Said Nursi taklitlerinden çok farklıydı

Said Nursi taklitlerinden çok farklıydı

Star Gazetesi'nde yayınlanan Said Nursi yazı dizisi...

Muharrem Coşkun'un yazısı:

27 Mayıs İhtilali üzerinden iki aydan fazla süre geçmişti. 10 Temmuz’un öğle vakti, Bediüzzaman Said Nursi’nin kardeşi Abdülmecid Ünlükul’un kapısı çalındı. Kolordu Komutanı Cemal Tural, İkinci Ordu Komutanı, Konya Valisi Refik Tulga ve Milli Birlik Komitesi üyesi Mucip Ataklı, valilikte kendisini bekliyordu. Ünlükul gelir gelmez, Cemal Tural konuşmaya başladı: “Ağabeyinizin kabrini Urfa’dan alıp İç Anadolu’ya nakledeceğiz.” Görevi İçişleri Bakanı Tuğ. Muharrem İhsan Kızıloğlu vermişti.

Zorla dilekçe imzalatıldı

Cuntanın kararıyla, Abdülmecid Ünlükul kendisine zorla imzalatılan belgelerin ardından, askeri uçakla Urfa’ya hareket etti. Sürekli ağlıyordu. Alınan karara göre kimseyle konuşmayacaktı. Milli Birlik Komitesi, Ankara, Isparta, Konya, Diyarbakır ve Urfa’yı da içine alan altı şehirde olağanüstü hal ilan etti. Isparta ve Urfa’daki Nur talebelerinin önemli bölümü gözaltına alındı. Urfa’nın giriş ve çıkışları tutuldu. Yatsı namazından sonra sıra Said Nursi’nin Halilurrahman Dergâhı’nda bulunan naaşını çıkarmaya geldi. Kardeşi Abdülmecid Ünlükul ise yaşananlara bakamıyor, ağlıyordu. Çıkarılan tabut, askeri uçağa sığmadı. General Cemal Tural bu durum karşısında adeta çıldırmıştı. İkinci uçak istendi. Urfa’daki Halilürrahman Dergâhı’ndan alınan naaş, Isparta’ya getirildi. Naaşın gömüleceği mezarlık, askerden geçilmiyordu. Gecenin karanlığında bütün araçların ışıkları söndürüldü ve Bediüzzaman’ın naaşı, el fenerlerinin aydınlığında kabre indirildi. Ağabeyinin ve üstadının mezarına, bindirildiği askeri aracın camından gözyaşlarıyla bakan Abdülmecid Ünlükul, askerlerin bütün ısrarına rağmen Isparta’da kalmayı reddetti. Devlet emretti, ömrünü hapishanelerde ve sürgünlerde geçiren Nursi’nin mezarı da parçalandı.

BEDİÜZZAMAN TAKLİTLERİNDEN ÇOK FARKLIYDI

Said Nursi, bugün kendisini taklit ettiğini iddia edenlerden bir kısmının aksine, İslam’dan taviz vermedi. Zalim otoriteye itaat edip destek olmadı.

-Said Nursi, şahsa değil, kitaba dayalı bir hareket ortaya koydu. Hiçbir zaman kendi şahsını öne çıkarmadı. Şahsına izafe edilen birtakım manevî makamları bile reddeti.

-Said Nursî, siyasetle ilişkisini mesafeli tuttu. Hiçbir zaman aktif siyasî aktör gibi davranmadı. Sana oy veririz, ama karşılığında şu kadar milletvekili, kontenjan isteriz, ihalelerden şu kadar para isteriz demedi.

-Said Nursi, Mekke ve Medine’de de olsam kaçar Türkiye’ye gelirim dedi.
-Said Nursi, zalim ve diktatörlere boyun eğmedi. İdamı göze aldı şapka dahi giymedi.
-Said Nursi, Müslümanlara az da olsa nefes aldırdığını düşündüğü DP iktidarı ve Menderes’e destek verdi.
-Said Nursi, Türkiye düşmanlarıyla milletine ve ülkesine tuzak kurmadı.
-Said Nursi, özel hayatı takip ve tecessüse izin vermedi
-Said Nursi, takiyye yapmadı, zalimden korkmadı
-Said Nursi, farz olmadığı halde, sarığını bile, Bu sarık bu başla çıkar’ diyerek davasından taviz vermedi.

BEDİÜZZAMAN’IN ANLATTIĞI SUFYAN KİM

Risalelerde ahirzamanla alakalı rivayetlerde geçen önemli şahıslar: Deccal, Mehdi ve Hz. İsa olarak dikkat çekiyor... Peygamberimiz hem Büyük Deccal, hem de İslam Deccalı Süfyan’dan bahsetmiştir. Deccal, “yalancı, hilekar; zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile batılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, müfsid ve mel’ûn bir kişidir.”

