâra geçirmek yine Allah'ın tevfiki ile bize bakan yönüdür. Çünkü şartlar amaca yönelik araçlardır. Aracı kullanmak vazifemizken, aracın iç mekanizmalarıyla uğraşıp bozmak, sonrada yolda kalıp şekva edene denilecek şey şudur ;
''zarara kendi rızası ile girene şefkat edilmez…''
''...Nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir (değiştirir) eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalb eder. Evet niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir.'' (2)

Çözüm üretmek insana mahsustur. Mü'min ise eşyaya basireti ile bakar. Şartların menfiliğinde mütemadi şekva edip, durumu müspete çevirecek hiç bir ef'al içinde olmayış Kadir-i Zülcelali, Hâlık-ı zülkemal-i tenkittir.

Demek ki, sebepler dairesinde gerçekleşenler iyi okunulup tahlil edilebilir. O sebepleri yollara koyulan işaret levhaları gibi görüp, menzile vardıracak en güvenilir istikamet tayin edilebilir. Şartlar ne olursa olsun bu en güvenilir istikamet Kur'an ve sünnete ittiba yoludur.

Bize sunulan şartları yalnızca dünya saadeti için değil, bize sunuluş aslı itibarıyla Allah'ın rızasını kazanma yolunda araç telâkki edip, zorluğu ve menfiliği  ise engeller değil, azmimizi artırıcı dinamikler olarak görmeyi başardığımızda, hayat daha sevimli ve şartlar daha kolay gelmeye başlayacaktır.

Zira her zorluğun içine kolaylığını da, menfaatini de, bizim göremediğimiz nimetini de derc eden Allah’tır (cc).

Hulasa; Her nimetin külfeti kendi mesabesincedir. Külfeti görüp şekva eden olmak değil nimeti vereni bilmek duası ile...

Dipnot ;
(1-2)-Mesnevi-i Nuriye

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum