Şekere ameliyatlı çözüm

Şekere ameliyatlı çözüm

Ameliyat, Tip 2 diyabette bir tedavi alternatifi. Ancak başarı için hasta seçiminin doğru yapılması gerekiyor.

Diyet ve egzersizle kilo veremeyen ölümcül obezite hastalarının son yıllarda en sık başvurduğu tedavi yöntemi olan “obezite cerrahisi” aynı zamanda Tip 2 diyabetin tedavisinde de kullanılıyor. Peki obezite cerrahisi ile diyabet cerrahisi aynı şey mi? Her şeker hastası ameliyat olarak, diyabetini bitirebilir mi? Bu soruların cevaplarını Selçuk Üniversitesi Rektörü ve Türk Cerrahi Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin’den aldık. Diyabeti bitirmek için yapılan cerrahinin obezite cerrahisinden farklı olduğunu ve bu konunun suiistimal edilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Şahin,  hastaları uyardı. Diyabet cerrahisi obez olmayan hastalara da yapılabileceğini belirten Prof. Şahin “Uygun vakalarda diyabet cerrahisi yüzde 90 başarı sağlar. Ancak her diyabetli, cerrahiye uygun değildir. Hasta seçiminin çok iyi yapılması gerekir” dedi. Prof. Dr. Mustafa Şahin, diyabet ve obezite cerrahisi için kriterleri sıraladı…

"HASTALIĞI 10 YILI GEÇENLERDE AMELİYAT FAYDALI DEĞİL"

Diyabet ameliyatlarında ince bağırsağın son kısmını midenin çıkışına bağlandığını söyleyen Prof.Dr. Şahin, bunun pankreası çalıştırarak insülin salgısını artırdığını belirtti. İnsülin üretmeyen Tip 1 Diyabet hastasına diyabet cerrahisinin yapılamayacağını anlatan Prof. Dr. Şahin, “Tip 2 diyabet hastasının da eğer pankreası tamamen bitmişse ve insülin salgılayamayacak hâldeyse bu ameliyatı yapmanın anlamı yok. O nedenle biz önce diyabetli olduğunu ispat ediyoruz ve ameliyattan sonra pankreasının yeterli insülin salgılama kapasitesinin olup olmadığına da bakıyoruz. Yeterli değilse ameliyat yapmıyoruz.  Bu yüzden obez olmayan her Tip 2 diyabetli ameliyata uygun değildir. Ayrıca hastanın diyabet yılı da önemli. Diyabet süresinin 10 yılı çok geçmemesini istiyoruz. Çünkü 10 yıldan sonra pankreas büyük oranda iş-  levini kaybetmiş oluyor ve organ hasarları da düzelmiyor” diye anlattı.

"ÇOK PİŞMAN OLANLAR TÜP MİDE TERCİH ETMESİN"

Çok sayıda ameliyat yöntemi olduğunu ancak son yıllarda 3 tanesinin ön plana çıktığını anlatan Prof. Dr. Mustafa Şahin “Birincisi mideyi küçülterek alımı kısıtlayan yöntemler, ikincisi emilimi bozarak yenilenlerin direkt olarak vücuttan atılmasını sağlayan yöntemler, üçüncü olarak da ikisinin kombine edildiği hem alımı kısıtlayan hem de emilimi bozan yöntemler” dedi. Ameliyat yöntemlerinin dünyada bir akım hâlinde ortaya çıkıp ilerlediğini belirten Prof. Dr. Şahin, çok kilolu hastaları biraz zayıflatarak büyük cerrahiye hazırlamak için geliştirilen “tüp mide” ameliyatlarının son yıllarda bir furya hâlinde yapıldığını söyleyerek, bu ameliyat tekniğinde hasta seçiminin çok iyi yapılması gerektiğine dikkat çekti. Metabolik hastalıkları olanların ve çok şişmanların tüp mide için aday olmadığını söyleyen Prof. Dr. Şahin “Tüp mide ameliyatlarından sonra kilo alma riski var. Bu yüzden ben ameliyat türüne karar verirken, hastanın vücut kitle indeksine bakıyorum. Çok şişmanlarda ve metabolik hastalıkları olanlarda tüp mide sıkıntıyı çözmüyor. Hastaları ikinci bir ameliyata mecbur bırakmamak için direkt olarak mide bypassı yapmak daha iyi” dedi. 

BEŞ KİŞİDEN BİRİ OBEZ

Sağlık Bakanlığı verileri Türkiye’de her 5 kişiden birinin obez olduğunu gösteriyor. Obezite hayatı kısaltan bir sağlık problemi. Beraberinde görülen hipertansiyon, diyabet, kalp gibi kronik metabolik hastalıkların yanında kanser gibi hücreyi bozan hastalıkları da getiriyor. Bilim obeziteyle mücadele için dengeli ve sağlıklı beslenmeyle birlikte düzenli egzersizi tavsiye ediyor. Ancak modern hayatın getirdiği hareket kısıtlılığı, fast food beslenme, televizyon ve bilgisayar başında geçirilen zamanlar alınan tedbirlere rağmen bütün toplumlarda şişman insan sayısının artışına sebep oluyor. Sonuç: Türkiye’de erkeklerin yüzde 21,4’ü, kadınların yüzde 41,5’i obez; nüfusumuzun 12 milyonu Tip 2 diyabetli…

ŞİŞMAN KİM?

Şişmanlık için belirlenen tıbbi değer vücut kitle indeksi (VKİ). Vücut kitle indeksi 24-25 olan idealdir. 25-30 şişman, 30-35’in obez; 40’ın üzerine çıktığı zaman da morbid obezite yani ölümcül obezite olarak değerlendiriliyor. Bu rakamlar arttıkça beraberinde de sağlık problemlerinin de ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Şahin “Hipertansiyon ve diyabet şişmanlığa bağlı olarak en rastlanan hastalıklar. Obezlere yapılan obezite cerrahisi, kiloya bağlı olarak ortaya çıkan diyabetin tedavisinde de etkilidir. Ancak bazı durumlarda şişman olmayan kişilerde de diyabet ortaya çıkabilir” dedi. 

SEBEP: HAZIR YİYECEKLER

Obezite için en önemli risk faktörünün işlenmiş gıdalar olduğuna işaret eden Prof. Dr. Şahin “Günümüzde kalori değeri yüksek, fabrikalarda işlenmiş rafine gıdalarla besleniyoruz. Sindirim sistemimizin üst kısmının yapması gereken hazmetme işini fabrikalara yaptırıyoruz. Fabrikalar tarafından sindirilmiş, hazır gıdaları yediğimizde ön bağırsakta sindirim yerine emilim işlemi gerçekleşiyor. Yediklerimiz orta bağırsağa ulaşmadığı için de o sırada devreye girmesi gereken hormonlar ve enzimler salınmıyor. Bunlardan biri de şeker hastalığını önleyen hormon. Sindirim ön bağırsakta gerçekleşmediğinden türlü doyma hissi oluşmuyor. Doyma hissi için posalı gıdaları yememiz ve bunların bağırsağın ön kısmında sindirilmesi gerekir. Doymuyoruz ve şişmanlıyoruz” dedi. 

Türkiye

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.