Mahiyeti ise : “Sahih hadislerde bildirildiğine göre ahirzamanda gelecek ve ümmete karanlık günler yaşatacak, şeair-i İslamiyeyi tahribe çalışacak dehşetli ve münafık bir şahıstır.” Süfyan Müslümanlar içinde çıkacak ve aldatmakla iş görecektir.  Said Nursi: ‘Rivayette var ki, ‘Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar’ diyor... 5.Şua’da şu ifadeler yer alıyor:

“Yedinci Mesele: “Rivayette var ki, “Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar.” Zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri (öğretmenleri) kendine taraftar eder”(5 Şua) Diğer bir rivayette, “İslâm Deccalı Horasan taraflarından zuhur edecek” denilmiştir.

Askerde muhaberatta idi

Gelelim olayın Fethullah Gülen ile alakasına.. Gülen, 1961’de askere gitmişti. Acemi birliğinnde muhaberatta telsiz eğitimi almıştı. Gülen, usta birliğini İskenderun’da 2. Ordu karargahında Orgeneral Cemal Tural yanında büyük telsizci olarak yapacaktı. 24 ay olan askerliğinin 10 ayını izinli olarak dışırda komünizmle mücadele dernekleri açarak ve komünizm karşıtı vaazlar vererek geçirecekti. Fethullah Gülen, ‘Küçük Dünyam’ adlı kitabında şunları söylüyordu: “Askeri elbisenin üzerine cübbe giyilmezken ben böyle bir kıyafetle vaaz ediyordum. Komutanlarla aram iyiydi. Bir de Arif Başçavuş vardı ki, onun çok himayesini gördüm. Beni haber merkezine almıştı. Müstakil kalabileceğim arabayı ayarladı. Arabanın içi, o günün en modern telsiz cihazlarıyla donatılmıştı.”

Fethullah Gülen bu övgüleri bilmeden mi yaptı

Fethullah Gülen, Küçük Dünyam kitabında, Said Nursi’nin kabrini söken Orgeneral Cemal Tural’la ilgili övgü dolu ifadelere yer verecekti: “Cemal Tural o sıralarda 2. Ordu Komutanıydı. Ve hakikaten milliyetçi görünüyordu. Barzani hareketini adım adım takip ediyordu. O günlerde, Güneydoğu’daki bazı evlerde, Barzani’nin resimleri asılıydı. Cemal Tural’a karşı duyduğumuz alaka biraz da Barzani’yi yakın takibe almasından dolayıydı. Tural Paşamız milliyetçi diyorlar. Türk askeri milliyetçi olmayacak da ne olacak. Allah milliyetçilere uzun ömür versin.” Gülen, bu övgüleri yaptığı Cemal Tural’ın, Said Nursi’nin kardeşine zorla dilekçe imzalatıp, Bediüzzaman’ın kabrini söken Genaral olduğunu biliyor muydu, bu da ayrı bir soruydu. Zira Gülen askerliğini de Cemal Tural Paşa’nın kışlasında kendi ifadesiyle ‘kollanarak/korunarak’ yapacaktı. 1957’de Risalelerle tanıştığını anlatan Gülen, Said Nursi hayatta iken görüşmeme gerekçesini ise, “Kürt olduğu için O’nun yanına gitmeyi Türklük gururum kabul etmedi” diye açıklamıştı.

NURCU DEĞİLİM NURSİ’Yİ GÖRMEDİM

6 Haziran 1998’de Cemaat’in dergisi Aksiyon’a verdiği röportajda Gülen; “Müslüman olmak dışında hiçbir akıma mensup bulunmadığımı ve dolayısıyla Nurcu da olmadığımı defalarca ifade ettim. Aksiyon dergisinin benimle yaptığı uzun bir röportajda bu hususu çok açık biçimde ortaya koydum ve buradaki ifadelerimi, Yeni Asya gazetesi 11 Haziran 1998 tarihli nüshasında ‘Fethullah Hoca: Nurcu Değilim’ başlığı altında iktibas etti.” Sohbetlerinde Bediüzzaman ismini kullanmayı tercih etmeyen, gönüllülerine ‘Risale-i Nur Külliyatı’ değil kendi eserlerini tavsiye eden Gülen, bir eserinde “Hayatımda, Doğu’dan ve Batı’dan pek çok tarihçi, edebiyatçıyı okuyup, kendilerinden istifade ettiğim olmuştur. Bediüzzaman Said Nursî de bunların önde gelenlerinden biridir. Kendisini görmüş değilim” diye konuşacaktı.

3.5 AY SONRA KABRİNDEN ÇIKARDILAR

10 Temmuz 1960 günü gece yarısı Urfa’daki kabrinden çıkarılan Nursi bilinmeyen bir  yere götürüldü. Gülen, yıllar sonra, “Belgesel yapmak için bu fakire de geldiler. (Nursi) Mezarımı birkaç kişiden başkası bilmesin demiş. Onu delmek küstahlıktır”diyecekti.

Star

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum