Said Nursi, Risale-i Nur'da Gülen hakkında yazdı mı tartışması

Said Nursi, Risale-i Nur'da Gülen hakkında yazdı mı tartışması

Risale-i Nur'da Fethullah Gülen'e dair öngörüde bulunduğu bölümleri paylaşması büyük bir tartışmaya yol açtı

Risale Haber-Haber Merkezi

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur'un, Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur'da Fethullah Gülen'e dair öngörüde bulunduğu iddiasına dayanak yaptığı bölümleri paylaşması büyük bir tartışmaya yol açtı.

Uğur, konuya bugün de köşesinden devam ederken Cemil Tokpınar da sosyal medya hesabından tartışmaya katıldı. Uğur, isim vermeden Tokpınar'ı da eleştirdi. Fuat Uğur'un yazısı şöyle:

Tahşiye notlarının çılgına çevirdiği FETÖ

Çılgına dönmelerini anlıyorum tabii. Tahşiye kumpasını yapmalarının sebebi, bu küçük grubun Said Nursi’nin Fethullah Gülen’i ve onun yapacaklarını tarif eden öngörülerini, notlar halinde ve anlaşılır biçimde yayınlamalarıydı. Önceki günkü yazım, gözü dönmüşlüklerinin her zaman zuhur edebileceği yolundaki potansiyellerinin hâlen mevcut olduğunu gösterdi.

Said Nursi’nin risalelerini kafasına göre yorumlayan ve çarpıtılmış kitapları yayınlamasıyla bilinen biri çıkmış, paralelcilerin gazetelerinde hakaretler yağdırıyor. Ben cevap verecektim ama vazgeçtim. Aslında ona ben cevap vermeyeceğim. Yazıma kaynaklık eden Ümit Akdemir tek tek yanıtlamış. Ben yalnızca aralara notlar düştüm.

1- Yazının uzun bölümünü oluşturan Bediüzzaman’ın Şualar risalesine bir cevap yok. Bunu kabul ediyorlar. Orada ne diyor yeniden hatırlayalım:
“Beşinci esas: Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmaması bir düstur-u esasîleridir. Çünkü hâlisâne hizmet-i Kur’âniye, onlara her şeye bedel, kâfi geliyor. Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Her hâlde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevî maksadına âlet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak. Hem maddî mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile birinin hatâsıyla onun mâsum pek çok taraftarını ezmek lâzım gelecek. Yoksa, mağlûp düşecek. Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 568”

2- Paralel yazar Emirdağ lahikasındaki cümleye saptırarak cevap veriyor. “Büyük dairede onun gibi dehşetli cemaatler siyasi islamiyeye darbe vurduklarından, 12-13-14-ve 16 tarihlerinde tokatlar yiyecekleri ihtar edildi” cümlesindeki “tarihlerinde” yerine “zarfında” kelimesini koyup kurnazlıkla tüm cümleyi saptırabileceğini sanıyor. Hâlbuki Bediüzzaman burada geçmişte verdiği bir işaretin vuku bulduğunu “12, 13, 14 ve 16 sene zarfı” cümlesini değiştirerek “12, 13, 14 ve 16 sene tarihlerinde tokatlar yiyecekleri ihtar edildi'' diyerek net bir ifade kullanıyor.

3- Said Nursi geçmişte ne söylediğini hatırlatarak aynının gelecekte de olacağını açık açık öngörmüştür. “İsabet var” diyerek gelecekte de isabet edeceğini anlatmak istemiştir.

4- Bu bölümde Gülencilerin tahrifatçısı açık açık sahtekârlık yaparak ve cümleden siyaset-i islamiyyeyi çıkartarak rol değişikliği yapıyor ve Fethullah Gülen’i tokat atan konumuna getiriyor. Bunu ancak deve kuşları anlamaz. Hâlbuki fitneyi çıkartan Gülen, şu anda da çok aşikâr ki tokat yiyor. Ha “Onun keyfi yerinde, Pensilvanya’da bir eli yağda bir eli balda” diyebilirsiniz. Eh tabii haklısınız, cemaatinin yediği tokatlardan ona ne. Nasıl olsa keyfi yerinde.

5- Said Nursi, sonradan gelecek cemaatten bahsederken elbette Fethullah Gülen’in ismini vermiyor. Bu zaten şirk koşmak olurdu. Bir miktar aklı olan bundan mutluluk duymak yerine öngörüdeki tarifin tıpatıp Gülen olmasından dolayı utanır ve endişelenir.

6- Şeytanla iş birliği yaptıkları için yalana dolana, çarpıtmaya başvurmak artık paralel yapıda gelenek haline geldi. Hem “Bu tür ihbar-ı gıyabiler net değildir” diyor, hem de anlamış gibi yaparak karşısındakine cahil diyor. Başka çıkar yolları yok çünkü rezil oldular. Farklı fikre ve gerçekleri yazanlara hakaret ederek cemaat tabanına “Aman ha sakın bunlara inanmayın, Hocaefendimiz zinhar risalelerde tarif edilen adam değildir” mesajı vermekteler.

7- Risalelerde “oldu ve olacak” diye iki zaman dilimi vardır. Bu risalelerde Bediüzzaman’ın geçmişte sözünü ettiği şahsı maneviye idi. Ama gelecekte sözü edilen hem şahıs hem de topluluk. Saptırma uzmanı paralel hoca ısrarla geçmişteki “olmuş”u hatırlatarak gelecekte işaret edilenin Fethullah Gülen olduğunu saklamaya çalışıyor.

8- İşin daha da ilginç yanı bu risaleleri Bediuzzaman’ın talebeleri çok iyi anlıyorlar ve yorumluyorlar. Bediüzzaman’ın talebesi olmayan bu paralel mürid tekrar okusun.
 
Okurlarımdan Sait Peker şöyle yazmış: 29. Mektupta 5. Desisesi şeytaniye “En tehlikelisi budur ki…” ile başlayan kısmı okursanız Fethullah Gülen'in ne kadar tehlikeli olduğunu göreceksiniz. Evet 2016 tarihi gizli zındıka komitesi adına hareket eden Fethullah Gülen, DHKP-C, TİKKO, PKK gibi tüm dehşetli cemaatlerin müthiş tokat'lar yiyeceği tarihtir. Tüm ihanet şebekeleri yerden yere vurulacak. Ama Fethullah Gülen Kuran'a ihanet ettiğinden ondan intikamını Kur’an alacak ve o ihanetçiyi yerden yere vuracak.

Bir başka okurumuz İsmail Kartal ise Sait Peker’in sözünü ettiği Mektubat/426’yı göndermiş. Çok ilginç, eski kelimeler ve deyimlerle dolu ama çok rahatlıkla anlaşılabiliyor. Kimi anlattığı ise kolaylıkla bulunabilir. "Bir şey daha kaldı, en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında, bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. Çabuk enaniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da; nefsi, o ilmî enaniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde; nefsi ise, enaniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adavet besler gibi, Sözler'in kıymetlerinin tenzilini arzu eder tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın. Halbuki bilmecburiye bunu haber veriyorum ki: 

"Bu dürûs-u Kur'aniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müçtehidler de olsalar; vazifeleri -ulûm-u imaniye cihetinde- yalnız yazılan şu Sözler'in şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir. Çünki çok emarelerle anlamışız ki: BU ULÛM-U İMANİYEDEKİ FETVA VAZİFESİYLE TAVZİF EDİLMİŞİZ. Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enaniyet-i ilmiyeden aldığı bir his ile, şerh ve izah haricinde bir şey yazsa; soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklidcilik hükmüne geçer. ~RN-Mektubat/426~

fuatugur.jpg

TOKPINAR'IN YAZISI

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur'un "Bediüzzaman'ın Fethullah Gülen öngörüsü" başlıklı bir yazısına Cemil Tokpınar sosyal medya hesabından cevap verdi. İşte Cemil Tokpınar'ın o paylaşımları;

1-Bugün Türkiye gazetesinde @FUATUGUR imzasıyla yayınlanan "Bediüzzaman'ın Fethullah Gülen öngörüsü" başlıklı yazı,tam bir cehalet ürünüdür. 2- @FUATUGUR'un iddia ve iftiralarla dolu bu yazısı hakkındaki görüşlerimi soranlara önce Emirdağ Lâhikası'ndan ilgili bölümü sunacağım. 3-Epey bir zamandır Risale-i Nur okuyanların da Hocaefendi'ye iftirada kullandıkları ilgili bölümü dikkatle okuyunuz

cemiltokpinar_emirdag1.jpeg

4- Güya buradaki "12, 13, 14, 16 sene zarfında büyük darbeler yiyecekler" ifadesinde Hocaefendi ve cemaatine işaretler olduğu âşikârmış! 5- Verdiğim bölümü dikkatle okuduğunuzda burada tokat yiyenler ve yiyeceklerle Hocaefendi'nin hiçbir ilgisi olmadığını kolayca anlarsınız. 6- Hocaefendi'nin o bölümle tek ilgisi, bütün dünyada şeâir-i İslâmiyeyi ihya hizmeti yapmakla tokat yiyen değil, tokat atan olmasıdır.

