Said Nursi'nin farklı partililerin kavgasını önleme taktiği

Said Nursi'nin farklı partililerin kavgasını önleme taktiği

O zaman kapkara bıyıklı, atik, çevik bir delikanlı olan Said Nursi’yi ilk defa birbirine giren iki parti mensubunu yola getirip dağılmalarını sağladığı bu tiyatro da tanıdım

Risale Haber-Haber Merkezi

Edebiyatçı yazar Dursun Gürlek, Bediüzzaman Said Nursi'nin iki parti mensuplarının kavgasını nasıl yatıştırdığını anlattı.

Vahdet'teki yazısında Şehzadebaşı semtinin özelliklerini anlatan Gürlek, burdaki Ferah tiyatrosunda meydana gelen tarihi bir olayı da hatırlattı:

Geçen gün evrak-ı perişanı karıştırırken yıllar önce, daha doğrusu İmam-Hatip Okulu’nda okurken kesip sakladığım bir yazıyla karşılaştım. Ünlü gazetecilerimizden Münir Süleyman Çapanoğlu’nun kaleme aldığı bu makale beni ister istemez işte bu tiyatrolardan birine götürdü. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Şehzadebaşı’ndaki Ferah Tiyatrosu’nda meydana gelen bir olay, anlatılıyor. Yazar, o zamanlar genç bir delikanlı olan Bediüzzaman Said Nursi’nin, kavga eden iki grubu nasıl yatıştırdığını bize naklediyor. Konu ilginç olduğu için ben de siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Devrin meşhur gazetecilerinden Mizancı Murat bir konferans vermek için Ferah Tiyatrosu’nda sahneye çıkıyor. Bir süre sonra dinleyiciler arasında kavga meydana geliyor. Hatip konuşmasını kestiği halde gürültü patırtı yine devam ediyor. Söz iyice ayağa düşüyor. İtişmeler, kakışmalar, yaka tutmalar bile görülüyor. 

Bu hengame devam ederken, kalabalığın arasından bir adam, çevik bir hareketle, koltuklardan birine sıçrıyor. Bu adamın, kıyafetinden Kürt olduğu anlaşılıyordu. Külahlı, şalvarlı, mintanının düğmeleri gümüş savatlı, beli kuşaklıydı. Ayaklarında çizmeler vardı. Elinde gümüş saplı bir kamçı, kuşağının kabzası görünen gümüş kaplamalı bir kama vardı. 

Çapanoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Geçti, esmerceydi. Bıyığı siyah ve dolgundu. Hafif tertip yukarı doğru bükmüştü. Konuşmalar, bağrışmalar devam ederken, bir çok kimse de ona bakıyordu. Bu adam kimdi? Koltuğun üzerine neden sıçramıştı. Deli miydi bu? Bir şey mi konuşacaktı? Herkes hayretle ona bakıyordu. Genç adam gür bir sesle: 

Ya Eyyühel Müslimin, diye söze başladı. Konuşma hürriyetine saygı göstermek gerektiğini, bir hatibin sözünün kesilmesinin ayıp ve hele terbiye sınırlarının dışına çıkmanın ise Meşrutiyet ve hürriyeti yeni ilan eden bir ulus için utanılacak bir hareket olduğunu, İslam’ın fikre saygı göstermeyi emrettiğini anlattı. Sözlerini ayetlerle, hadislerle süsledi. İslam tarihinden örnekler verdi. Nihayet terbiye ve nezaket dairesinde dağılmalarını tavsiye etti.”

Münir Süleyman Çapanoğlu, daha sonra bu genç adamı bize şöyle tanıtıyor:

“Güzel konuşuyordu. İnandırıcı bir anlatışı vardı. Tam bir hatipti. Kimse ne itiraz etti, ne gık dedi. Az önce bağırıp çağıranlardan, ortalığı velveleye verenlerden hiç biri ağzını açamadı, şirretler, külhanlar, küçük beyler, fiyakacılar bile… Hepsi süt dökmüş kedi gibi tiyatrodan çıkıp dağıldılar. Kısa bir hitabeden sonra o azgın grubu yola getiren bu temiz kıyafetli adam kimdi! 1960 yılının Mart’ında vefat eden Bediüzzaman Said Nursi idi bu adam!

…O zaman kapkara bıyıklı, atik, çevik bir delikanlı olan Said Nursi’yi ilk defa birbirine giren iki parti mensubunu yola getirip dağılmalarını sağladığı bu tiyatro da tanıdım…”

Bu vesileyle ben de bir tavsiyede bulunmak istiyorum: Siz de bu her manasıyla büyük zatı tanımak istiyorsanız, devrimizin Bediüzzaman Said Nursi mütehassısı kabul edilen Necmettin Şahiner’in eserlerini mutlaka okumalısınız. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum