'Sandık güvenliği konusunda her türlü tedbiri alacağız'

'Sandık güvenliği konusunda her türlü tedbiri alacağız'

Başbakan Davutoğlu, "Sandık güvenliği konusunda her türlü tedbiri alacağız. Doğu ve güneydoğudaki, bütün Türkiye'deki vatandaşlarımız hiç kaygı duymasınlar" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kanal 7 ve Ülke TV'de ortak yayınlanan "İskele Sancak Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Seçim çalışmaları ve Malatya mitinginde açıkladığı vaatlerine ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, miting alanlarında gördüğü demokrasi coşkusundan ve seçim hazırlığından memnuniyet duyduğunu ifade etti. 

"Vaatler insanlara dokunan ama büyük yükler getiren şeyler değil"  

Seçim beyannamesini açıkladıktan sonra beyanname içinde düşündükleri ancak üzerinde çalışılmasının gerektiğini düşündükleri hususlar olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Bir de halktan gelen talepler vardı. Bunları bir araya getirdik bir buket halinde 10 müjde şeklinde bugün Cumhuriyet Bayramı hediyesi olarak, müjdesi olarak da takdim ettik halkımıza. Her şeyden önce hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah seçimler güzel neticeyle ortaya çıkar, ondan sonra bunları yaparız" diye konuştu.

Yeni vaatlerin kaynağına ilişkin bir soru üzerine ise Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Çok büyük bir yük getiren şeyler değil bunlar toplamına baktığınızda. 19,3 milyar Türk Lirasıydı daha önceki vaatler, bu da 1,5 milyar lira civarında belki bazı şeylerin çünkü tabi etki analizlerini yapıyoruz, 2 milyar en fazla civarında olacağını düşünüyoruz. Yani 22 milyar toplamda geçmeyecek bir şey ki bu da insanlara dokunan ama çok büyük yükler getiren şeyler değil bunlar. Nihayet Türkiye'nin gayrı safi milli hasılasının yüzde 1 nispetinde, yüzde 1'ini şimdi biraz daha geçmiş olacak ama Türkiye'nin bütçe performansı çok iyi, gelir performansımız iyi dolayısıyla toplumda bütçe dengelerimizde ve genel ekonomik dengelerde mali disiplini etkileyecek bir sonuç yok."

"Seçmenin daha fazla ilgi göstereceğini düşünüyorum"

1 Kasım'da seçimlerinde katılımın düşük olacağı yönünde iddiaların bulunduğunun anımsatılması üzerine Davutoğlu, "Ben böyle olacağını düşünmüyorum. Bu seçimde, seçmenin daha fazla ilgi göstereceğini düşünüyorum. 'Ya tek parti ya da koalisyon' diye bir şey var. Daha önceki seçimlerde pek gündemde olmayan bir tartışma var" diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin "Bizim içimizde, AK Parti-MHP koalisyonu yapılmasını isteyenler var ki şaşırıp kalıyorsunuz. 4 şart olursa AK Parti veya CHP ile koalisyon yaparız" dediğinin anımsatılması ve değerlendirmesinin sorulması üzerine Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu şartları bize mi dikte ediyor, kendi tabanına mı yani kendi tabanı ile ilgili bir şey söyledikten sonra '4 şartım var' demek kendi tabanına ne demiş oluyor, onu anlamakta zorlanıyorum. Aslında bu bir itiraf. Neyin itirafı? Sayın Bahçeli’nin kendi tabanıyla iletişimin kopuk olduğunun itirafı. Ya kendi tabanı Bahçeli'ye itibar etmiyor ya da Bahçeli kendi tabanı sesini dinlemiyor. Ve burada bir başka itiraf da var, kendi tabanına rağmen hükümet olma cesareti göstermediğinin itirafı."

Tabanın yeni seçim istediğini buna rağmen kendilerinin samimiyetle hükümet kurma çabası içine girdiğini vurgulayan Davutoğlu, bunun sorumluluk ve cesaret işi olduğunun altını çizdi.

"Gol atmayacaksan niye oynuyorsun?"

Davutoğlu, MHP tabanını bu değerlendirmeyi yapacağını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İktidar olma iradesi olmayan bir genel başkandan ise iktidar olarak Türkiye’yi istikrarlı bir şekilde büyümeye götürecek, AK Parti’yi tercih edecektir diye düşünüyorum. Sadece AK Parti tercihi değil burada, MHP tabanı bir şekilde iktidar olmak istiyor. Doğaldır bu da. Niye siyaset yaparsanız? Ben futbol maçı oynayayım 90 dakika ama zinhar gol atmayayım. Gol atmayacaksan niye oynuyorsun?

Diyorlar ki pası veriyor, CHP pası verdi, 'başbakan ol' dedi. Olabilecek değil, CHP verdi diye olmaz ama. 'Hayır, ben o pası almam' diyor. Sonra ben götürdüm. Bir pas değil 4 tane top koydum önüne, 'gel bu oyunu istersen beraber hükümet kuralım, istiyorsan seçim hükümeti kuralım, istersen azınlık hükümeti kuralım sen destek ver, taleplerin nedir onu bileyim, istiyorsan beraber erken seçime…' Bütün bunların hepsine 'hayır, hayır, hayır' dedi. Futbol maçı yapıp da gol istemeyen teknik direktör nasıl absürt bir noktada ise Sayın Bahçeli de öyle bir noktada. MHP seçmeni taraftar orada izliyor maçı. 'Bizim teknik direktör ne yapıyor' diyor. Önüne gelen hiçbir topu almıyor. Hatta oyuncuları sahanın dışına çekiyor. O zaman sahaya niye çıkıyorsun? Dolayısıyla burada iktidar olma iddiası taşıyan bir kitle ile iktidar olmayı düşünmeyen bir lider arasında bir problem var."

"Medeni Konak demokrasi şehididir"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Buradan da aslında bütün partilere de bir sitemimi ifade etmek isterim. Bugün Nusaybin'de bir sandık kurulu başkanımız, sandık müşahidimiz, parti üyemiz Medeni Konak arabasında şehit edildi. Bu bir demokrasi şehididir. Daha Kılıçdaroğlu'ndan telefon almadım. Daha Demirtaş’tan bir kınama duymadık. Sayın Bahçeli’den bir kınama ya da bir telefon almadım" dedi. 

"Son görüşmenizde 'Sayın Bahçeli, şu şu şu şartlardan dolayı bizim sizinle koalisyon yapmamız mümkün değil dedi' dediniz. Ama MHP’liler, 'Hayır böyle olmadı. Sayın Bahçeli aslında bir koalisyon yapmak istiyordu fakat o şartları kabul etmedi' gibi anlatıyorlar" sözleri üzerine Davutoğlu, Bahçeli'nin başta şartları bile saymadığını ifade ederek, Bahçeli'nin "Şartlarımız nasıl olsa biliniyor. Şimdi ben size cevabı vereyim birbirimizi yormayalım" dediğini aktardı.

"Çok kötü baykuş taktikleri bunlar"

"Bugünlerde çeşitli kesimler tarafından bir iç savaş söylemi kullanılıyor. Bu iç savaş kavramının bu kadar servis edilmesinin amacı nedir? Böyle bir tehdit görüyor musunuz" sorusu üzerine "Hayır" diyen Davutoğlu, terörle mücadeleyi dünyada yapan birçok ülkenin bulunduğuna işaret etti.

Davutoğlu, Ortadoğu ülkelerinin, Avrupa’da köklü demokrasilerin de terörle mücadele ettiğini anlatarak, şöyle konuştu:

"Şimdi bunlar, buradaki terör saldırıları yaşanıp da bir iç savaş çıkmıyorsa, onlar gibi bir demokrasi ülkesi olan veya siyasal sistem, hükümet, Meclis, bütün yapılarıyla devlet işliyorsa buradan kim nasıl iç savaş çıkartır, bunu anlamıyorum. Ama bunlar felaket tellallığı… Çok kötü baykuş taktikleri bunlar.  HDP bunu bilerek yapıyor. Çünkü savaş dediğinizde iki taraf olmuş oluyor. Terör kavramını kullanmıyor. 'Savaş' diyor ki, iki taraf var. Yani eşit iki taraf... Sanki devlet ile meşru olarak halktan aldığı yetkiyi kullanan hükümet ve devlet güçleri ile teröristler aynı şeydeymiş gibi. İşin ilginci, paralel yapı, bazı medya organları, diğer muhalefet de bunu destekleyecek şekilde davranıyor ve burada geniş bir koalisyon. AK Parti iktidarını kötüleyebilmek için bu memlekete en kötü muameleyi mazur görüyorlar. Maruz ediyorlar bu memleketi. Yani, 'AK Parti zayıflasın da Türkiye iç savaşa girdi' diye dünyaya tanıtmayı bir marifet zannediyorlar. Esas mesele burada AK Parti’nin zayıflatılması. Yoksa ülkede ne iç savaş şartları var ne anormal bir durum var."

"2 PKK'lı Konak'ı şehit etti"

Başbakan Davutoğlu, Nusaybin'de 2 YDG-H, yani 2 PKK'lının Konak'ı şehit ettiğini bildirerek, şöyle devam etti:

"Tespit ediliyor, Mardin Valisi ile konuştum. Öyle bir şekilde saldırıya maruz kalıyor ki, tam da seçimden üç gün önce. Şimdi nerede Demirtaş, bir kınama duydunuz mu? Yok. AK Parti'ye bir saldırı olursa hepsinde bir sessizlik hakim oluyor. 

"Bakalım ne zaman Demirtaş dönüp YDG-H'ya katil diyebilecek"

"Niye sesleri çıkmıyor?" diye soran Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: 

"Hadi çıksın, konuşsun Demirtaş. Ankara saldırısında biz yerde cenazelerimizle, taşıdığımız yaralılarla uğraşırken, 'tek bir bir vatandaşımızın canını kurtarabilir miyiz' diye uğraşırken, bu dökülen kanın hesabını soruşturmalarla takip ederken, güvenlik tedbiri alırken, döndü bize 'katil devlet' dedi. Şimdi peki Medeni Konak'ın katili kim, belli YDG-H. Çıksın 'YDG-H katil' desin bakalım diyebilecek mi? 'PKK katil' desin diyebilecek mi? Ama Ankara'daki saldırının müsebbibi bilinmiyordu. Çıkartılıyor şimdi birer birer. DAEŞ'se katil DAEŞ, yanında PKK'ysa 'katil PKK'. Biz hepsine katil diyoruz. Bütün soruşturma sürüyor. Şanlıurfa'da tekrar tutuklamalar oldu. Bekliyorum müsebbipler belli 2 YDG-H militanı tespit edildi. Bakalım ne zaman Demirtaş dönüp YDG-H'ya katil diyebilecek, diyemez. Çünkü bu terör örgütü ile iç içe. Bunların çoğu partinin içinde, talimat veriyor bu partiye."

"Oy kaybının bir kısmı, yaratılan baskı ortamından kaynaklanan oy kaybıdır"

"7 Haziran'da AK Parti Kürt vatandaşlardan epeyce oy kaybetti. O muhasebe, mesajı alma ve ona uygun bir pozisyon alma anlamında AK Parti yeni bir perspektif geliştirebildi mi?" sorusu yöneltilen Davutoğlu, siyaset geliştirirken vatandaşları Kürt, Türk, Sünni, Alevi diye ayırarak siyaset geliştirmediklerini, bütün vatandaşlara hitap ettiklerini söyledi.

Özellikle belli bölgelerin belli hassasiyetlerinin bulunduğunun altını çizen Davutoğlu, Konya’nın, Diyarbakır'ın, Hakkari'nin, Edirne'nin, burada yaşayan vatandaşların beklentilerinin farklı olabileceğine işaret etti. 

Kürt seçmenin beklentilerinin farklı olabileceğini, bunlara dönük değerlendirmeler yaptıklarını belirten Davutoğlu, "Bu oy kaybının bir kısmı, yaratılan terör ortamından, baskıdan kaynaklanan oy kaybıdır" dedi. 

"Eylemi yapan DAEŞ, arkasından harekete geçen PKK"

DAEŞ'in bir terör örgütü olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu kanlı örgütün İslam'ın adını kirlettiğini söyledi. DAEŞ'in terör saldırılarının kritik zamanlarda, hemen arkasındaki etkileri itibarıyla da birilerine hizmet eder şekilde ortaya çıktığına dikkati çeken Davutoğlu, DAEŞ'in birileri tarafından yönlendirildiğini dile getirdi. 

Suruç saldırısının oluş biçimi, yapıldığı yer, saldırıda hayatını kaybedenler bir araya getirildiğinde "Türkiye'de bir ateş bir gerilimin tetiklenmek istendiğini" aktaran Davutoğlu,  Alevi vatandaşların bu olayın içine çekilmek istendiğini kaydetti. 

Duyarlı Alevi vatandaşların bu oyuna gelmediğini vurgulayan Davutoğlu, bu şekilde duyarlı davranan bütün toplum kesimlerine teşekkür etti. Davutoğlu, DHKP-C ile PKK arasında Kürt ve Alevi fay hatlarını harekete geçirecek bir işbirliği çıkarmaya çalışıldığını dile getirdi. 

"Eylemi yapanın DAEŞ, arkasından harekete geçenin ise PKK ve DHKP-C" olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Bu bir tesadüf olabilir mi?" diye sordu. 

Başbakan Davutoğlu, bu saldırıların hedefinin temelde Türkiye'de istikrarın yok edilmesi olduğunu anlatarak, "Amaç, istikrarın temsilcisi olan ve istikrarı sağlayacak yegane parti görünümündeki AK Parti'nin zayıflatılması" dedi. 

"Paslaşma veya başka istihbari yapıların bu örgütlere sızması"

"Paslaşma mı var bu örgütlerin arasında" sorusuna Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Paslaşma veya başka istihbari yapıların bu örgütlere sızması. DAEŞ dediğiniz örgüt taşeron bir örgüt. İçine her türlü grup sızabiliyor. Birine üç ay eğitim verseniz, biraz Kur'an-ı Kerim okumayı öğretseniz, birkaç kelime slogan atmayı öğretseniz, sonra da sakalı müsaitse uzun sakal bıraksanız, gönderip Suriye'nin içine yerleştirseniz, arkasından belli talimatlarla şey yapsanız, üç ayda DAEŞ adına eylem yapacak yüzlerce insan çıkarabilirsiniz. Bunlar oturmuş sosyal yapılar değil."

"Her türlü tedbiri alacağız"

Sandık güvenliği konusunda her türlü tedbiri alacaklarını vurgulayan Davutoğlu, "Kanunun bize verdiği yetki dahilinde her türlü tedbiri alacağız. Doğu ve güneydoğudaki, bütün Türkiye'deki vatandaşlarımız hiç kaygı duymasınlar. Her türlü tedbiri alacağız. Kim sandık güvenliğini ihlal ederse, onlara karşı da demokratik hukuk devleti kuralları içinde en sert müeyyideleri uygulayacağız. Kimse Türkiye'nin kaderiyle oynayacak şekilde milletin iradesine ipotek koyamaz" diye konuştu. 

"Bu hukuki bir süreçtir"

Davutoğlu, İpek-Koza Grubu'na kayyum atanmasına ilişkin, şunları kaydetti:

"Bu bir hukuki süreçtir. Hükümet bir seçim hükümetidir. Hükümetin doğrudan müdahil olması söz konusu değil. Yargı, hukuki bir süreç işletiyor. Buna itiraz yapılacaksa yine hukuki yollarla yapılmalı. Ama buradan hareketle Türkiye'yi ilzam edecek, Türkiye'yi dünyaya kötü gösterecek bir tutum içine girmenin bir karşılığı yoktur."

AA

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.