7- Verdiğim bölüm 1947'de yazılmış bir mektuptur ve 1934'te yazılan Sırr-ı İnnâ A'taynâ Risalesindeki bazı işaretleri izah içindir. 8-1947'den 1934 çıkınca 13 kalır.Üstad:"O risale hatta 13 seneden beri elime geçmediğinde isabet var;kardeşlerim dahi onu merak etmesinler." 9-Demek ki Üstad Hazretleri,kendi yazdığı Sırr-ı İnnâ Âtaynâ Risalesini 13 yıl eline almamış ve talebelerine merak etmeyin diyor.Peki niçin?

10- Çünkü,bu tür ihbar-ı gaybîler, çok net değildir; imtihan sırrından dolayı bazen çok müphem gider. Bu yüzden te'vil ve tâbir lâzımdır. 11- Burada bahsedilen 12, 13, 14 ve 16 yıllarını hangi tarihten itibaren başlatmak gerekir? Bu konuda birçok tarih öne sürülmüştür. 12-Bu konuda 40 yıldır birçok tarih duydum. En isabetlisi,Risale-i Nur'un telif tarihi 1926 ve Sırr-ı İnnâ Âtaynâ'nın telif tarihi 1934'tür. 13-1926'ya 12, 13, 14 ve 16'yı eklediğimizde 1938, 1951, 1965 ve 1981 çıkar.Bu tarihlerde şahıs veya şahs-ı manevîler tokat yemiştir.

14- Bu rakamları 1934'e eklediğimizde ise 1946, 1959, 1973 ve 1989 çıkar ki, yine İslâm düşmanlarının tokat tarihlerine tevafuk etmektedir. 15- Tokat yiyen şahıs ve şahs-ı manevîleri açıklamak uygun olmaz. Üstad da, "Şahsî isimleri böyle mesail-i ilmiyeye girmemek lâzım" diyor. 16- Bir de, 12,13,14 ve 16'yı 2000'e ekleyen bir mantık var ki anlamak mümkün değil! Niçin 2000'e ekleniyor? Çıkar için rakamlarla oynanmaz!

17- Üstadın,"Merak etmeyin","Fâş etmeyin" dediği bir konuda çarpık iddialar ileri sürmek hiçbir Nur Talebesine yakışmaz,kardeşlikle uyuşmaz. 18- Risale-i Nur'da aynı konu birkaç yerde açıklayıcı mahiyette geçer. Alın size Kastamonu Lâhikası'ndan bir belge.

cemiltokpinar_kastamonu.jpeg

19-Üstad,Sırr-ı İnnâ Âtaynâ ihbarları için "Şimdi zaman,o iki hakikati tam tabir ve tefsir etti" diyor. Birileri neyi keşf etmeye çalışıyor? 20- Üstad, "Dinsizliği, zındıklığı neşredenler, pek müthiş tokat yiyecekler" diyor. Allah aşkına, Hocaefendi'nin dinsizlikle ne ilgisi var? 21- Hocaefendi ve cemaatinin bütün gayesi, dinsizliğin yerine imanı ve İslâmı ikame etmek iken böyle iftiralar atmak insafla bağdaşır mı? 22- Ey Risale-i Nur okuyan kardeşlerim,ağabeylerim! Hocaefendi 170 ülkede Risale-i Nur'u Türkçe olarak okutuyor.Bu,en büyük hizmet değil mi?

23-Ben bizzat Rusa, Moğola, Araba, Kırgıza, Arnavuta, İngilize, risale okuttuklarını gördüm.Allah razı olsun deyip memnun olmak gerekmez mi? 24- Temeli Kur'an ve İslâm olan her cemaatin, her Nur grubunun farklı hizmet yöntemleri olabilir. Bunlar esma-i İlâhiyenin bir tecellisidir. 25- Hocaefendi ve talebelerinin de kendine has yöntemleri vardır. Ama neticeye baktığımızda imanlı ve dindar bir nesil yetiştirmiyorlar mı?

26-Üstadın ortaya koyduğu ihlâs ve uhuvvet düsturları bugün değil de ne zaman uygulanacak?Hani ihlâs,tesanüt ve uhuvvet rabıtalarına riâyet? 27-Bir cemaatle usul ve yöntemde,sosyal ve siyasî tercihlerde uyuşmayabilirsiniz.Ama bu farklılıklar asla düşmanlığa sebep olamaz, olmamalı.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
56 Yorum