Said Nursi'nin Ermenilerle ilgili cümlesini bugün bile kuramıyoruz

Said Nursi'nin Ermenilerle ilgili cümlesini bugün bile kuramıyoruz

Metin Karabaşoğlu, Başbakan'ın 'taziye' açıklamasını yorumladı

Emre Can Dağlıoğlu'nun haberi:
 
Kitapları ve makaleleriyle İslami kesimde saygın bir yere sahip olan Metin Karabaşoğlu'yla Başbakan'ın 'taziye açklaması'nı, Türkiyeli Müslümanların meseleye nasıl baktığını konuştuk. 
 
Başbakan'ın 'taziye' açıklamasını nasıl buluyorsunuz? 
 
Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından çok çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum, tıpkı Başbakan'ın daha önceki Dersim özrü gibi. Türkiye'de kişisel olarak bazı şeyleri hissedebilir ve bilebilirsiniz, fakat bir de resmi doğrular vardır. Bu sebeple kanaatinizi ifade edemeyebiliyorsunuz, hatta tam tersi bir konuma zorlanabiliyorsunuz. Bu açıklamayla birlikte bu konuların daha çok konuşulabileceğini düşünüyorum ve ileri adımların atılması noktasında da ümitliyim. Türkiye, kalıcı ve sağlam bir temel üzerinden ilerleyecekse, adaletin hakkıyla temini gerekiyor. Bu adaletin temini için de, devlet eliyle yüz yıldır yapılan zulümlerin tespiti gerekiyor. Bu anlamda, taziye mesajı çok önemli. Fakat bu mesaj üzerine yeterince konuşmadığımızı, hatta üstünün örtülmeye çalışıldığını düşünüyorum. 
 
Neden üzerinin örtüldüğünü düşünüyorsunuz? 
 
Türkiye, içi dışı düşmanla dolu ulus-devlet psikozu içinde olduğundan, belirli bir kesimin bu mesajı değersizleştirmeye çalıştığını düşünüyorum. Haksızlık üzerine oturan yapıların yıkılması yolunda, bu mesajın bir adım olacağı endişesiyle birilerinin bu mesele üzerine konuşmayalım diye sözleştiklerini düşünüyorum. 
 
Başbakan'a yakın kesimlerden yeterli destek geldi mi sizce? 
 
Başbakan'a yakın görünen kesimlerin, bu taziyeye gür sesle ve güçlü bir biçimde destek çıkamadıklarını görüyorum. Bunun sebebinin de ulusdevlet zihniyeti içinde doğan ve büyüyen bu insanların devleti koruma refleksiyle hareket etmeleriyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu noktada, resmi doğrularla paralellik içindeler ve devletçi-milliyetçi kalıpların dışına çıkamadılar. Zira Müslüman kesimin devletçi-milliyetçi düşünceleri, sadece Hıristiyanlarla ilgili de değildir.
 
Başbakan, Dersim konusunda özür dilerken, söylediklerini Necip Fazıl'ın yazdıklarına dayandırmıştı. 1915 hakkında açıkça yazan konuşan bir Müslüman entelektüel veya âlim var mıdır? 
 
Çok detaylı araştırmadığım için tam olarak bilmiyorum ama benim bildiğim yok. Geçmişte Müslüman âlimlerinin de ulus-devlet paradigması içerisinde Kemalistlerden farklı tavır almadıkları aşikâr. Benim çocukluğumda da tam tersine Ermeni mezalimleri kitapları dolaştırılırdı sürekli. Öte yandan Boğazlıyan Kaymakamı'nın sıkı İttihatçılığının yanı sıra, Boğazlıyan Müftüsü'nün tehcir emrine karşı tutumu bilinirdi ama yazılı bir şey yoktu. 
 
Fakat bunun yanı sıra, ben 15 yaşımda Said Nursi'nin külliyatını okumaya başladım. Bediüzzaman, 1915'te Rusların esiri olduğu için, o döneme dair hiçbir sözü yok, fakat 1911'de söyledikleri çok anlamlıdır. O gerginlik ortamında, bir Müslüman âlimin Osmanlı'daki Müslümanlar olarak "Bizim saadetimiz Ermenilerin saadetine vabestedir (bağlıdır)" demesi çok önemlidir. Kader birliğini ve Müslüman'ın Hıristiyan mutlu olmadan mutlu olamayacağını bu kadar net ve rahatça vurgulamayı, biz 103 sene sonra bugün bile başaramıyoruz. Bırakın politikacıyı, bir âlim veya akademisyen tarafından hiç çekinmeden bu cümle böyle kurulabilir mi bugün? Gerçekten bilemiyorum.
 
Agos

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum